Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Birileri Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözü ciddi bir tartışmayı beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Birileri Lozan’ı zafer diye yutturmaya çalıştı” sözü ciddi bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Sanki Erdoğan, “Lozan’ı tanımıyoruz” demiş gibi “Cumhurbaşkanlığı makamında oturuyorsan Lozan”a borçlusun” şeklinde mukabil değerlendirmelere yol açtı.
Kimileri daha da ileri giderek 15 Temmuz’dan beri doğrudan, açıktan açığa saldıramadıkları Erdoğan’a yüklenmek için fırsat kolluyorlarmışçasına haddi aşan değerlendirmeler yaptılar.
Cumhurbaşkanı’nın Lozan’ın imzalanmasının yıldönümünde diplomatik prosedür gereği yaptığı açıklamaya sarılıp bir tutarsızlık iddiasında bulundular.
Öncelikle şu tespiti yapmak lazım.
Lozan belgesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda siyaseten tanınmışlığını tescilleyen bir uluslar arası antlaşmadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu belgesi benzetmesi yanlış değil.
Dolayısıyla Erdoğan’ın Lozan’ın yıldönümünde Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı açıklama, bu çerçevede bir açıklamadır.
Ama Bahçeli’nin de dediği gibi bağımsızlığımızı biz Lozan’da değil Milli Mücadele’de şehitlerimizin kanı ile kazandık.
Bir belgeyi kabul etmek, bu belgenin her satırına şeksiz şüphesiz iman etmek anlamı taşımaz.
Allah kelamı değil ki bu.
Nitekim Erdoğan Başbakanlığı döneminde de Cumhurbaşkanlığı sırasında da Anayasa Mahkemesinin verdiği birçok karara tepki gösterdi, eleştirdi ama Anayasaya sadakat icabı o kararların gereğini yerine getirdi.
Defalarca söylüyor, 12 Eylül Anayasası değişmelidir diye… Bu istikamette adımlar da atılıyor. Ama “bu bir ihtilal anayasasıdır ben tanımıyorum, gereklerini yerine getirmeyeceğim” diyen var mı?
Yenisi yapılana kadar eskisi mer’i olduğuna göre ona uymak durumundasınız.
Lozan da hala yürürlükte olduğuna göre onun hükümleri geçerli.
Sadece Türkiye değil, taraf olsun olmasın bütün devletler bu hükümlere uymak zorunda.
Ama bu Lozan’ın eleştirilemeyeceği anlamı taşımaz.
***
Sadece bugün değil ki; Lozan, 94 yıldır eleştiriliyor.
Üstelik müzakereler devam ederken yapılan eleştiriler o kadar ağır ki…
Bu yüzden bir milletvekili cinayete bile kurban gitti…
Aynı zamanda Ankara’da kısa süre yayınlanan Tan gazetesinin de sahibi olan birinci Meclis’in muhalif kanadından Trabzon Milletvekili Ali Şükrü, Türk delegasyonunun verdiği bilgilerle yetinmeyip yabancı basında yer alan değerlendirmelerden yola çıkarak Lozan delegasyonunu topa tutunca cesedi Papazın Bağı’nda bulundu. Rivayet o dur ki, cinayetin ardında bizzat Cumhurbaşkanlığı Muhafız Tabu Komutanı İsmail Hakkı (Tekçe) vardır.
Ama cinayet, bir süredir gözden düşmüş olan Topal Osman’ın üstüne yıkılır ve o da öldürülerek fırsat bu fırsat dercesine ortadan kaldırılır.
***
Lozan zafer mi, hezimet mi?
Nereden baktığınıza bağlı.
Müzakereler öncesinde Lozan delegasyonuna verilen talimatları temel alsanız bile neticeyi zafer olarak değerlendirmekte zorlanırsınız.
En temel direktiflerden biri Ermeni devletinin kurdurulmaması. Bu konu gündeme gelirse Ankara’ya bile sorulmadan görüşmelerin kesilmesi talimatının verildiği bu konuda istenen elde edilmiştir.
Ama Musul konusunda amaca ulaşılamamıştır.
Bugünkü Irak ve Suriye sınırları, Ankara Hükümetinin Lozan heyetine verdiği talimatta belirlenen sınırlar değildir.
Gerçi Musul’la ilgili nihai sonuç daha sonra alınacaktır ama hedefe ulaşılamamış, kaybedilmiştir.
Yine Ankara hükümetinin belirlediği öncelikler arasında Eğe’de sınırımıza yakın adaların elde tutulması, gerekirse işgal edilmesi vardır.
Başarılamamıştır.
Misak-ı Milli sınırları temel çerçeve olarak çizilmesine rağmen tam anlamı ile elde edilememiştir.
Her ne kadar fiilen İngiliz İşgali altında olsa da Mısır ve Kıbrıs üzerindeki siyasi haklarımızdan feragat edilmiştir.
Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettiği gibi “Sevr ölümü” gösterilerek “Lozan sıtması”na razı olmak durumunda kalınmıştır.
***
Cumhurbaşkanı şimdi neden bu konuyu gündeme getirdi?
Lozan’ı Bozan mı var ki?
Öncelikle durduk yere başlatılmış bir tartışma değildir bu.
Lozan’ı bozmaya kalkan da biz değiliz.
Aslında birileri “sıtma” haliyle bile imzalandığı günden bu güne Lozan’a razı olmadılar.
Sevr’i kafalarından bir türlü atamadılar.
15 Temmuz darbe girişimi başlı başına bilinçaltlarındaki Anadolu’yu işgal planın bir parçasıdır.
Evet, Lozan’ı delmek isteyen birileri var.
Erdoğan’ın bu sözleri, onlara.
“Her şeyin farkındayız” mesajıdır bu aslında.