Lideri, Lider Yapan Ne?

Çoğu kimse, “lider” ibaresini sadece siyasi liderler veya devlet başkanları için kullanır. Oysa birçok şirket veya holding, eğitim kurumu ya da spor dünyası gibi her alanda faaliyet gösteren organizasyonların başında ekibini, takımını veya teşkilatını başarıdan başarıya taşıyan sayısız lider bulunmaktadır. Hatta doğru rehberlik yaparak maddi ve manevi anlamda ayakları yere basan, dengeli; bulunduğu çevreye, işine, ülkesine ya da insanlığa olumlu katkı veren bireyler yetiştirmiş ebeveyn veya eğitimcilerin de birer lider olduğunu söyleyebiliriz.

Bu da bize gösteriyor ki her insanın doğasında az ya da çok liderlik cevheri vardır. Mühim olan bu cevherin gerekli işlemlerden geçirilerek ortaya çıkarılmasıdır. Üzerinde çalışılmaz ve cevher işlenmezse bu değer, sadece topraktan ibaret kalır. Liderliğin gün yüzüne çıkması ise ilgi alanlarıyla alakalı bir husustur. Siyaset bir kişinin ilgi alanında değilse, enerjisini de bu alana yoğunlaştırmayacak, dolayısıyla siyasi lider de olmayacaktır. Kişi ancak ilgi duyduğu alana enerjisini yoğunlaştırabilir ve gerekirse gecesini gündüzüne katarak kendisini bu alana adayabilir. Lideri lider yapan “motivasyon” dur. Güçlü motivasyon ise çok güçlü sebeplerin varlığı halinde ortaya çıkar…

Bununla birlikte hayran olduğumuz liderlerin doğduklarından bugüne kadar yaşadıkları zorluklar, bulundukları sosyal ortamlar, yakaladıkları fırsatlar, belki binlerce kez deneme yanılma yapmaları; geçirdikleri badireler, düşüp kalkmalar, başarılar, başarısızlıklar ile bunların her birine verdikleri tepkiler onları bugünkü özelliklerine kavuşturdu diyebiliriz. Herhalde şu ifade konuyu daha iyi anlatır; “Gençlerimiz hayran oldukları liderler gibi olmak istiyorlar, lakin onların geçtikleri yollardan geçmeye, yaşadıkları zorlukları yaşamaya talip değiller.”

Halbuki hiçbir başarı, tesadüfi ya da gökten inme değildir. Her başarının ardında inanmışlık, adanmışlık ve sabırla birlikte çok ciddi bir gayret vardır. Bir insanı bulunduğu noktaya getiren şey, büyük oranda yaşadığı zorluklar, kaybedişler veya başarılar; hülasa yaşadığı bütün tecrübelerdir. Kozasından erken çıkarılan kelebek uçamaz, ölür. Kozada geçirmek zorunda olduğu süre ve buradan çıkmak için verdiği çaba, onun yeterince güçlenmesine ve uçmaya hazır hale gelmesine imkan verir. Liderler de aynen bunun gibidir; yaşadıkları ve tecrübeleri onları bu noktaya getirir. Kısacası külfetsiz nimet yok. Lider özelliklerine sahip olmak istiyorsanız, liderlerin geçtiği yollardan geçmek, yaşadığı benzer tecrübeleri yaşamak gerekebilir.

Diğer taraftan dünyanın dört bir yanında liderlik eğitimi veren okullar, seminerler ve yazılmış sayısız eser var. Bunların her birinin yaptığı şey liderlik özelliklerinin ve lider davranışlarının talep edenlere öğretilmesi, liderlik becerilerinin kazandırılmasıdır. Bu süreçte eğitim yoluyla geçmiş tecrübelerin aktarılması ve dersler çıkarılması da ziyadesiyle önemlidir. Sonrasındaysa iş, bunları özümsemeye, kişiliklerinin bir parçası haline getirmeye, liderlik özelliklerini ve lider davranışlarını bulundukları her ortamda doğal olarak göstermeye ve uygulamaya kalıyor.

İçinizdeki güç ve yetenekler üzerinde çalışmadan, sahip olduğunuz özelliklerinizin farkında olmayabilirsiniz. Bazen de içinizdeki pırlantanın ortaya çıkması için belli tecrübeleri yaşamanız icap edebilir. Burada önemli olan kritik husus yılmadan çalışmanın yanında “asla pes etmemek” tir. Romalı Çiçero’nun çocukken ileri derecede kekeme iken, deniz sahiline giderek ağzına çakıl taşlarını aldığı ve dalgaların sesini bastıracak kadar bağırarak konuşmaya çalıştığı söylenir. Bu gayretinin neticesinde ise 21 yaşında Roma’nın en güzel konuşan hatiplerinden biri; başka bir ifade ile hatiplikte herkes tarafından örnek alınan bir lider haline geldiği bilinmektedir. Çiçero bu sürecin bir yerinde vazgeçseydi veya halini kabullenip baştan bu uğraşa hiç girmeseydi kekeme biri olarak hayatını geçirecekti. Tabi bugün onun adını hiç kimse hatırlamayacak, o da hatiplik yeteneğinin kendisinde var olduğunu asla bilemeyecekti.

Hülasa liderliğin de diğer yetenekler gibi öğrenilebilir ve geliştirilebilir olduğu ifade edilebilir. İnsan beyni odaklandığı şeyin üstesinden gelmek için kodlanmıştır ve insan için söylenebilecek çok özel bir kural var; “ilgi neredeyse, enerji oradadır.” Mühim olan ilgi alanlarımızı bulmak veya yapmak istediğimiz şeye ilgimizi yüzde yüz yoğunlaştırmaktır. İlgi duyduğumuz her neyse, bunun bizi ne kadar heyecanlandırdığı ve ona karşı ne kadar tutkulu olduğumuzdur başarıyı kaçınılmaz kılan… İnsan kendisinde var olan; akıl, his ve düşünme gücü ile kapasitesi oranında her şeyi öğrenebilen ve üstesinden gelebilen bir varlıktır. Bunun için yapılması gereken şey, ne yapacağına karar vererek hedefi belirlemek, nasıl yapılacağını öğrenmek, yol haritasını oluşturmak, gerekirse olağanüstü bir gayretle çalışmak ve hedefe ulaşana kadar asla pes etmemektir.