LATİN AMERİKA KORİDORUNDA “HAKİMİYET SAVAŞI”

Bir ülke düşünün. 303 milyar 200 milyon varil petrolle, Dünya petrol rezervinin büyük bir kısmını ülke topraklarında barındırıyor. Bu rakam Suudilerin 266 milyar 200 milyon varil rezervinden, 168 milyar 900 milyon varillik Kanada rezervinden ve 157 milyar 200 milyon varillik İran rezervinden katbekat fazladır. Böyle bir zenginliğin içinde, halkı ekmek bulamayacak hale getirilen Venezuela, gerek yönetimsel yanlışlıklar, gerekse dış müdahalelerle içinden çıkılması zor bir sürece sürüklendi.



Peki nerededir bu Venezuella? Kimdir bu Maduro? Amerika ve Avrupa Neden Venezuela’yı hedef tahtasına koydu? Petrol Kartellerinin Venezuela planları nedir? Bunları hep birlikte inceleyeceğiz.

Venezuela bir “Güney Amerika” ülkedir. Resmi ülke adı República Bolivariana de Venezuela olup “Bolivarcı Venezuela” Cumhuriyeti anlamına gelir. Batısında Kolombiya, doğusunda Guyana, Kuzeyinde Karayip Denizi, güneyinde Brezilya ile çevrilidir.

Venezuela 19. ve 20. Yüzyıl başlarını devrimler ve diktatörlüklerle dolu siyasal karışıklıklarla geçirmiştir. 1948’de (Demokrasi Hareketi) partisinin lideri Gallego'nun iktidarına son veren Pérez Jiménez'in diktatörlüğü yaklaşık on yıl sürmüş, 1958 yılına gelindiğinde Venezuela’da uzun yıllar hakim olacak sistemin başlangıcı sayılan Punto Fijo anlaşması ülkedeki partilerce imzalanmıştır.

1958 Venezuela seçimlerinde Rómulo Betancourt ‘un galibiyetiyle Venezuela’da iktidar gücü, merkez sol parti Acción Democratica (AD) ve sosyal-Hristiyan merkezli parti (COPEI) arasında kıyasıya bir rekabet görülür. Punto Fijo sürecinin o dönem diğer Latin Amerika ülkelerine demokrasiye geçişin nasıl olması gerektiğine dair önemli bir model olarak gösterildiğini belirtmektedir.

OTOBÜS ŞOFÖRLÜĞÜNDEN DEVLET BAŞKANLIĞI’NA


Maduro 1962 senesinde Sosyalist bir sendika liderinin oğlu olarak dünyaya geldi. Maduro, siyasete ilk kez lisede ilgi duymaya başladı ve Jose Avalos Lisesi öğrenci birliğinin başkanı oldu. Okulu terk etmesinin ardından önce 1983'teki devlet başkanlığı seçimi sırasında Jose Vicente Rangel'in korumalığını yapan Maduro, daha sonra otobüs şoförü olarak çalışmaya başladı ve Caracas Metrosu Şoförleri Sendikası'nın kurucuları arasında yer aldı.

Chavez'in göz bebeği Maduro’nun otobüs şoförlüğünden devlet başkanlığına uzanan hikayesi 1992'de Chavez'in düzenlediği başarısız darbeyle başlıyor. Chavez bu başarısız darbe sonucunda hapse atıldı. Maduro Chavez’i hapishanede sürekli ziyarete gidiyordu. Bununla da kalmayıp, hapisteki Chavez için iki sene boyunca tabiri caizse venezuella’da şehir şehir, sokak sokak gezerek destek kampanyaları düzenliyordu.

Maduro, 1998'deki devlet başkanlığı seçimini Chavez'in kazanması için Beşinci Cumhuriyet Hareketi Partisi'nin kurulmasında önemli rol oynadı. Chavez 1999'da ülkenin başına geçmesiyle Maduro’yu derhal yanına aldırdı. Maduro’nun ilk sıçrayışı’da yine Chavez’in kanatları altında oldu. Maduro 2006 senesinde Venezuela meclis başkanı, ardından Venezuela dışişleri bakanlığı görevine getirildi. Ülkedeki muhalifler Maduro’nun bu hızlı yükselişini her fırsatta "üniversite tahsili bile olmayan bir otobüs şoförü " diyerek eleştirdiler. Ancak Chavez burada yine devreye girerek, 2012'de devlet başkan yardımcısı makamına yükselttiği Maduro'yu, savunucusu olduğu "halkın doğrudan iktidarı"na halkın içinden gelen halkı daha iyi anlayan biri olarak örnek gösterdi.


WASHİNGTON’IN REHİN ALDIĞI “VENEZUELA”


Venezuela kişi başına düşen milli gelirler sıralamasında Dünyanın 4. ülkesiydi. O dönem Venezuela ekonomisi Çin’in 12 katı, Japonya’nın da 4 katı büyüklüğündeydi. Burada Amerika’nın şöyle bir kaidesi mevcut. “Petrol gelirlerini beraber yersek bir miktar kazanmana müsaade ederim. Beni saf dışı bırakıp bir başkasıyla yada tek başınıza petrol gelirlerini yemenize müsaade etmem” Venezuela’nın ulusal göstergelerde zirveye ulaştığı 1950’lerde Venezüella petrolü Amerikan derin devletinin kontrolündeydi. Elit bir kesim dışında halk fakir ama ulusal ekonomi göstergelerde destanlar yazıyordu. Fakat bu durum fazla uzun sürmedi.

“Çünkü Venezuela, Venezuelalılara bırakılmayacak kadar değerli petrol kaynaklarının üzerine kuruluydu.”


LATİN AMERİKA KORİDORUNDA “CIA” OPERASYONLARI

Amerikan dış politikasının en mühim ve öncelikli vazifesi en başından beri Latin Amerika’yı avucunun içinde tutmaktır. Nitekim bu hat üzerindeki uyuşturucu, petrol, silah ve kara para trafiği Amerikan ekonomisini besleyen bölgedeki en önemli ana damarlardır. Bu maksatla Washington yönetimi bilhassa 1970’yıllarında Latin Amerika koridorunda sol görüşün yayılmasını engellemek amacıyla darbe ve diktatörlüklerin, sola karşı yürütülen katliamların bölgeye gönderdiği CIA’in saha ajanlarıyla baş destekçisi ve bizzat tedarikçisi olmuştur.

CIA’in bölgede yaptığı sayısız operasyonlar ve yerel işbirlikçilerin desteğiyle 1990 yılında Washington yönetimi bölgede siyasi otoritesini sağlamış ve bölgedeki tek mühim tehdit olan Küba’yı da zapt etmiştir. Amerika bölgedeki Dış ticaret politikalarının oluşturulmasında bütün süreci kendine bağımlı hale getirmiş ve mevcut uygulamaların oluşturduğu yoksullaşma 2000 yıllarına geldiğimizde bölgede halkçı ve sol liderlerin iktidara gelmesiyle sonuçlanan devasa bir halk tepkisi ortaya çıkarmıştır.

Chavez tüm bu kuşatma şartlarına rağmen büyük bir çaba göstererek Venezuela’daki kurumlarda devletleştirmeler yaparken, diğer yandan sosyal programlar ile adımlarını sağlamlaştırdı. 2004 senesinde Küba ile birlikte “Latin Amerika Halkları için Bolivarcı İttifak” (ALBA) ‘yı kurdu. Kısaca ALBA’dan bahsetmek gerekirse, ALBA Latin Amerika için Bolivarcı İttifakın kısa adı. Venezuela devlet başkanı Hugo Chavez tarafından Küba lideri Fidel Castro ile birlikte oluşturulan, anti-emperyalist hassasiyetleri olan Latin Amerika ortak pazarıdır. Bu pazarın kurulmasıyla “Latin Amerika Ticareti”nin Washington yönetiminin tekelinden çıkarılması amaçlanmıştır.


SUUDİ PETROLLERİ İLE VENEZUELA’YI BATIRMA PLANI

ALBA’nın kurulması ve kısa sürede başarılı neticelere ulaşan icraatlarıyla Chavez’in sosyal ve iktisadi duruşunun bölge ülkelere sirayet etmesi Latin Amerika’da ciddi bir bütünleşme birlik olma seferberliğine dönüştü. Elbette Amerika bu bütünleşmeden dolayı büyük rahatsızlık duyuyor ve Latin Amerika’ya adeta ateş püskürüyordu.

Amerika ve Avrupa birlik olup Venezuela’yı ekonomik ve siyasi olarak yalnızlaştırma planlarını uygulamaya koydular. Venezuela’yı “Terör Devleti” ilan eden Irak Katliamcısı Bush ve yönetimi 2006’da Venezuela’ya silah ambargosu koydu. Bu baskıların bir neticesi olarak Washington yönetimi petrol kozunu masaya yatırdı. Ve batılı medya kuruluşlarının marifetiyle Venezuela’da enflasyonun faturası Chavez ve Maduro’ya kesildi. Ancak bu kriz Suni ve kasıtlı olarak Washington hükümetinin Suudi Petrolleri üzerinden pazarda oluşturduğu fiyat spekülasyonuna dayanmaktaydı. Suudi Arabistan vasıtasıyla Washington hükümeti petrol fiyatlarını dilediği gibi düşürüp yükseltebiliyordu. Tabii bunun sonucu olarak ta, Ülkesini petrolle doyuran Venezuela gibi ülkelerde ekonomi çöküyor, enflasyon halkı kuru ekmeğe muhtaç ediyordu.



VENEZUELA’DAKİ “CIA” SABOTAJLARI

* 2012 Paraguaná Rafinerisine Bombalı Sabotaj; Ülke petrolünün %70’inin işlendiği dünyanın en büyük 3.rafinerisine saldıran CIA, burada 41 sivili öldürdü.

* Bugün CIA Venezuela genelinde nakliye zincirlerini kopardı. Çoğu yerde Yiyecek olmasına rağmen sevkiyat yapılamıyor ve marketlerin sokaktaki provokatörlerin önderliğinde yağmalanıyor olması gıda teminini imkansız hale getiriyordu.

Venezuelalı İdarecilerin Hatalarını “Silah” Olarak Kullandılar !

Venezuela resmi para birimi Venezuela Bolivarı. Bugün itibariyle (1 dolar: 3,299.120 bolivar) yani bugün Venezuela’da 1 kilo domates’in fiyatı ortalama 3,500.000 bolivar. Ülkede 1 adet hamburger yemek için “2 ay” aralıksız çalışmanız ve tüm maaşınızı o hamburger’e yatırmanız gerekiyor. Ekonominin böylesine perişan olmasının en büyük sebeplerinden biri
Venezuela’nın petrol dışında satabileceği hiçbir şeyi yok. Chavez iktidara geldiğinde ham petrol ve petrol ürünlerinden geliri Venezuela ihracatının %79’unu oluşturuyordu. Bugün %98’ini. Chavez’in altın madenlerinden tarıma, elektriğe binlerce şirketi, ya muhalif işadamlarını cezalandırmak veya etrafına peşkeş çekmek için zorunlu olarak kamulaştırması bütün tüccar ve yatırımcılarda büyük korku ve paniğe sebep oldu. Devlet yarın benim malıma da el koyar korkusuyla Venezuela’da son 15 yılda kayda değer mühim bir sermaye çıkışı yaşanmıştır. Bu minvalde Washington hükümeti Venezuela’lı idarecilerin yönetimsel yanlış kararlarını da adeta bir silah olarak kullanmaya çalışmaktadır. Ekonomik krizden usanmış olan toplumun tüm kesimlerini sokağa çıkararak kitlesel eylemler düzenleyip, Venezuela ordusu içindeki Maduro muhalifi genç subayları harekete geçirerek iktidarı değiştirmeyi amaçlayan Washington Yönetimi Maduro’nun Ordu hakimiyetini tüm gücüyle eline almasıyla şimdilik bu planında pek başarı göremedi.

Fakat Washington Yönetimi Maduro’nun dün ABD diplomatik görevlilerinin 72 saat içinde ülkeyi terk etme kararını tanımadıklarını belirtmesine misilleme olarak ülkenin meşru devlet başkanı olarak Juan Guaidó tanıdıklarını açıklamıştı. Hatta Guaidó ‘nun başına bir şey gelirse venezuela’ya askeri müdahalede bulunuruz tehdidinde bulunan Washington Yönetimi bu tavırla başta Türkiye olmak üzere tüm dünyaya bir mesaj verme gayreti içerisine girmiştir.

Felaketlerin tekrar yaşanmaması için: UNUTMAYALIM!

Yaşananları doğru okuyabilmek için: UNUTMAYALIM!

Sorunların çözülebilmesi için: UNUTMAYALIM!

Gerçek sorumlulardan hesap sorabilmek için: UNUTMAYALIM!

Bizler bu yazıyı hazırladığımız dakikalarda, Dünyanın önde gelen sivil toplum kuruluşlarından International Center For Watching Violation Of Rights - Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi (UHİM) “ UNUTMAYALIM! ” Sloganıyla internet ortamında bir imza kampanyası başlatmış. “Bugün Venezuela’da Maduro ile oynanan oyun bize geçmişimizi hatırlattı. Bugüne kadar Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Afrika’da, Güney Amerika’da yaşayan hiçbir canlı önemsenmedi. Coğrafyalar yapboz tahtasına çevrildi ve toprakları kana bulandı. Çünkü Amerika ve müttefikleri dünyada bugüne kadar çözüm ve düzene değil, çözümsüzlük ve kaosa yatırım yaptı.Buna rağmen yapılan vahşetin sorumluluğu taşeron terör örgütlerine yıkılıyor. Gerçek suçlular değil, siyasi iktidarsızlığa sürüklenen ülkelerde yaşayan halklar cezalandırılıyor Eğer siz de bu durumdan rahatsızsanız, imzanız ile varlığınızı gösterebilirsiniz.

Amerika’nın Dünyaya Müdahalesine DUR DE !

İmza Kampanyasının İnternet Adresi:
( https://www.uhim.org/projeleri_-oyunlari_-girisimleri-unutmayalim!-6091.html )