MUHTEREM Lâtilokum beyefendiye…

MUHTEREM Lâtilokum beyefendiye… Muhterem zevceleri Kuşkonmaz hanımefendiye… İyi günler diler, saygılarımı sunarım… Keyifler yerindedir inşaallah…Gel keyfim gel, oh kekâh hayatınız devam ediyor… Mahdumunuz Tarçın bey üniversitede, kerimeniz Çıtkırıldım kolejde… Bir eliniz yağda, bir eliniz balda… Geçen Pazar sabahı Golden TriumphRoof Restoranda, adam başına 100 liralık kahvaltı etmişsiniz, trüflü peynir bile varmış sofrada… Açık büfe 57 çeşitmiş… Hem yemişsiniz, hem de baygın ve süzgün gözlerle manzara seyr etmişsiniz…

Hayatınızın altın çağını yaşıyorsunuz. Evinizde tavuk kızartma makinası ile portakallı Pekin ördeği makinası bile ayrıymış…

Siz böyle lüks ve refah içinde yaşarken etrafımızda acayip işler oluyor, acaba farkında mısınız?

Rusya Suriye’yi ele geçirmek üzere… Güneyimizde Irak’tan Akdeniz’e kadar bir Kürt devleti kurulmak üzere… Ukrayna’da savaş tamtamları çalıyor… Kafkasya barut fıçısı… Kosova ve Balkanlar da öyle… Libya’da iki devlet, iki hükümet var… Mısır’da diktatörlük… Nijerya’da Boko Haram… Saymakla bitmez, her yer karanlık vesselam…

Türkiye ile Beni Asfar devleti arasında, önce Suriye’de savaş çıkabilir. Sonra bu savaşın alevleri her yere yayılabilir.

Bosfor’da beklenmedik patlamalar olabilir.

Siz rezidansın on birinci katında oturuyorsunuz. Elektrikler kesilince doğal gaz yanmaz, asansörler çalışmaz. Nasıl ısınacaksınız?.. Nasıl dairenize çıkacaksınız?.. Nasıl yemek pişireceksiniz?

Ekmek bulamazsak pasta yeriz demeyin sakın. O günlerde pasta da bulamayabilirsiniz.

Mum mummum… Birkaç gaz lambası… Beş on litre parafin veya gazyağı…

Birkaç gaz tüpü…

Peksimet, bisküvi, çay şeker, makarna, pirinç, konserve…

On gün yetecek gıda stoku… İlk yardım malzemesi… Elektrikler kesilince, birkaç gün sonra o üç bin liralık cep cihazınız bir işe yaramayacaktır.

Kaz dağlarındaki yazlığınıza gitmek mi?.. Bilmem ki, gidebilecek misiniz?..

Köprüler ya hiç yok, yahut izdihamdan geçmek mümkün değil… Deniz otobüsleri ve araba vapurları çalışmıyor…

Su yok… Elektrik yok… Ekmek ya yok, yahut bulmak çok zor… Elli yedi çeşit açık büfe kahvaltı, hayallerde kaldı… Portakallı Pekin ördeği makinası, elektrik olmadığı için çalışmaz… Bulaşık ve çamaşır makinası da öyle…

Ortalık ana baba günü…

Dünyanın bir yerinde düğmeye basarlar, HAARP olur, yer sarsılır.

Sizin altın çağ sona erer.

Ah benim Lâtilokum beyciğim, Kuşkonmaz hanımcık… Tarçın oğlumuz, Çıtkırıldım kızımız… Dünya böyledir işte… Genişlik gider, darlık gelir… Yedi zayıf inek, yedi semiz ineği yer…

1914-18, 1939-45 cihan savaşlarında da böyle olmuştu.

Beni Asfar Kostantıniyye halkına nasıl muamele eder acaba?

Şehir 1919’da da işgal edilmişti.

Güneyimizde Amik ovasında yapılacak büyük kanlı savaş… Deccal ordusu… Mehdi’nin zuhuru… İsa Mesih aleyhisselamın nüzulü… Suyu kuruyan Fırat’ın altından çıkan hazineler… O hazinelere üşüşen kimselerin helak olması…

Garkad ağaçları…

Nükleer füzeler…

Roma’da savaş… Son Papa’nın, şehri ağlaya ağlaya ve adamlarının cesetlerine basa basa terk etmesi… Elveda papalık, elveda Katolik kilisesi…

Vandalların Batı Roma imparatorluğunu yıkması… Eski hikaye…

Beni Asfar… Kostantaniye… Melhame-i Kübra… Mehdi… İsa Mesih… Büyük herc ü merc… Toz duman, duhan, kan kan kan…

Sonunda ne azgınlık kalır ne azgın…

Bilmem ki, siz sevgili ve muhterem Lâtilokum bey ve zevce-i muhteremesi Kuşkonmaz hanım, bu âhir zaman hengâmesi içinde ne yapacaksınız? Sevgili çocuklarımız Tarçın ve Çıtkırıldım ne olacak?..

Olur mu böyle şeyler demeyin… 1912 Balkan harbi… Birinci dünya savaşı… İkinci dünya savaşı… Afganistan… Irak-İran savaşı… Suriye savaşı… Vietnam savaşı…

İnsan kılıklı canavarlar kana doymaz…

Bin dört yüz sene önce, hep doğruları söyleyen o zatın haberlerini duydunuz mu?

Yer çöker… Büyük ışıklar görülür… Patlamalar olur…

Suriye’den beş milyon insan kaçar, bunun en az iki buçuk milyonu Türkiye’ye sığınır.

Suriye’de olup bitenler gerçek midir, hayal mi?

Bu yazdıklarım ne mânaya geliyor?