Kutup Yıldızı, Firavun ve Mısır’daki İdamlar


Yıllardır zindandaydı. Kapkaranlık hücrede yapayalnızdı. Çok hastalıkları vardı. Tedavisine izin verilmiyordu. O koca yürekli adam ise; her lahzasını Kur’an ile geçiriyor ve Kur’an’ın gölgesinde olmanın, ona verdiği hazzın tadını çıkarıyordu.

Bir gün yine hapis yattığı Mısır’ın en korkunç cezaevi Tora Hapishanesi’nde çektiği ağır acılardan dolayı koğuşundan çıkmasına kısıtlı izin verilmiş ve o da zindan koridorlarında turluyordu. Yan hücrenin demirparmaklı küçük penceresinden, karanlıklar içinden bir el uzandı Seyyid’e, selam verdi, dualar okudu ve ardından: “Üstadım çok acı çekiyoruz. Ne olacak halimiz?” diye sordu.

Yüzünü hiç görmediği bu kişinin selamından ve hayır dualarından çok etkilenen Kutup Yıldızı, o kişiye hitaben şöyle dedi:
“Kardeşim sen parmaklıklar ardında da olsan özgürsün!
Kardeşim sen pırangalara vurulsan da özgürsün!”

Kutup Yıldızı’nın oracıkta yazdığı 32 beyitlik şiir, daha sonraki nesil tarafından bir marş haline getirildi. Beyitlerden bazıları zindandaki dostlarının ona iştirakiyle yazılmıştı.

Aradan aylar geçmişti. Bir sabah ansızın hücresinden alındı. Hastalıkları ilerlemişti, dayanılmaz acılar çekiyordu. Ağır adımlarla gardiyanların kolları arasında yürümeye çalışıyordu. Anlamıştı idama götürüldüğünü, çünkü dönemin Firavun’u onun da idam kararını vermişti.

29 Ağustos 1966’da idam sehpasına götürülürken el-Ezher Müftüsü yanına yaklaşır ve Kutup Yıldızına: “Ölmeden önce Kelime-i Şehadet getir!” der. Kutup Yıldızı, müftüye acı acı bakar ve: “Sen bu komediyi tamamlayan son figür müsün? Sen o dediğin kelime ile ekmek yiyorsun, o kelimeyi söylediğin için Ezher'de sana maaş veriyorlar. Bense O kelime için ipe çekiliyorum...” diye cevap verir.

Ömrü Kur’an’ın gölgesinde geçen Kutup Yıldızı, idam sehpasında ip boynuna geçirildiğinde, dönemin Firavun’un özür dilemesi yine talep edildiğinde, yüksek ses ile son sözlerini şöyle haykırmıştı: “Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun ki, on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır…”

5 bin yıllık gizem dolu Mısır uygarlığı krallarına geçmişte Firavun adını verilirdi. Tarihte Habeşistan krallarına “Necaşi”, Babil krallarına “Nemrud”, Roma-Bizans krallarına “Kayzer” ve Fars krallarına “Kisra” denildiği gibi… Yusuf (as) ve Musa (as) da Firavunlar tarafından idam ile yargılanmıştı. Bir gün Firavun, Mısır halkının Musa (as)’ın cemaatine dahil olacağından korkmuş ve Mısır halkını şöyle tehdit etmişti: “Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!” (Araf/124)

20. yüzyılın Mısır Firavunu Abdunnasır da yüzlerce kişiyi idam etmişti. 1954 yılında bir gecede 54 idam etmiş ve 1966 yılında da 65 ünlü ismi idam etmişti. Mısırlı ünlü Hukukçu Abdulkadir Udeh, Cemal Abdunnasır’ın Müslüman Kardeşler Cemaatine zarar vermemesini ve idarecilerini tutuklamamasını istedi. Her fırsatta bu hareketinin yanlış olacağını dile getirdi. Lakin Abdunnasır, cemaati yok etmeye kararlıydı çünkü dış güçler ancak bunun karşılığında yardımda bulunacaklarını söylüyorlardı. Müslüman Kardeşlerin üye sayısını öğrenmek istedi. Abdulkadir Udeh, “İki veya üç milyon” cevabını verince; Abdunnasır, “İhvanın sayısı yedi milyon olsa bile ben halkın üçte birini gözden çıkarabilirim.” dedi. Bunun üzerine Abdulkadir Udeh, “Bir kişinin hayatına yedi milyon. Bu senin yanına kalmaz Cemal!” cevabını verdi. Mısır, Libya ve Irak anayasalarının hazırlanmasında yer alan meşhur hukukçu Udeh de, dönemin Firavun’u Nasır’ın hiddetini çekmiş ve 1954 yılında idam edilmişti.

Aradan 5000 yıl geçmesine rağmen Mısır halen Firavunlar tarafından yönetiliyor. Firavunlar ise fakir Mısır halkını idamlarla korkutmaya devam ediyor. 21. yüzyılın Firavunu Sisi, Uluslararası İnsan Hakları Örgütlerine göre 2013 askeri darbesinden 2018 yılı sonuna kadar 165 kişiyi idam etti. Geçen hafta idam edilen 6 kişi ile beraber bu sayı 171’i buldu. İnsan Hakları Örgütlerine göre, Sisi rejiminin idam kararı aldığı insan sayısı 2532.

Şimdi şöyle kısa bir düşünelim; Eğer kutsal kitaplar bugün nazil olsaydı, acaba hangi Firavunlar, Kisralar ve Nemrutların hikayeleri bize anlatılacaktı? Kadim kitaplarda Firavunları arayanlar bugünün Firavun’larını neden göremez oldu? Toplumlar toplu kıyımdan geçiriliyorken modern dönemde onların Musa’ları ve Yusuf’ları kim olacak? El-Evvel ve El-Ahir olan Rabbu’l Alemin’in şahitliğinde dünya hayatı sürüyor tarih de yazılmaya devam ediyor.