KÜRT SORUNU - 2
Çözüm Süreci Bitmeli mi?
Suruç olaylarından sonra bazı yazar ve siyasi çevreler
çözüm sürecinin bittiğinden dem vurmaya ve hatta bunun
bitmesi gerektiğini söylemeye başlamışlardır.
Gerçekten öyle mi veya öyle olmalı mı?
Öncelikle şunu bilmek gerekir. Çözüm sürece Türk egemen
sınıfın Kürt köle/maraba sınıfına verdiği bir magna carta mı?
Zengin müreffeh Anglo-Saksonların yaşadığı Kuzey Amerikan'ın geri
kalmış tarım bölgesi olan Güney Amerika’ya verdiği bir lütuf gibi
mi?
Yani insanlarımızın çözüm sürecinden anladıkları nedir?
Türklerin Kürtlere verdiği bir lütuf mu? Bir yaramazlıkta bu
lütfu ellerinden aldıkları bir şey mi? Yoksa bu iki unsurun bir
arada yaşama arzusu ve isteği midir?
Çözüm süreci sadece Kürtlerin lehine mi? Türk egemen unsurun bundan bir yararı yok mu? Çözüm sürecini bitirmek sadece Kürtlere mi zarar verir? Türkler ve devlet bundan zarar görmez mi?
Ayrıca, Kürtler de bu devletin asli sahibi ve kurucu unsuru değil mi?
Türk ve Kürt ayrımı ne zaman aramıza girdi?
Biz et ve tırnak değil miydik?
Biraz da olayı buradan görürsek bu çözümdü değildi sözlerinin aslında bize yabancı olduğunu ve bizim aslında bir olduğumuzu görürüz. Bizi ayıran unsurlar, birleştiren unsurlardan çok çok daha az olduğunu görürüz.
Türklerin efendi, Kürtlerin köle olmadığını ve eşit iki toplum olduğunu anlamış oluruz.
Çözüm süreci, öncelikle kimsenin kimseye verdiği bir ikram
değildir. Bu Türklerin ve Kürtlerin bir arada yaşamaları için
geliştirmeleri gereken bir diyalog sürecidir. Bu, Kemalist
kadroların bir ülkeyi bölmek için oluşturduğu zulmün sona
erdirmesidir. Bu süreç çözüm süreci olarak olarak değil KARDEŞLİK
SÜRECİ olarak daha güçlü bir şekilde devam
etmelidir.
Çözüm sürecinin amacı bu ülkenin sorunlarını çözmek, bir arada
yaşamayı sağlamak, bölünmeyi engellemek, Kürtlerin yabancı
istihbaratların ve terörün yönlendirilmesinden kurtarmaktır. Bu
süreçle kimsenin efendi olmadığı, herkesin eşit/insanca ve İslam’ca
haklara sahip olduğu bir ülke oluşturmaktır. Bu süreçle Kemalist
kadroların ülkemizde attıkları laik/ırkçı tohumları ortadan
kaldırmaktır.
Çözüm süreci ile biz aslında kendimize yaşama alanı oluşturuyoruz.
Bu aslında bize yapılan bir suni teneffüs ve kalp masajıdır. Bu
sürecin kardeşlik olarak daha güçlü bir şekilde devam etmesi
gerekir. Aksi takdirde ortada kavga edecek ülke de
kalmayacaktır.
Çözüm sürecine karşı çıkanlar, bu ülkeyi sevmeyenler ve istihbarat
örgütleridir. Çözüm sürecini biz pkk ile değil, Kürt halkı ile
yapıyoruz. Bunu ülkemizin menfaati için yapıyoruz. Tabi ki
menfaatleri sona eren, eski Türkiye’yi arzu edenler buna karşı
çıkacak ve provoke edeceklerdir.
Çözüm süreci sadece Kürtlerin değil Türklerin de menfaatinedir.
Her yıl dağları bombalamak için harcanacak para ile dağlarda madenler aranacak ve ülke kalkınacaktır.
Bu ülkede Kürt demek yasaktı. Kürtçe yasaktı. Türkçe bilmediği için insanlarını idam eden bir ülke vardı. Bunları mı istiyoruz. Kürtlerin de ülkesidir burası ve onlarda Türklerin sahip olduğu haklara (eğitim, dilleriyle yazışmak, şehirlerini özgün ismiyle kullanmak, çocuklarını ana dilleriyle eğitmek) sahiptirler. Bu hakları Uygur Türklerinden alan Çinlileri eleştirirken, aslında daha fazlasını bizim yaptığımızı neden görmüyoruz?
Çözüm sürecini bitirmek isteyenler buna mı karşılar? Tekrar
terör olsun, tekrar savaş çıksın diye mi karşılar? Unutmayın ki
çözüm süreci halka iyi anlatılsaydı terör örgütleri sahip oldukları
tabanı kaybedeceklerdi. Onların karşı çıkmasının amacı tabanlarını
korumaktır. Biz ise halkımızı kazanmaya çalışacağız. Biz kendi
sorunlarımızı çözemezsek kimseye ayar veremeyiz. Kafamızı
ülkemizden çıkaramayız.
Çözüm süreci terör örgütleriyle değil, Kürt ve Türk halkının
birlikte yaptıkları ve muhatabının halklar olduğu bir kardeşlik
süreci olmalıdır. muhatabımız halk olmalıdır....
Unutmayın ki barış ve kardeşliği tesis etmek savaştan daha
zordur.