KUR’AN’A SAYGI

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Kur’an dersinde ayaklarını uzatan bir İmam Hatip öğretmeniyle ilgili haber dikkat çekiciydi.

Olay bir öğrencinin çektiği videoyu sosyal medyada paylaşması ile ortaya çıktı.

Konu yaygın medyaya da taşınınca Kırıkkale Valiliği bir açıklama yaparak saygısız öğretmenin emekliye sevk edildiğini duyurdu.

Olayı Kanal D Ana haber bülteninde izlediğimde doğrusu şaşırdım.

Şaşkınlığım sadece İmam Hatip öğretmenin saygısız davranışından değil, bu haberin, “Kur’an-ı Kerim’e saygısızlık” çerçevesinde Kanal D’de yer bulmasından kaynaklandı.

Yeni anchorman Ahmet Hakan mı etkili oldu bilmem; bu yayın kuruluşunun kutsal değerlere saygılı bir çizgiye gelmiş olmasından doğrusu mutluluk da duydum.

Art niyet aramadan…

Acaba Referandum öncesinde Kur’an’a saygısızlık yapılıyor görüntüsü altında İmam Hatip eleştirisi mi yapılıyor, iktidara “Bak sizin adamlarınız Kur’an dersini nasıl veriyor” göndermesinde mi bulunuluyor gibi işin arkasında bir hinlik olup olmadığına bakmaksızın izledim ve takdir ettim.

Zira Ahmet Hakan da bir İmam Hatip’liydi.

Ekmek teknesine ihanet etmezdi diye düşündüm.

Umarım kutsala saygı hassasiyeti tüm medyamızda egemen olur.

***

Bizim örf ve adetlerimizde Kur’an’a saygı önemli bir yer tutar.

Abdestsiz ele alınmaz.

Abdestli değilse bir bez yardımı ile dokunulur.

Yere atılmaz.

Bel üstünde taşınır.

Temiz ve bakımlı tutulmaya özen gösterilir.

Bezden özenle dikilmiş özel çantalara konulur ve duvara asılır.

Kur’an-ı Kerim bulunan mekanda bir uygunsuz hal olmasın diye konulur özel muhafaza içine.

Yoksa süs olsun diye değil.

Kur’an-ı Kerim ele alındığında öpülür, hürmet gösterilir.

Mümkün olduğunca her gün açılır, önce Fatiha’dan başlanarak hiç değilse bir Yasin okunur.

Okunmadık kalmasın diye farklı zamanlarda varsa evdeki farklı Mushaflardan okunur ayetler, sureler…

Bırakınız Mushaf-ı Şerif-i, En’am’ı, üzerinde bir ayet yazılı kağıt parçası ile dahi olsa tuvalet, banyo gibi yerlere girilmez.

Tıpkı bir ayet yazdığı kamıştan tırnağına damlayan mürekkebi silmeden tuvalete gitmeyen Mektubat müellifi İmam-ı Rabbani gibi…

Bizim göreneklerimizde -velev ki Latin alfabesi ile olsun- Kur’an-ı Kerim’den bir ayetin bile yazılı olduğu takvim yaprağı, gazete, kitap sayfası ya da herhangi bir kağıt parçası çöpe atılmaz; muhafaza edilemeyecekse yakılır.

Kur’an-ı Kerim’e karşı ayak uzatılmaz.

Kur’an-ı Kerim, yatak odasına konulmaz.

Zira biz, misafir olduğu Şeyh Edebali’nin evinde Kur’an-ı Kerim’i görünce yatağın örtüsünü bile açmadan hürmet ve teeddübünden sabaha kadar ta’zimle bekleyen Ertuğrul Bey’in torunlarıyız.

Bu şekli saygının yanı sıra Kur’an-ı Kerim’e gösterilecek en önemli hürmet, onu okumak ve anlamaktan geçer kuşkusuz.

***

Köydeki çoban bile Kur’an-ı Kerim’e hürmetini eksik etmezken bu tür saygısız, özensiz davranışlara maalesef son zamanlarda bilhassa -emekliye sevk edilmiş İmam Hatip öğretmeni gibi- mürekkep yalamış kesimde rastlamaya başladık.

Bu özensizlikte Vehhabilik veya Mu’tezile etkileri var.

Gidenlerin Hicaz’da dikkatini çekmiştir.

Vehhabiler, yere koyduğu Kur’an’ı, üstelik bir de kıbleye karşı ayağını uzatarak okumakta beis görmezler.

Onlara göre Kur’an da bir “mahluk”tur, saygı göstermek gerekmez.

Onlar Peygamberimize de saygı göstermez.

Ravza-i Mutahhare’de dua edilmesini bile şirk olarak nitelerler.

Maalesef bu özensiz ve saygısız tavrın bize de yansıdığı görülüyor.

Oysa biz Yunus gibi, “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü…”

Meyhane’den çıkan sarhoşun bile Ezan’a, Kur’an’a saygıda kusur etmediği bir ülkede sözde din adamlarımızdan kutsal değerlere saygı konusunda biraz daha özenli davranış beklemek hakkımızdır.

Kırıkkale’deki olayda gereken hassasiyeti gösteren öğrencilere, velilere, başta Vali olmak üzere idarecilere teşekkürler.

Olayı kamuoyunun bilgisine sunan Ahmet Hakan’a da…