Her yönetim sisteminin kurmak istediği bir toplum düzeni vardır; bu toplum düzeni içinde yetiştirmek istediği ideal insan modeli vardır.

Her yönetim sisteminin kurmak istediği bir toplum düzeni vardır; bu toplum düzeni içinde yetiştirmek istediği ideal insan modeli vardır. Toplum düzenini bir fabrikaya benzetebiliriz. Toplum bir fabrikadır, fabrikanın bir düzeni olduğu gibi toplumunda bir düzeni vardır. Fabrikanın nihai amacı piyasaya, belirlemiş olduğu ürünleri arz edip, kar elde etmektir. Kar elde edemeyen fabrika batar. Müşteri memnun olmaz ise ürünü almaz. İşte kuran toplumunda ise kar, Allah rızasıdır. Allah kulundan memnun olmaz ise cennetine almaz. Cennete gitmek Allah’ın rızasını kazanmış olmak demektir. Benim amacım cennete gitmek değil Allah’ın rızasını kazanmaktır söylemi, kendi içinde bir çelişki taşır. Allah özetle diyor ki “rızamı kazanan cennete, rızamı kazanmayan cehenneme gider.” Hem rızayı kazanıp hem de cennete gitmemek üzerine başka bir seçenek yok; bunu bile, bile başka seçenek varmış gibi konuşmak akıl dışıdır. Bu gibi sözleri aşırı duygusallık içindeki tarikat ehli insanlar söyler ki, o söz de onları bağlar, şata hattır. Başka bir şık daha olsa idi, o zaman söylenebilirdi. Şık yok, söz yok.

Kuranın ideal toplumundaki asıl amaç: Allah rızasının peşine düşmek isteyen bireylerin önündeki bütün engelleri ortadan kaldırarak ve Allah rızasının peşine düşmek isteyen bireyleri teşvik ederek Allah rızasını kazanma peşine düşmenin en kolay olduğu düzeni kurmaktır. Böylece Allah rızasının peşine düşen bireyler yetiştirilmiş olacaktır. Fabrikada ise en kaliteli ürünün üretilebileceği fabrika düzenini kurabilmektir. İdeal kuran toplumunun kaliteli ürünü ise Allah’ın rızasının peşine düşen bireyleri yetiştirmektir.

Niyeti Allah rızası olmayıp da dünya menfaati için dine yönelen insanlar İslam da yerilmiştir. O nedenle İslam bireyde aradığı ilk nitelik ihlastır, samimiyettir. Samimiyetin olmadığı kişideki ibadetlerin hiç biri makbul değildir. Samimi bireylerin yetişebildiği toplum düzeni ise ancak fikir hürriyetinin olduğu toplum düzenidir. Özgürlüğün olmadığı bir toplum düzeninde samimi dindarların yetişmesi çok zordur, samimi olmayan insanlar dinin bütün emirlerini dahi yapsalar yine de Allah rızasını kazanamazlar. Örneğin devlet zoru ile kılınan namazla insan Allah’ın rızasını kazamaz. Devlet zoru ile tutulan oruçlar veya örtünmeyle Allah rızası kazanılamaz.

Kuranın istediği en ideal toplum, özgür toplumdur. Çünkü Allah insana irade vermiştir; Allah kendisine, insanın serbest iradesi ile kulluk yapmasını istiyor. Yoksa Allah istese idi, herkesi itaat ettirir ve kulluk yaptırırdı. Serbest irade kulluğun olmazsa olmaz şartıdır.

Kuranın ideal toplumu özgürdür.” Toplumlar, özgürlükten uzaklaşınca; adalet yok olur, zulüm artar ve toplum çöker. Zulümle abad olunmaz.

Bu gün bütün toplum yöneticileri, yönetmiş olduğu topluluğun özgür olması için uğraştığını söyler. Ama herkesin kedine göre bir özgür toplum modeli var. Çünkü herkesin zihninde; toplumu götürmek istediği ideal bir toplum düzeni var.

Bireylerin özgürlüğünün sınırını her toplum yöneticisi, varmak istedikleri ideale göre belirlemektedir.

Kuran, bireylerin özgürlüğünü hangi çerçeve içinde, toplum yöneticileri tarafından sınırlandırılmasını ister? Bir başka deyiş ile İslam’a göre devlet, bireyin özgürlüklerini hangi çerçeve içinde sınırlar? Bir daha ki yazıda inşallah…