Köyler niye boşaldı tarımda üretim nasıl artar

Biz üniversitede okurken, Türkiye’de köyde yaşayanların oranı % 70 ti.

Kantinlerde siyasi ve ekonomik tartışmalar olurdu.

Türkiye nasıl kalkınır?

Nasıl güçlenir?

O zaman ki solcular, Marksist diyalektik ile

Türk gençliğinin bir kısmını komünist fikirle zehirlemişlerdi.

Kalkınmanın yolu devletçiliktir derlerdi.

Türkiye’de basın, yani hürriyet grubu hep onları desteklerdi.

Çünkü bu düşüncede olanlar milli ve manevi değerlere düşman idiler.

Bu bakımdan, Kürtçü bölücüler, mezhepçiler, liberaller, büyük holdingler,

Yani, Türk ve İslam düşmanları hep aynı cephede idi…

Hatta dindar görünüp, azınlık ırkçılığı yapan bazı kişiler de onları desteklerdi.

Çok güçlü idiler.

***

Tabii ki temel konu Türkiye’nin kalkınması,

Üretim, aş ve iş sahibi olmak,

Kalkınmış ülkelerin seviyesine çıkmaktı.

Sol düşünce sahipleri ekonomiyi tartışsa da,

Esas düşmanlıkları İslam’a ve Türk milletine yönelikti…

***

Bu konuda çok iyi hazırlanmış Başbuğ Türkeş’in 9 IŞIK doktrini,

Gerçekten sorun çözecek güçlü bir formüldü.

O şöyle diyordu; “kalkınmak için üretim yapmak

Sanayi kurmak, ilimde, teknikte en üst seviyeye çıkmakla mümkündür”.

Sanayi için ne gereklidir?

Hammadde, emek, sermaye, teknoloji ve teşebbüs…

O halde bunlar nasıl temin edilir?

Teker, teker ayrıntıları ile birlikte tartışırdık.

Şöyle derdik; “Kalkınmış ülkelerin % 15i tarımla uğraşır.

Büyük kısmı sanayide çalışır o halde biz de öyle olmalıyız.”

Köylü nüfusun sanayiye kaydırma yolu TARIM KENTLERİ’ni kurmaktır.

Türkiye’de 40 bin köy var, her on köye köylünün ortaklığı ile bir fabrika kursak,

4000 fabrika eder. O da mümkündür.

Hem köylü tarımını yönetir, hem de çocukları kendi fabrikalarında çalışır.

Nüfus da yavaş, yavaş sanayiye kayar.

Tarım kentlerinde ayrıca ziraat mühendisleri, veterinerler ve diğer teknik personel,

Köy kalkınması ve teknik tarım üretimi için planlama yapar.

Hangi cins hububat, sebzecilik, hayvancılık, balıkçılık, arıcılık, üretilecekse,

O yöne doğru köylü yönlendirilir.

Böylece nüfus şehirlere kaymaz.

Herkes yerinde üretim yapıp zengin olur. En azından iş bulur.”

***

Bu gün durum fecaat. Köylü nüfusu bırakın % 15’e inmeyi,

% 6.1 indi. Türkiye şehirleşti.

Ama sanayiye mi kaydı?

Hayır. Yeteri kadar sanayi de kuramadık.

İşsizlik %10’nun üzerinde…

Millet borçlanıp kooperatiften şehirde ev almış,

Hatta araba da almış ama işi yok.

İşi olsa da borçlu, huzuru yok…

O halde bu marazi, hastalıklı şehirleşme,

Tarım üretimini de, olumsuz etkiliyor.

Buğdayı bile dışarıdan alıyoruz.

***

Yani Türkiye’nin tarım politikası yanlış,

Bu kadar pahalı mazot ve diğer girdilerle köylü nasıl kalkınsın?

Nasıl köyde kalsın?

Nasıl üretsin?

Hele bir de köyde doğup büyüyen kızlar bile,

“Ben köyde kalan gençle evlenmem” diyorsa…

Bir yandan üretim sorunu, bir yandan da kültürel bozulma…

Sonuç olarak şunu demek istiyorum;

Eğer köylü nüfusunun köyde kalıp üretim yapmasını istiyorsak,

Alparslan Türkeş’in TARIM KENTLERİ projesini hayata geçirmeliyiz.