Bugün düşünmemiz gereken şey, bizleri ve tüm dünyayı çevreleyen korku iklimini dağıtıp dağıtamayacağımızdır. Hz. Peygamber (sav) korkunun kaynağının “vehn” olduğunu söyler ve çıkış yolunun da bu psikolojiden kurtulmak olduğunu belirtir...

Bugün düşünmemiz gereken şey, bizleri ve tüm dünyayı çevreleyen korku iklimini dağıtıp dağıtamayacağımızdır. Hz. Peygamber (sav) korkunun kaynağının 'vehn' olduğunu söyler ve çıkış yolunun da bu psikolojiden kurtulmak olduğunu belirtir: Resulullah (sav) buyurdular ki: 'Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır.' Orada bulunanlardan biri: 'O gün sayıca azlığımızdan mı?' diye sordu: 'Hayır,' buyurdular. 'Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çer-çöpler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize vehni atacak!', 'Vehin de nedir ey Allah'ın Resulü?' denildi. 'Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!' buyurdular. Bugünkü Müslümanların halini çok iyi tasvir eden bu hadis, kurtuluş için Müslümanlara kalplerinden 'vehni' atmayı öğütlemektedir. 'Sığ' korkulardan ve 'derin' kaygılardan kurtuluşun yolu Yüce Allah'a sığınmaktır. Unutmamalı ki, korkular lüks ve konforun bir yan ürünüdür.

Korkunun çoğunlukla bize büyük yardımının dokunduğu aşikardır. Bizi daha hazırlıklı olmaya sevk ederek tehlikeli durumlardan uzak durmamıza yardımcı olur ve böyle durumlara düşecek kadar ileri gitmekten alıkoyar. Korku bizi sadece yırtıcı hayvanlardan ve doğadaki diğer tehlikelerden korumakla kalmaz aynı zamanda sağa sola bakmadan yoğun bir trafiğin içine atılmak gibi kendi başımıza açabileceğimiz pek çok tehlikeden de sakındırır. Korku hayatta kalmamıza katkıda bulunur. Bundan dolayı diyebilir ki, korkusuz insan yoktur. Çünkü korku, hayatın devamı için verilmiş bir nimet ve sigortadır. Onu bütün kuvvelerin önüne geçirip, tüm hayatımızı yönlendirmesi ise korkaklıktır. Korku gerekliliktir ama korkaklık kötüdür. Korkunun, 'aklımızın başımızdan gitmesine' neden olmasına müsaade etmemeliyiz. Onun için insan korkularları yüzleşmesini bilmeli. Ancak cahil cehaleti olanlar ve ahmaklar korkmaz. Akıllı cesurlar, gerektiği kadar korkanlardır. Kabadayılar korkudan saldıranlardır. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur: 'Kuvvetli mümin, Allah nazarında zayıf müminden daha sevgili ve daha hayırlıdır.' Oluşturulan kültürel ve siyasi 'korku felsefesinden' kurtuluşun yolu şecaat ve cesaretten geçer.

Korkuyu tedavi etmek, Allah'a inanmaktır (imandır) ve bütün tecrübelerimizin içine yavaş yavaş daldığımızda Allah dışında korkacak bir şey olmadığını keşfederiz. 'Bilesiniz ki, Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.' (Yunus / 62) ve de ki: 'Alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım.' (Maide / 28)

  1. MUSA'NIN KORKUSU

Kur'an-ı Kerim'de Hafv'dan (korku kelimesinden) türetilmiş 36 kelime, 124 ayette kullanılmıştır. Havf'ın zıddı emn (güven) ve ümittir. 'Korku ve ümit içinde Rablerine dua ederler.' (Secde / 16) Müfredat'ın yazarı Ragıb el-İsfahani, Allah'tan Korkma'yı şöyle açıklar: 'Allah'tan korkmak denildiğinde bununla hemen akla gelen içte, yürekte aslana karşı bir korku duyma tarzında bir korku veya dehşet kastedilmez. Bilakis bununla kastedilen yalnızca ma'siyetlerden, itaatsizliklerden kendini geri tutup, sakınıp ya da uzak durup taatleri, itaatleri gerkeçleştirmenin peşine düşme ve bunun yollarını aramadır.'

Kur'an-ı Kerim'de Musa (as)'ın kısassını okuduğunuzda 'Havf / Korku' kelimesinin birçok ayette Musa (as)'ın dilinden dile getirildiğini görürüz. Mesela, 'Musa dedi ki: Ey Rabbim! Onların beni yalanlamalarından korkuyorum.' (Şu'ara / 12) Peygambeler ve davetçiler kendileri için değil halkı için korkardı. Bundan dolayı yüce Allah Musa (as)'a 'Ey Musa, Korkma! Çünkü benim katımda Peygamberler korkmaz.' (Neml / 10) buyurur. Ayetin devamında Yüce Allah şöyle buyuruyor: 'Ancak zulmeden bunun dışındadır.' (Neml / 11)

Başka bir ayette ise Yüce Allah 'Musa içinde bir korku hissetti. Biz ona: 'Korkma' dedik.' (Taha / 67-68) Bir Kutsi Hadiste de Yüce Allah, Musa (as)'a şöyle seslenmiştir: 'Ey Musa! Benden kork, nefsinden kork ve benden korkmayandan kork!'

Bu ayetler bizi şu soruya götürüyor: Musa (as)'ın korkusunun sebebi neydi? Bazı bilim adamları, bazı insanların korkusunun sebebinin annelerinin doğum sırasında yaşadıkları korkular olduğunu belirtir. Acaba Musa (as)'ın yaşadığı korku annesinden mi ona geçmişti. Çünkü Musa (as)'ın annesi ona hamileyken doğduğunda Firavun'un onu da öldürüp öldürmeyeceğinden korkuyordu. Firavun onu öldürmesin diye ne yapması gerektiğini veya nerede saklayacağını düşünüyordu. Bu korkunun Musa (as)'a annesinden mi intikal ettiğini bilmiyoruz. Bunu ancak Yüce Allah bilir.

Arap dilinde Havf/Korku'nun farklı türleri farklı kelimelerle ifade edilmiştir. Mesela; Rehbe, 'Havfın/korkunun uzaması ve sürekliliği anlamına gelir. Rahib kelimesi de bundan türetilmiştir. İnzar ise, havf'a/korkuya konu olan durumu bildirmek surety ile tahvif/korkutmaktır. Fez'a, bir gece baskını ya da şiddetli bir ses vb. esnasında aniden bastıran korkudur ve her an gelebilecek bir çirkinlik sebebi ile kalbin endişe duymasıdır. Hevl, neye sarılacağını bilmeyceği bir şekilde bir şeyden korkmaktır. Hevlu'l leyli (gece korkusu) ve hevlu'l bahri (deniz korkusu) gibi. Vecel ise, Allah'ın azameti ve kudreti anıldığında, Allah'a takdim ettikleri ta'ati yeterli görmedikleri için kalbleri mutma'in olmaz (içleri rahat etmez) ve kusurlu olduklarını zanneder de, bundan dolayı ıztırab duymadır. Yüce Allah Kur'an'da 'Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalbleri ürperir (vecilet).' (Enfal /2) İttiqa kelimesinde, havfedilen/korkulan şeyden ihtiras (sakınma/korunma) anlamı vardır. Be's (bü's), mecazi olarak havf yerine kullanılır. Mesela 'La be'se aleyke /Korkmana gerek yok' ve 'La be'se fi haze'l fi'li / Bunu yapmakta bir be's yok.'