Batılıların 1281’den bu yana, bitmeyen en büyük korkuları “Osmanlılar Geliyor” söylemiydi. Osmanlıların önce Anadolu’yu tamamen almaları, sonra Balkanlara yayılmaları ve ardından 1453’te Konstantinopolis’i yani İstanbul’u fetihleri batılıların yüreklerine büyük korkular saldı. Kendi barbarlık ve vahşiliklerini gizlemek için yaydıkları yalanlar ile Türkleri, barbar, vahşi ve mutlak kötülüğün kaynağı olarak gösterdiler.

Batılıların 1281'den bu yana, bitmeyen en büyük korkuları 'Osmanlılar Geliyor' söylemiydi. Osmanlıların önce Anadolu'yu tamamen almaları, sonra Balkanlara yayılmaları ve ardından 1453'te Konstantinopolis'i yani İstanbul'u fetihleri batılıların yüreklerine büyük korkular saldı. Kendi barbarlık ve vahşiliklerini gizlemek için yaydıkları yalanlar ile Türkleri, barbar, vahşi ve mutlak kötülüğün kaynağı olarak gösterdiler. Modern zamanlarda bile halen batının muhayyilesinde yaşayan Türk korkusu ve nefreti, bugün Osmanlı yaşamamasına rağmen her an uyanmaya hazır duruyor. Kendi toplumlarını 'Osmanlılar Geliyor' söylemiyle korkutmaya devam eden Batı'nın, Modern Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almayışının arkasında gerçekte bu bilinç yatıyor.

Bundan dolayıdır ki, Batı yüzyıllar boyunca Osmanlı'yı bölmek için planlar yaptı. Güçlü Müslüman toplumları istemeyen Batı, Arap ülkelerini bölüp, güçlerini kırdığı gibi, Modern Türkiye'nin de bölünmesi için planlarını yapmaya devam ediyor. Bu konuda yazılmış onlarca kitap bulabilirsiniz. Bunlardan en önemlisi Romen diplomat Trandafir G. Djuvara (1856-1935)'nın Birinci Cihan Harbi sonrası Paris'te yaptığı doktora tezidir. Daha sonra 'Cent Projets de Partage de la Turquie (1281-1913)' (Türkiye'nin Bölünmesi için Yüz Proje / 1281-1913) adıyla yayımlanan 600 sahifelik kitap, Emiru'l Beyan Şekip Arslan tarafından özetlenerek Arapça'ya tercüme edildi. Amerikalı professor Harry N. Howard'ın 1931 yılında yayımladığı 'The Partition of Turkey, A Diplomatic History (1913-1923)' (Türkiye'nin Taksimi, Bir Diplomasi Tarihi / 1913-1923) adlı kitap da bu konuda önemli bilgiler ihtiva etmektedir. Amerikalı misyoner David Brewer Eddy'nin 1913 yılında neşrettiği 'What Next in Turkey' (Türkiye için Sırada Ne Var?) adlı kitap da dikkati celbeden bir kitaptır.

Batı'nın Osmanlı korkusu ve Osmanlı'yı bölme planları, 18. yüzyılda 'Şark Meselesi' olarak ortaya çıktı. Bugün hala bu korkunun ve kadim dönemlerden oluşturulan yalan Türk algısının esiri olan Batı, bu kez yeniden güçlenen Türkiye'ye karşı bu korkusunu, medyası üzerinden tüm dünyaya yalan haberlerle yaymaya devam ediyor. Burada asıl üzücü olan şey, Arap aleminde bazı liderlerin Batının bu resmi propagandasının veya dezenformasyonunun tuzağına düşmesidir. Gün geçmiyor ki BAE, Suudi Arabistan ve Mısır medyasında 'Osmanlılar Geliyor' yaygarası koparılmasın. Adeta Fransızların, İngilizlerin ve Amerikalıların iki yüzyıldır bu topraklarda işledikleri katliamları ve yağmayı gizlemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Halbuki Osmanlı, kutsal topraklar başta olmak üzere Arap alemini korumak için Batı'ya karşı bir sed görevi görmüştü tarih boyunca. Selçuklulardan Osmanlıya Türkler, Haçlı Seferlerine karşı büyük mücadeleler verdi. Akdeniz'de, başta Mağrip ülkeleri olmak üzere Arap alemini İspanyol ve Portekizlere karşı savundu. Geçen yüzyılda da Arap alemini İngilizlere, Fransızlara ve Siyonistlere karşı müdafaa etti ve maalesef Birinci Cihan Harbi'nde aldığı ağır darbe ile tıpkı Emeviler, Abbasiler, Endülüs ve Hind Moğol Hükümranlığı gibi çöktü.

Osmanlılar tarih boyunca hep batıya yöneldiler. Hiçbir zaman hedeflerinde Müslüman toprakları yoktu. Yavuz Sultan Selim döneminde Safeviler ve Memlüklüler de yapılan savaşının arkasında farklı sebepler vardı. BAE ve Suud destekli yüksek bütçeli 'Mamalikü'n Nar' (Ateş Krallıkları) adlı dizinin anlattığı yalan hikayenin tersineydi asıl hakikat. Avrupa'yı fethetmet için büyük bir ordu hazırlayan Sultan Selim, İstanbul'un fethini hazmedemeyen Vatikan ve İspanyolların Safeviler ve Memlüklüler ile anlaşma yapıp arkadan vuracaklarını öğrenince Batı'yı fetih için hazırladığı orduyu Safeviler ve Memlüklüler üzerine sürdü. Ünlü Rus tarihçi Nikolay İvanov 'Osmanlı'nın Arap Ülkelerine Fethi (1516-1574) adlı kitabında, 'Eğer Osmanlı bu fetihleri yapmamış olsaydı, batı 15. Yüzyılda Arap dünyasını işgal edecekti. Ancak, Sultan Selim bu hamlesiyle Batı işgalinin, Arap alemine uğramasını 400 yıl öteledi' demişti. 'Hatayi' lakaplı Safevilerin lideri Şah İsmail ve Memlüklülerin lideri Sultan Tomanbay birer Türk idi. Unutmamalı ki, Safeviler ve Memlüklüler de birer Türk devletiydi.

Hasılıkelam, 21. yüzyılda çöken küresel sistem içinde tıpkı Güney Kore, Güney Afrika, Hindistan, Brezilya, Japonya gibi bir güç olmaya çalışan Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın BM salonlarında 'Dünya 5'ten Büyüktür' deyip İslam aleminin 200 yüzyıldır görmezden gelen haklarını da müdafaa ederek verdiği mücadeleyi, kendi aleyhlerineymiş gösterip Batı'nın çıkarlarını savunan bazı Arap ülkelerinin hali pür melali, bütün İslam alemini hüzne gark ediyor. Akdeniz'de ve Müslüman topraklarında Batı'nın oynadığı oyunların ana hedefinin kendi toprakları olduğu bilen Türkiye, Batılı emperyalistlerin oyunlarını bozmak için attığı adımları, Haçlıların 'Osmanlılar Geliyor' argümanıyla kopardığı fırtınayı, Araplara karşıymış gibi göstermek bir lejyoner ve uşaklık dilinden başka bir şey değil midir? Türklerin asla Arap düşmanı olmadığını başta Emir Şekip Arslan'ın kitapları olmak üzere Lübnanlı ünlü tarihçi Zeine N. Zeine'in 'Türk-Arap İlişkileri ve Arap Milliyetçiliği'nin Doğuşu' gibi yüzlerce kitap ortaya koymaktadır. Ve tarih şahit ki, yüzyıldır emperyalistler ve kendi diktatörleri ve cuntaları tarafından ezilen bu coğrafyanın mazlum çocukları hakikati pek yakında görecektir.

Öte yandan Arap kardeşlerimiz şunu çok iyi bilmeli, Emeviler, Abbasiler ve Endülüs gibi Osmanlı'da bir İslam Medeniyeti olarak görevini yaptı ve tarih sahnesinden çekildi. Ölen medeniyetleri diriltmekte imkansızdır. Ancak o Müslüman medeniyetlerinin içinde yaşayan İslam medeniyeti ruhu ilelebet yaşayacak ve başka bir şekilde yeniden vücut bulacaktır tıpkı Roma ve Yunan Medeniyeti ruhunun Batı Medeniyeti adıyla ortaya çıkışı gibi...