Koparılan dil - 6

Bizler her gün mîdemizi fesattan, ticâretimizi kesattan koruma derdindeyken fikir, duygu ve bilgi alışverişimiz fesâda ve kesâda uğramış vaziyette...

Türkçe bu hâldeyken zâten başka türlüsü olamaz.

Hakîkaten sinsi bir tehlike karşısındayız: bozuk dil.

Kullandığımız âlet ve vâsıtaların ârızalı olduğunu fark ettiğimiz kadar, en az o kadar, dilimizin de bozuk olduğunu idrâk etmemiz lâzım.

Bunu anlayamadığımız müddetçe idrâkimiz düzelmez.

Anladığımızı, anlattığımızı ve anlaştığımızı sanıyoruz...

***

Türkiye'de medya-siyâset-neşriyat-sanat-dil-kültür-tefekkür meydanları neyin işgaalinde?

Kavruk-savruk-kıl kuyruk-uyduruk-buruk-vuruk-kuduruk bir Türkçenin...

Anlama-anlatma-anlaşma işlerinde muğlâk, yuvarlak, muallâk, müzellâk, çolak, allak bullak, aylak, zırlak, baldırıçıplak, kavlak, cavlak, cırtlak, pırtlak, yırtlak, zırtlak, çatlak, patlak, dangalak, şallak, şavalak ve şapşalak hâllere düş[ürül]müş bir dilin...

Kelimeler ve mânâlar arasında her gün vahim kopmaların, sapmaların ve köşe kapmaların görüldüğü lisânın...

Osmanlı devri ile Cumhûriyet'in kuruluş yılları şöyle dursun, Adnan Menderes (1950-1960) devresinde yazılıp basılan eserlerin bile "eski Türkçe" sayıldığı, bitmeyen bir kelime oyununun...

Cemil Meriç'in "Dil, Penelop'un örgüsü, yirmi dört saatte bir sökülüp örülüyor." şeklinde bir teşbihle ancak anlatabildiği dil düğümlenmesinin...

Yine onun şiirli ve sihirli teşhisiyle, "Rüşdünü idrâk etmeden kocayan nesillerin kendi kendini tahrip insiyâkı"nın...

***

Efendiler!

Düşünme-konuşma; dinleme-anlama; okuma-öğrenme arasındaki yollar böylesine dolaşık, bulaşık, çapraşık, karışık, katışık, sıkışık, tıkışıksa biz birbirimizle ne kadar anlaşabiliriz?

***

Cenab Şahâbeddîn bundan bir asır önce "Anlaşalım, diyorlar; pekiyi ama anlamayanlarla anlaşmak nasıl mümkün olur?" diyordu. Bugün söyleseydi herhâlde şöyle derdi: "Anlaşalım, diyorlar; pekiyi ama anlamayanlarla ve anlatamayanlarla anlaşmak nasıl mümkün olur?.."

***

Eğer birçok şeyi net anlatamıyorsanız, muhâtabınızı tam anlayamıyorsanız ve insanlarla iyi anlaşamıyorsanız bütün kabâhati kendinize veyâ diğer insanlara yüklemeyin. Bunda hiç şüpheniz olmasın ki bugünkü kötü Türkçenin de parmağı vardır...

Bunun farkına varamıyorsanız, doğru Türkçeyi aramıyorsanız sizin kabâhatiniz de az değil...

***

TDK öncesine göre bugün daha zayıf olan bir Türkçemiz var: Belki daha çok konuşup yazışıyoruz; fakat daha kötü anlatıyor, daha az anlıyor ve daha zor anlaşıyoruz. Çünkü kullandığımız ikaame malzemeler (yeni kelime diye bilinenlerin çoğu), kendinden beklenen işi (mânâları aktarmak) tam yapamıyor.

Daha kötüsü, yanlış aktarıyor.

Dil düzelmeden olmaz.

Anlatabildim mi?

Anlatamanaçaresizcehaletafetvasat...