Bizim çok güzel bir sözümüz vardır: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Peygamberimizin bir Hadisinde "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" hükmü açıkça belirtilmektedir. Komşuluk, yardımlaşma, saygı, birlik ve beraberlik bizim Millet olarak çok önemli hasletlerimizden idi. Ancak, maalesef bu özelliklerimiz dejenere oldu, yok olmaya yüz tuttu.

Bizim çok güzel bir sözümüz vardır: Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Peygamberimizin bir Hadisinde "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" hükmü açıkça belirtilmektedir. Komşuluk, yardımlaşma, saygı, birlik ve beraberlik bizim Millet olarak çok önemli hasletlerimizden idi. Ancak, maalesef bu özelliklerimiz dejenere oldu, yok olmaya yüz tuttu.

2019 yılı Aralık ayının ikinci haftasında, İstanbul'da bir kişinin, alt katta doğum günü kutlaması yapan komşularını cep telefonu mesajıyla medenice sessiz olunması yönünde uyarması sonucunda iki oğluyla birlikte üç kişinin vahşice, hayvanice, barbarca ve hunharca, adeta karşıda dünyanın en azılı düşmanı varmışcasına, haneye tecavüz ve hanede kasten yaralama ve darp suçu işlenerek, eşinin ve çocuklarının gözleri önünde linç edildiğine tüm Türkiye basında ve medya çıkan net görüntüler eşliğinde şahit oldu.

Konunun yargıya intikal etmesi sonucunda Devletin ve Milletin savcısının "olur böyle şeyler" deyip işlem yapmadığını, zanlıların, şehir eşkiyalarının ve alçakların ellerini ve kollarını sallayarak savcılıktan (yol geçen hanı) çıktıklarını gördük. (Basından)

Yine, müteaddit defalar hakkında 10'larca suçtan yakalama kararı bulunan ve polis tarafından yakalanıp, adalete teslim edilip, savcının karşısına çıkarılan iflah olmaz ve azılı HIRSIZIN, daha polis oradan ayrılmadan savcı tarafından arka kapıdan salıverildiğini, üstelik hırsızın polise "ben senden önce gidiyorum ağabey" diyerek dalga geçtiğini,

Eşinin, kızının vb. yakınlarının kolunu, bacağını, kafasını kırmış; gözünü morartmış, ölümle tehdit etmiş, canice adam öldürme ve sapkınlık belirtileri olan, aynı zamanda bu şahsa karşı mağdurlar tarafından defalarca polise başvuru yapılarak koruma talep edilmesine rağmen savcılar tarafından zanlının yakalanmadığını, hukukun işletilmediğini, mağdurların ve mazlumların korunmadığını, bütün bunların üzerine göz göre göre katliamların, cinayetlerin, acıların yaşandığını,

Bütün TÜRK MİLLETİ görüyor, biliyor ve sağır sultan da duyuyor. Bu anlattıklarım kaçınılmaz, yadsınamaz bir gerçeklik ve olgu haline maalesef dönüştü.

Yukarıdaki olguları çeşitli açılardan değerlendirdiğimizde birey yönünden baktığımızda insana ve topluma saygının yok olduğunu, değerlerin dejenerasyonu ve çürümüşlüğü; sosyolojik yönden baktığımızda toplumsal çöküntüyü, toplumsal kültürün bayağılaştığını; hukuk yönünden baktığımızda hukukun guguka dönüştüğünü, hukuk adamlarının cüceleştiğini, toplumda adalet duygusunun kalmadığını ve kamu vicdanının aşırı kanadığını net olarak görebiliriz.

Anayasanın 3. maddesinde Devletin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilir. TCK 116. maddesinde haneye tecavüz suçunun cezasının 6 aydan 2 yıla kadar hapis, kasten yaralama ve darp suçunun cezasının ise, şikayete bağlı, 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezası olduğu belirtilmektedir. Yani Türkiye Devleti bir hukuk devletidir. Devletin savcıları ile bağımsız ve tarafsız hakimler Türk Milleti adına kanunları adaletli ve keskin bir şekilde uygular. Kağıt üzerinde her şey var. Hukuk, Anayasa, kanunlar, Devletin savcıları, Milletin hakimleri mevcut. Ama gerçekte, uygulamada 0 (sıfır) elde var 0 (sıfır) var, dana gözü var, bol bol davul tozu var!

Peki her şey var, ama neden toplumda huzur, güven, düzen ve dirlik yok? Nedeni açık.

Öncelikle toplumsal kültürün seviyesi olması gereken seviyede değil.

Hukuk işlemiyor,

Adalet yok,

Hukuk adamları cüce olmuş,

Yargı mazlumu korumuyor, zalimi kesin ve acımasız olarak cezalandırmıyor,

Kanunlar uygulanmıyor,

Cezalar son derece hafif kalıyor,

Yargıda işler kesin ve keskin, kısa sürede ve sonuç alıcı bir sekilde yürümüyor…

Çözüm: Yargıda reform, sadeleştirme, birlik, idam, kanunların eksiksiz ve harfiyen uygulanması, muafiyet ve istisnaların keskin bir şekilde kaldırılması, iflah olmaz cani ve azılı suçlulara karşı hukuk adamlarının acımasız ve şedit davranması…

Dır.

"Zalime merhamet, mazluma zulümdür."

Zalimler için gelsin idam, yaşasın Cehennem!

Saygı ve selamlarımla…