KİMİSİ akla yakın, kimisi akla ziyan komplo teorilerini bırakalım da realiteye dönüp şu ibretlik hal-i perişanımıza bakalım.
İslam bir vâdide kalmış, biz Müslümanlar başka bir vâdide.
Kur’an’ın mutlaka yapın dediği nice kesin emirleri ve farzları terk etmişiz.
Kur’an’ın kesin şekilde haram kıldığı, sakın yapmayın dediği kötülükleri ve günahları işliyoruz.
Allah’ın bize örnek ve model olarak gönderdiği ve gösterdiği Peygamberimizi (Salat ve selam olsun ona) örnek almıyoruz, kurtarıcı Sünnetine sarılmıyoruz, yolundan gitmiyoruz, onun ahlakı ile ahlaklı değiliz.
İslam bize dünya fânidir, gelip geçicidir, mallar çocuklar oyundur, imtihandır diyor; biz dünyaya sımsıkı sarılmışız, âhiret için gerektiği gibi ve yeteri kadar çalışmıyoruz.
Kur’an siz bir Ümmetsiniz diyor, biz ümmet olmaktan çıkmışız, birbirinden kopuk, kimisi birbiriyle çekişen çatışan bin parçaya, sürülere ayrılmışız.
Kur’an, Sünnet, selim akıl, hikmet bize birlik olmayı emr ediyor, biz ipi kopmuş tesbih taneleri, şirazesi sökülmüş kitap yaprakları gibi darmadağın olmuşuz.
Öylesine parçalanmış, bölünmüş, tefrikaya düşmüşüz ki, bir buçuk milyarlık İslam âlemi, dokuz milyonluk İsrail ile başa çıkamıyor.
Ahlakımız öylesine sukut etmiş (düşmüş) ki, Yeni Zelanda, Norveç gibi Hıristiyan ülkelerin toplum ahlakı, sosyal adaleti İslam ülkelerinden çok yukarıda.
İslam doğruluğu, adaleti emr ediyor, bizim doğruluğumuz, adaletimiz ne kadar?
İslam yalanı, gıybeti, iftirayı haram kılmış. Biz bunlara batmışız.
İslam bize “Allah ribayı yasak kıldı, ticareti helal” diyor, biz gırtlağımıza kadar riba pisliklerine batmışız.
İslam israfı haram kılmış, bizim elimize para ve imkân geçince lükse, israfa, şatafata, ihtişama, şaşaaya koşuyoruz.
İslam’ın, sahih bir imandan sonra ikinci temel emri ve şartı beş vakit namazı dosdoğru kılmak. Bizim yüzde doksanımız (bilemediniz yüzde seksen beşimiz) dinin direği olan namazı terk etmiş, yitirmiş.
Her türlü azgınlıklar şu memlekette açıkta işleniyor.
M. Kemal’in ve İsmet’in ceza kanunlarında bile yasak olan zina artık serbest.
Riba zina yüksek bina… Bu üçünde de patlama görülüyor. Âhir zaman patlamaları.
Resulullah (Salat ve selam olsun ona) kafirlere benzemeyin diyor, biz alabildiğine benziyoruz. Kılıkta kıyafette, şekilde, yaşayış tarzında, kültür ve zihniyette.
Batı medeniyetinin bütün pisliklerini gümrüksüz ithal ediyoruz.
Kadın konusunda Kur’anî, Nebevî, Şer’î sınırları aşmışız.
Biliyorum birtakım süper zeki kişiler, bu kadar karamsar olma, bak Marmaray yapıldı, Boğazın altından trenle birkaç dakikada geçiliyor, havaalanları mavaalanları diyecekler. Ah şu süper zekiler!
Bazı din baronları ve avanesi durumdan gayet memnun ve mesrur.
Ümmet birliği olmasa da olur, yeter ki, kendi cemaatleri ayakta dursun. Be sersem, Ümmet olmazsa cemaat ayakta durur mu?
Allah Allah, şu Müslüman memleketin halkı niçin, bin yıldan fazla kullanılmış İslam ve Kur’an yazısıyla okuma yazma bilmiyor?
Vakit namazlarında camilerin bir kısmında boş denecek kadar az cemaat var, bir kısmının cemaati ise yeterli değil. Niçin niçin niçin? Sadece sekiz ihtiyarın namaz kıldığı şu camiye, sabah namazı kılmak için gelenlere, Brünei Sultanı Vakfı’ndan adam başına 250’şer lira verilecek diye ilan yapılsa, izdihamdan insanlar birbirini çiğnemez, ölenler olmaz, cami binası yıkılmaz mı?
Bu memleketin Müslümanlarına nasihat etmesi gerekenler, neredesiniz, çıkın zuhur ve huruç edin, öğüt verin, uyarın, aydınlatın, bilgilendirin artık!
Zemin titriyor, âsüman feryat ediyor, denizin dalgaları, bulutlar hep uyanın uyanın diye bağırıyor. Niçin duymuyoruz?
Semada bizim için yazılmış mektuplar var, niçin gözlerimizi yukarıya çevirip onları okumuyoruz?
Karga gak derken, martılar çığlık atarken, rüzgâr eserken, sular akarken, gök gürlerken, şimşek çakarken hep bize bir şeyler söylüyor ama farkında bile değiliz.
Ölenlerden bile ibret almıyoruz.
Allah Kur’an’da bize öğüt veriyor.
Peygamber Sünnetiyle bize öğüt veriyor.
İslam başlı başına bir öğütler külliyatı.
Dünya öğüt diyarı.
Biz duymuyoruz, kulak asmıyoruz.
Çoğumuz öğüt istemiyor, dedikodu ve polemik istiyor.
Boş ve zararlı, hattâ öldürücü gevezelik ve zevzekliklerin bağımlısı olmuşuz.
Ey gafil! Günde beş kez okunan davetleri sen, müezzinlerin daveti mi sanıyorsun? Hayır, o davetler Allah’ın ve Resulünün davetleridir. Niçin icabet etmiyorsun?
Ah modern Endülüslüler!.. Sizi o pis nefs-i emmareleriniz, içinizdeki şeytanlar perişan ediyor da, farkında bile değilsiniz.
Ah Ayasofya açılsın diyerek feryat eden ucuz ve kolaycı mücahit!.. Her cami bir Ayasofya’dır, seher vaktinde leşler gibi uyuyacağına gidip Rahman’a secde etsene.