Kişi sevdiği ile...
Hadîs-i şerîf’te “Kişi sevdiği ile beraberdir." (Buhârî: Edeb, 96; Müslîm: Birr, 165) buyuruldu...
Sahabe-i kirámdan Enes (r.a)’ın “ben Resûlullahtan
bu sözden daha fazla sevindiğim bir şey işitmedim, çünkü ben
Resûlullahı, Ebubekir’i, Ömer’i, Osman’ı, Ali’yi severim... Onların
benzeri hayır ve ibadet işlememiş olsam bile, bu sevgim sebebiyle
âhirette onlarla beraber olacağımı Allah’ın kerem ve inayetinden
umarım.” meâlinde bir sözü var...
CUMA günleri merhum ana babamıza okuduğumuz
Yasin-i Şerif'lere üstad Mehmet Şevket Eygi’yi de
ilâve ettik... Bundan böyle bizler de aynı aleme geçinceye kadar bu
böyle devam edecek inşa'allah.
Geçenerde edebsizin biri üstad hakkında yazmış gûya; amma herif
aslında kendini karalamış... “Kör ölür badem gözlü
olur” falan.. Bak şuna..
Kötülerin iyiler hakkında kötü yazması hakkında arifân şöyle der:
“O bedbaht, iyilerden mahrumdur. Kendi suretini tasvir eder de
haberi olmaz...”
Bir kere üstad, bırakın müşarunileyh (kendisine işaret olunan) gibi
hakikate kör olmayı, bilakis ámâların gözünü açmaya, hakikati
görmesine vesile olan bir gönül hekimi mertebesinde idi...
Bizler, üstadı mazanne-i kirámdan
biliriz.. Nedir mazanne-i kirám?
Mazanne zan kökenli, yani sanmak.
Mazanne-i kirám, “iyi bilinen, iyi sanılan, hakkında kötü
şeyler akla gelmeyen, evliyaullah gibi sanılan” demek.
Selim akıldan mahrum, çorak
tipolojisindeki muşarunileyh, merhum üstadı hayırla yád etmeyip,
kem sözlerle günaha giriyor, çizmesine erişemeyeceği büyüğünü
karalamaya yeltenip, Müslüman çoğunluğun üstad
hakkındaki nezih düşüncelerine muhalefet
ediyor, düşman sevindiriyor!..
Cemaatle namaz akabinde tesbihat sonrası müezzin “Allahummehşurna
fi zumretis salihin” der ve eller (semaya doğru; gerçekte mekândan
münezzeh olan Allah’a niyaz için) kaldırılıp duâya başlanır.
Müezzinlerin söylediği sözün mánâsı “Allah’ım kabirlerden
kalkıldığı mahşerde bizi salih kullarınla birlikte kıl, onların
hürmetine bizi bağışla, salihler gibi bizi de yarlığa, cennetine
al” demektir.
O hâlde dünya hayatında iyilerle, salihlerle bir
arada bulunmalı; kötü, selim akıldan mahrum
çorak, ezik tiplerle fazla muhatap olmadan duâ
etmeli, Allah’ın onları ıslah etmesini istemeliyiz.
**
Bir diğer hadîs-i şerîf’te de şöyle anlatılır: Bir topluluk Allah’ı
zikretmektedir. Melekler onları görünce sevinir ve bu durumu
Allah’a arzederler. Allah (c.c), “o hâlde o topluluğu ve
onlarla birlikte olanların tamamını affettim” buyurur.
Melekler şaşırır ve “ya Rab, onlarla birlikte olan fakat
bir işi için yanlarına uğramışlar vardı, onlar da mı affa mazhar
oldu” diye sorarlar.
Allah (c.c) “evet madem ki (o kullarıma güvenip)
onların yanında oldular tamamını (zikredenlerin
yüzüsuyu hürmetine) affettim..”
Biz mazanne-i kirámdan merhum üstad Mehmet Şevket
Eygi ağabeyi, merhum şairler sultanı Necip Fazıl
Kısakürek üstadı, muhterem Ertuğrul
Düzdağ’ı ve ilâ âhir... Allah yolunda büyükler oldukları
için sevdik, yanlarında olduk, sohbetlerini dinledik ve aynı dâvaya
baş koyduk...
Müslümanız elhamdülillah ve Müslüman büyüklerine
hürmetimiz tamdır. Allah dostları baştacımızdır.
Ehl-i küfür hoş görmese de... Ve bu sevgimiz sebebiyle onlarla
haşredilmeyi ummaktayız...