KİM/LER KAYBETTİ

Neden kazanandan değil de kaybedenden başladığıma dair kimilerinin kafasında bir takım sorular olacağını varsaymış olmam dolayısıyla, evvela buraya bir açıklama yaparak giriş yapmak istiyorum.

Evvela kazananın tek kişi olması ve kaybın kazançtan daha fazla yıpratıcı olmasından bahisle böyle bir başlık attım. Kaybetmenin götürüsü, kazanmanın getirisinden daha fazla olacağından hareketle ve hele hele de aradaki farkın yaklaşık dokuz puan olduğunu hesaba katarsak, kazananın hanesine dokuz, kaybedenin hanesine on sekiz ekleyecek olursak, meramımı daha net şekilde ifade etmiş olurum diye düşünüyorum.

Evvela ve mutlaka ve de altını kalın kalın kızacağım ilk madde, Cumhur ittifakı kaybetmiştir.

Özellikle ama özellikle MHP kaybetmiş ve bu ittifakın sonucunda Ak parti de beraberinde kaybetmiştir. Birçok yazımda defaatle belirttiğim gibi, bir kez daha inatla ve ısrarla diyorum ki, MHP, Ak partiye daha büyük kayıplar verecek en etkili faktördür.

Gazetecilik adı altında şaklabanlık yapanlar kaybetmiştir. Televizyonculuk adı altında soytarılık yapanlar kaybetmiştir. Bir sürü televizyon ve gazeteler kurumsal olarak hepten kaybetmiştir. Bu gazete ve televizyonlardan tutunda, gazeteci ve televizyoncuları tek tek saymak isterdim de, bu küçük kafalılar ile sıkıntıya girmemek adına bu bahsi şimdilik bu kadarla iktifa ederek kapatıyorum.

Troller kaybetmiştir. Osmanlı ve Bizans paradigması kaybetmiştir. Pontus, Rum, Yunan, Hilal ile Haç söylemi kaybetmiştir. İstanbul giderse Kudüs gider, Mekke gider, Medine gider söylemi kaybetmiştir.

Karşıtlık üzerinden beslenme mantığı kaybetmiştir. Ya bendensin ya terörist, ya bendensin ya fetöcü, ya bendensin ya Vatan haini söylemleri kaybetmiştir.

Cennete bilet satan mantık ve satıcıları kaybetmiştir!

Tepeden bakan, buyurgan ifade, makam araçları, lüks ve şatafat kaybetmiştir. Çakar lambalar kaybetmiştir. Nice yeni yetmelerin ne oldum delisi hal, tavır, söylem ve hatta sokakta yürüyüşlerinde ki kibir kaybetmiştir.

Çırıl çıplak orta yerde duran çay bardağını, vazo diye yutturmaya çalışan gazeteci, televizyoncu, yazar, çizer ve akademisyenler kaybetmiştir. Algı yönetimi ile milletin aklı ve feraseti ile dalga geçenler kaybetmiştir.

Mahallesine muhtar olması mümkün olmayan cücelerin, koca koca makamları işgal etmeleri, dost ve akraba ilişkileri kaybetmiştir.

Milletçilik yerine particilik mantığı kaybetmiştir.

Fetö ile mücadele mantığı, metodu ve söylemi kaybetmiştir. Gerekli gereksiz, etkisiz yetkisiz, çapsız kişilerin ceza evlerine atılarak fetö ile mücadele ediliyor intibası kaybetmiştir.

Ben güçlüyüm ve dolayısıyla plansız ve projesiz de kazanırım mantığı kaybetmiştir. Halkın gözünde ve gönlünde önemli bir yerim var ve ne söylersem inanılır, güvenilir ve benden vazgeçilmez algısı kaybetmiştir.

Benden sonrası kıyamet söylemi yerle yeksan olarak kaybetmiştir. Ufak tefek kişilere koca koca ekranlar ve köşeler verilerek, büyük büyük hasılatlar elde edeceğiz inancı kaybetmiştir.

Yedi haziran seçimlerinde verilen mesajı doğru anlayamayan ve gereğini yapamayanlar kaybetmiştir. Otuz bir Mart seçimlerinden dersler çıkartmak yerine bir takım manipületif yaygaraların arkasına sığınarak parsa toplayacağını zannedenler kaybetmiştir.

Rakibini ciddiye almayanlar, küçümseyenler, burun ucuyla konuşanlar, adını anmayarak ona bir hiç muamelesi yapanlar kaybetmiştir

Suriye ve Suriyeliler politikası tamamen kaybetmiştir. Suriyeliler kardeşimizdir ve onlarla ekmeğimizi paylaşırız söylemi kaybetmiştir. Falan belediye başkanı Suriyelilere falan falan cezaları vermiştir diyerek puan toplayacağını zannederek, Milletten ne kadar uzak olduklarını bilmeyen çapsızlar kaybetmiştir.

Ve CHP kaybetti!

Adayının arkasında samimi, ciddi, gerçekçi ve kararlı şekilde durmayan CHP ve Genel Başkanı kaybetmiştir

. Ekrem İmamoğlu’nu kendisine rakip gören parti içinde ki art niyetliler, koltuk ve makam sarhoşları kaybetmiştir.

Ekrem İmamoğlu kazandı mı!?

Elbette ortaya koyduğu profil yabana atılır gibi değildi. Ülkenin sosyo-kültürel kodlarını önemseyen söylemleri, zaman zaman hatalar yapmış olsa da genel olarak sükûneti koruyan yaklaşımı, ötekileştirmeyen hitapları, kucaklayan ve ürkütmeyen tavır ve duruşu, hanesine önemli puanlar getiren belirgin özellikleri arasındaydı.

Bütün bu özelliklerinin katkısının olmasıyla birlikte, kazanmasında ki esas etkenin bizatihi Ak parti olduğu gerçekliğini de şuraya eklemek istiyorum. Terörist başının mektubundan medet uman, devletin kurumunu pkk terör örgütünün üyelerinin ayağına kadar gönderen ve elbette magazinsel olayların verdiği devasa zararlar ve akla zarar hareketler dolayısıyla yanlış üstüne yanlış yapan Ak parti, katkının en alasını yapan taraftır. Yazımın başından beri sıraladığım bütün bu yanlışları yapan Ak parti, bir diğer tarafından rakibinin ekmeğine yağ ve bal sürdüğünün farkında bile değildi.

Bütün bunlardan dolayı gerçekçi ve çözüm odaklı bir özeleştiri yapmayan ve can yakıcı olmasına rağmen, gerekirse kol ve kanat budamasına kadar gitmeyen Ak parti tamamen ve hepten kaybetti…