Artık istifa büyük bir lüks olacaktır. Direk kapı önüne konulmalı, kovulmalı ve CHP, böylesi utanç verici bir girişimden dolayı aklanmalı, temizlenmeli ve arınmalıdır. Aklanmanın, arınmanın ve temizlenmenin tek yolu da bu kliğin tamamının kapı önüne konularak, kovularak yapılmasından başkaca çıkar yolu da yoktur.

Artık istifa büyük bir lüks olacaktır. Direk kapı önüne konulmalı, kovulmalı ve CHP, böylesi utanç verici bir girişimden dolayı aklanmalı, temizlenmeli ve arınmalıdır. Aklanmanın, arınmanın ve temizlenmenin tek yolu da bu kliğin tamamının kapı önüne konularak, kovularak yapılmasından başkaca çıkar yolu da yoktur.

Kılıçdaroğlu, Sözcü gazetesinin yazarı değil! Başyazarının dehşet bir iddia da bulunduğu bir yazıyı kaleme aldığının hemen ertesi günü, konuk olduğu televizyon kanalında verdiği beyanat '' bu olaya şaşırmadım. Doğrudur… CHP'yi nasıl dağıtırız diye çalışan ekipler var. Arkadaşlarıma ve partililere söyledim, adamlar tutuldu paralar verildi biz bunları çok iyi biliyoruz '' açıklamasını yaptığı an, aslın da olayın adresini de açıkça ortaya koymuş olmaktaydı. Böylesi bir olaya bu denli hazır teşne olmanın ve bu denli emin olmanın verdiği/ vereceği tek garanti, olayın failleri ve mahallinin neresi olduğuydu…

Durumun bu kadar açık, net ve büyük bir utanç içeriyor olmasına rağmen, olayı bir iki gazeteci ve kaynak kim üzerinden tartışmak, Kılıçdaroğlu'nu kurtarmaya yönelik bir başka utanç verici girişimden ötesi değildir.

Özellikle de Cumhurbaşkanının çok sert ve üst perdeden seslenişi ve hemen akabinde Muharrem İnce'den gelen aynı doz ve aynı minvalde ki açıklamalar, olayın faillerini ve utancını daha çıplak hale getirmekteydi.

Türk siyasetinin daima bir ahlak ve ilke sorunu hep olagelmiştir. Zaman zaman bu minvalde yazılar, çağrılar, girişim ve operasyonlara tanık olmuşuzdur. Ancak bu son olay, bunca zamana kadar yaşanmış bütün olaylara rahmet okutan cinsten olup, farklı mecralardan değil de, aynı partinin içerisinde ve yine aynı partililere yapılıyor olması daha da dikkate değer bir ahlaksızlıktır.

Öyle ki; Deniz Baykal'ın, CHP genel başkanlığından istifa etmesine sebep olan malum kaset ahlaksızlık, utanmazlık, terbiyesizlik, edepsizlik, vicdansızlık (…) bakımından böylesi bir ahlaksızlığın yanın da abdest almış bir durumdur. Dolayısıyla mevcut ahlaksızlık dolayısıyla Kılıçdaroğlu derhal kapı önüne konulmalı ve derhal kovulmalıdır.

Muharrem İnce için yapılan bu itibar suikastı, ahlaksızların ellerine ayaklarına dolanmış ve kapatılması mümkün olmayan bir yara açmıştır. Bu utançtan kurtulmak ve bu yaranın tedavisi için de ciddi bir bağırsak temizliği yapılması gerekmektedir.

Üstelik bizzat Muharrem İnce tarafından yapılan açıklamada '' bu operasyon CHP genel merkezi içinde ki çete tarafından yapılmıştır ve ben bunları iyi biliyorum. Saray, bu olayın hiçbir tarafında bulunmamaktadır'' ifadesine rağmen, Kılıçdaroğlu ise, Cumhurbaşkanına hitaben, '' seninle televizyonda tartışmaya hazırım '' gibi ucuz, aciz ve tribünlere oynayan ve adeta kurtarın beni cinsinden erdem yoksunu ifadesi dahi adresin çek ve teyit edilmesi anlamından başkası değildir.

Bu saatten sonra ne CHP genel merkezi, ne CHP'nin yandaş tv ve gazeteleri ne de gazetecileri Kılıçdaroğlu'nu kurtarmaya asla güçleri yetmeyecektir. Bütün bu olanlara rağmen Kılıçdaroğlu'nu orada tutmayı başarmış olsalar bile bu necaset koku, bu ahlaksız kostüm hep üzerlerine de kalacak ve hep elleri kolları bağlı ve hep dilleri kısa kalacaktır.

Tıpkı Deniz Baykal'ın kaseti ve o kaset üzerine yapılan dizayn hala ve sonsuza kadar CHP'nin boynun da asılı kalan utanç vesikası gibi, bir ikincisi ve çok daha büyüğü ve ahlaksızı daha eklemlenmiş olacaktır.

Üstelik, Talat Atilla'nın, Kılıçdaroğluna '' makul bir süre veriyorum '' cinsinden tokat gibi ve bir de tehdit içeren bir ifade kullanıyor/ kullanabiliyor ise, bu durum bile Kılıçdaroğlu'nun elinin nerelere değdiğini, nelere bulaştığını ve ne denli kirlendiğini göstermesi bakımından da ayrıca çarpıcıdır.

Buradan ve şimdiden iddia ediyorum ki; Talat Atilla'nın kaynağının da CHP de çok etkili birisi ve önemli bir mevkide ki kişi olacağından yana kimselerin de kuşkusu olmasın. Hal böyle olunca, bütün bu olanlardan yana Kılıçdaroğlu'nun haberi, bilgisi ve dahlinin olmadığını iddia etmesi ve edilmesi akıl ve ahlakla izahı mümkün olmayan girişimler olacaktır.

Bir başka garipsediğim konu ise, Rahmi Turan'ın mevcut durumu nasıl yazdığı üzerine yapılan komik ötesi izahatlardır. Yok, istifa etmeliymişte, yok bu denli basit bir hata nasıl yapılmışta, yok çırak cinsinden bir yanılgı ve dolayısıyla gazeteciliği bırakmalıymışta…

Mis gibi bir yazı ve mis gibi bir konu ve hatta haber olduğundan yana kimselerin kuşkusu olmasın. Yazılmamalı diyenlerin tamamı, yazmaya cesaret edemezdim demek yerine kendilerince bir takım açıklamalar yaparak olaya farklı bir yaklaşım sergilemiş olsalar bile, samimiyetten yoksun bir tutum takınmış olmaktalar. Üstelik haber kaynağının bizzat CHP genel merkezi ve CHP'li bir yetkilinin olduğu bir iddiayı yazmamak evvela gazeteciliği bilmemek demektir.

Böylesi bir olay ve haber bana gelecek ve olayın öznesinin bir CHP'li olduğu iddia edilecek ve bu iddianın merkezi CHP ve iddia edenin de CHP'li bir yetkili olduğunu bileceğim ve ben de böylesi muhteşem bir haberi yazmaktan imtina edeceğim ve kendime de gazeteci diyeceğim öyle mi !?

Olay, asla ve kat'a gazeteci ve kaynak olayı olmadığı gibi olmaktan çıkalı hayli zaman oldu. Olay CHP genel merkezi ve Kılıçdaroğlu'nun kucağında patlamıştır. Bütün CHP ve gerçek CHP'lilerin temizlenmesi, aklanması ve arınması için Kemal Kılıçdaroğlu ve kliği kapı önüne koyulmalı ve kovulmalıdır…