Kederimiz kıvancımız bir bizim

Köklü medeniyet ve büyük devlet deneyimine sahip, cihana hükmeden şanlı bir milletin evlatlarıyız biz… Hazarda ve seferde, varlıkta ve darlıkta kederimiz kıvancımız birdir bizim.

Önceki gün Tekirdağ Çorlu’da meydana gelen elim tren kazasında 24 canımızı kaybetmenin acısı hepimizin yüreğini yaktı, rahmet dualarımızı gönderdik millet olarak… 300’den fazla yaralımıza da geçmiş olsun diyor, Allah’tan acil şifalar diliyoruz.

Medeniyetimizin ihyasına yürekten inanan, 94 yıllık ömrünü adeta bu yolda harcayan büyük âlim Prof. Dr. Fuat Sezgin hocamızı binlerce seveninin dualarıyla son yolculuğuna uğurladık geçtiğimiz hafta… Allah rahmet eylesin, kıvanç kaynağımızdı zât-ı âlileri…

Cumhurbaşkanımız Erdoğan tarafından 2019 yılı iyi ki “Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Yılı” olarak ilan edildi. Bu güzel girişim, darbeci baskılarla beyin göçüne zorlanan bilim adamlarımızın yeniden ülkemize dönüşlerine vesile olur umarım. Bilim tarihimizin yüzyılımızdaki parlayan yıldızı merhum Sezgin hocamızın vefatı tüm milletimiz için şimdi ne büyük keder… Ailesine, milletimize, tüm ilim dünyasına başsağlığı diliyoruz.

9 Temmuz ne manidar oldu böyle! Kaderin bir cilvesiyle 57 yıllık keder, sevince dönüşüverdi. Milli irade düşmanı 27 Mayıs darbe anayasasının kabul tarihi 9 Temmuz 1961, 2018 yılının 9 Temmuz’unda milli iradenin şahlanış günü oldu.

Yeni 9 Temmuz, yeni Türkiye’nin yeni yönetim sistemine damgasını vuran Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın “95 yıllık Cumhuriyetimizi, yeni bir yönetim anlayışıyla şahlandırmanın sözünü veriyoruz” dediği sevinç gününün tarihi oldu. Yeni kabine için de çalışmalarında başarılar temenni ediyoruz.

Başkan Erdoğan’ın, “Allah bizi milletimize mahcup etmesin. Rabbim, milletimize ve tüm insanlığa yapacağımız hizmetlerde yolumuzu aydınlatsın, işimizi kolaylaştırsın… 81 milyonun tamamının Cumhurbaşkanı olduğumuzun bilinciyle, milletimize layık olmaya çalışacağız” mesajlarının milletimiz tarafından ilgiyle takip edildiği kanaatindeyiz.

Ülkemizde son birkaç haftadır çocuklarımıza yönelik insanlık dışı istismar, ahlaksızlık ve cinayetler, milletimizi tarifsiz üzüntülere ve derin düşüncelere gark ediyor. Milli, manevi, evrensel değerlerin öncelendiği anlayışla inşa edilecek toplumsal hayat düzeninde, böylesi vahşetin son bulmasının sevincini birlikte yaşamayı diliyoruz.

Dedik ya sevinç ve hüzünler bir arada… İşte hüzün… Milli, manevi, evrensel değerlerin yoğurduğu bir toplumun inşası, medeniyetimizin ihyası için 80 yıllık hayat yoluna çıkan Mahir İz hocamızın (1895-1974) vefat yıldönümü de 9 Temmuz… Ömrünün neredeyse 60 yılını iyilikleri yaymaya kötülükleri önlemeye adayan değerli Mahir hocamızı rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.

Meselelere ahlak üzerinden bakan ve bu uğurda “Hareket” ile yol alan merhum Nurettin Topçu hocamızın (1909-1975) vefat yıldönümü 10 Temmuz’u unutamayız tabii olarak... Kendilerini duayla ve hürmetle anıyoruz. Merhum hocamızın 1930’lu yıllarda Avrupa’ya eğitim için giden Türk öğrenciler arasında ahlak konusunda ilk çalışma yapan ve aynı zamanda Fransa Sorbonne’de felsefe doktorası veren ilk Türk olduğu bilinmektedir. Allah rahmet eylesin.

11 Temmuz 2018… 11 Temmuz 1995… Acısı, kederi, hüznü her geçen yıl yeni cenazelerle dağlanan 23 yıllık yürek yaramız. Ümmetimizin has evlatları Boşnak kardeşlerimize, katil Sırplar tarafından Srebrenitsa’da uygulanan korkunç katliamın yıldönümü…

Sırp saldırılarından kaçan binlerce Boşnak, Birleşmiş Milletler tarafından “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa’ya sığındı. Bölge, 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunuyordu. Hollandalı barış gücü askerleri, sığınmacı 25 bin Boşnak Müslümanı Srebrenitsa yakınlarındaki bir akü fabrikasına yerleştirdi.

Fabrikadaki savunmasız binlerce Boşnak, Hollandalı askerlerce 11 Temmuz 1995’te “Sırp Kasabı” diye anılan Ratko Miladiç komutasındaki Sırp askerlerine teslim edildi. Sırp katiller Srebrenitsa’da beş gün içinde 8.372 Boşnak’ı öldürdü, yüzlerce kadına ve küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz etti.

Tuzla’ya kaçmaya çalışan 12.000’i aşkın Boşnak, dağlık güzergâh üzerinde pusu kuran keskin nişancı Sırp askerleri tarafından âdeta tek tek avlandı. Srebrenitsa’da yaşanan bu katliam Avrupa’da hukuksal olarak belgelenen ilk soykırım olarak tarihe geçti. Rahmet dualarıyla anıyoruz masum kardeşlerimizi…

“Bu topraklarda Türklerden tarihin intikamını alıyoruz” küstahlığında bulunan katil Sırp Miladiç, her ne kadar mahkemeler tarafından “soykırım” suçundan dolayı müebbet hapse mahkûm edilse de millet olarak o zalimi asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Pek tabii ki hunharca katliama çanak tutan işbirlikçileri de…

Ve 15 Temmuz 2018… Okuyucularımın anlamlandırmasına bırakarak tarihle ilgili bir eşleştirmede bulunayım. Çeşitli kayıtlarda yer alan bilgilere göre 15 Temmuz 1099 tarihi, Birinci Haçlı seferiyle Kudüs’ün Haçlılar tarafından ele geçirildiği güne tekabül ediyor. İslam yurdu Kudüs’ümüze yönelik saldırı ve işgallere de duyarlı olmamız gerek… Kudüs, ümmetin ihmale gelmez kırmızı çizgisidir.

15 Temmuz 2016… Anavatanımız Anadolu’muzda kahraman millet olarak kederi ve sevinci bir anda ve bir arada yaşadığımız alçak Fetöcü ihanetin ikinci yıldönümü… Bir yanda milletimizin silahlarını yine milletimizin asaletli evlatlarına acımasızca kullanan ihanet şebekelerinin uşakları… Ne hüzün, ne keder Allah’ım! Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine 250 şehidimizi ve 2 binden fazla gazimizi ne unutacağız ne de unutturacağız.

Diğer yanda aklını, fikrini, vicdanını, ruhunu hainlere satmayan milletimizin direnen her ferdi… Tank, uçak, tüfek, bomba… Hainler hangi silahla saldırırsa saldırsın, el ele, omuz omuza şanlı direnişe geçerek “Demokrasi ve Milli Birlik Günü”nü inşa eden kahramanlarımız… Tek yürek ve tek yumruk olarak sergilediğimiz büyük azim ve eşsiz cesaretimizin eseri 15 Temmuz direnişi… Ne kıvanç, ne sevinç Allah’ım! Şehitlerimizi rahmet duaları ve minnetle yâd ediyoruz, gazilerimizle de şifa ve geçmiş olsun dileklerimizi paylaşıyoruz.