KAYBEDENLER KULÜBÜ

Kaybedenler kulübünün baş aktörlerini seçimden bir gün önce belirlemiş, neden kaybedeceklerini yazacağımı söylemiştim.
Seçimlerin sonucu beni teyit ederek yanıltmadı.
Meral Akşener’i nasıl bilirsiniz sorusuyla başlayalım?
Meclis başkanlığı döneminde, güçlü kadın imajıyla, iç işleri bakanıyken cesur kadın imajıyla tanıdığımız Merak Akşener bu görevleri yürütürken bakanlığın lüks arabalarına binmedi mi?

Merak Akşener bu görevleri yürütürken israf edilenlerle ilgili bir cümle kurdu mu?

Meral Akşener, görev süresince ‘yahu bu vatandaş zor durumda bir vatandaşlık harçlığı verelim’ dedi mi?

Meral Akşener, görev süresince TRT’de programlara çıkarken, TRT sıkıntılı, satılmalı dedi mi?

Kısacası, lüks makam aracını kullanmış olan ve hala kullanmakta olan Meral Akşener, kime inin şu arabalardan diyecek, merak etmiştik.

Bu söylenilenler halkın arzu ettiği ifadelerdir, böyle konuşursam kesin bir karşılık bulurum stratejisi pek tutmadı.

Muharrem İnce neden kaybetti?

Öncelikle seçim stratejileri belirlenirken ‘halk neyi ister, neyi istemez’ sorularıyla yol haritası belirlemek yerine, yapılması gerekenleri, eksik görülenleri bütün cephelerden görmeleri gerekirdi.

Halkı ikna etmek için camide poz vermek yerine, biz eski CHP olarak bu milletin inanç özgürlüğüne pek saygı duymadık, bundan sonraki süreçte inançlarla ilgili bir kavgamız olmayacak öz eleştirisi daha etkili olurdu.

Her gün cuma namazı kılarım söylemi, cumaya gideni de, gitmeyeni de pek etkilemedi.

Geçmişinizle yüzleşme cesareti gösteremediğiniz anda gelecek için vaat ettikleriniz sirayet etmez.

Çiftçinin beyaz gömleğini kirletip kirletmemesi yerine, Çiftci için mantıklı izahatlarda bulunmayı, sırf ekonomik dar boğaz algısı çizmek için, lobilerin soğanla, patatesle bu millete saldırması etkili olamazdı.

Uzaya karşılık çizilen kek polemiği, sofrasında aşı olmayan garibin anlayacağı bir üslup değildi.

Çocuklarını önce okutabilmenin çaresizliğine karşı, uzay üstleri bir anlam taşımazdı.
Bu ifade bir zamanlar ‘ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’ ifadesini çağrıştırdı.

Halktan görünmek, millet olabilmek, birilerini ikna etmek için maske takmak değildir. Ki bu maske,yüzde iyi durmadı, erken düştü.

Millete verilen değerin ne olduğunu ve ne olması gerektiğini ifade eden İnce, telefon kayıtlarında çok da ince bir tablo çizmedi.
Türk polisinin görevini yapması karşısında ‘sen kimsin- yarın bütün işim gücüm seninle uğraşmak olacak’ söylemini seçim gecesi kayıplara karıştıktan sonra mesajını yayınlayan İsmail Küçükkaya içinde söylemesi ‘can çıkar, huy çıkmaz’ atasözünü doğruladı.

Sen kimsin sorusunu sorduğu insanlar,sandıklara ‘ ben milletim’ mührünü vurdu.

Son olarak Merak Akşener meydanlara hiç çıkmasaydı, herkesin bilinç altında yer edinen cesur kadın imajıyla daha fazla oy alabilirdi.

Muharrem İnce ise maske takmak yerine,seçimlerden sonra dile getirdiği demokrasi söyleminin samimiyetini, ilk andan itibaren vurgulaya bilseydi CHP’ nin kemikleşen oyunun dışına çıkıp, kırk yıldan sonra, yüzde üçlük bir etki daha oluştura bilirdi.

Sonuç olarak bu vakitten itibaren meselenin devlet meselesi olduğunu bilerek hareket edenler kazanacak, verilen mesajlara riayet etmeyenler, kaybedecektir.