Kavalalı İsyanı

Günümüz Ortadoğu ve Mısır’da gerçekleşen olayları anlamak için geçmişteki Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı’na bakmakta yarar vardır. Kavalalı okuma yazma bilmeyen Trakya’nın Kavala bölgesinden Mısır’a gelmiş bir askerdir (1801). Fransa’nın Mısır’ı işgal etmesini istemeyen İngiltere, Fransa’ya karşı Osmanlıyı destekledi. 1801 yılında Fransa ile yapılan savaşta Osmanlı’nın yanında bulundu. İngiliz ve Osmanlı müttefik donanması Fransız donanmasını yaktı. Bunun üzerine Fransa 1801 yılında yapılan el-ariş antlaşması ile Fransa bölgeyi boşalttı.

Osmanlının Fransa’ya karşı savaşması için gönderdiği ordunun bir askeri olan Kavalalı, ordunun desteği ile önce komutan, sonra da kendisini Mısır valisi ilan etti (1805). Osmanlı başka sorunlarla boğuştuğundan (bunlar navarin olayı, mora isyanı, vahhabilerin Mekke ve Medine’yi ele geçirip buradaki insanları katletmesi ve mezarları yıkması gibi. ) Kavalalı’nın Mısır Valiliği talebini bir isyana yeltenmemesi ve batılıların Mısır’a karışmaması için kabul etmek zorunda kalmıştır (1805).

Mısır valisi olan Kavalalı bağımsız bir devlet gibi hareket etmiş ve düne kadar savaştığı Fransa’ya yanaşmıştır. Fransa’nın yardımıyla askeri, teknik ve eğitim alanlarında birçok reformlar yapmış, ordusunu güçlendirmiş ve Mısır’ı Osmanlıya kafa tutacak kadar güçlendirmiştir. Bu destek sonucunda İslam dünyasında ilk modernizim faaliyetleri de Kavalalı’nın Mısırı üzerinden Fransa'nın desteğiyle başlamıştır.

İngiliz ve Fransız rekabeti

Kavalalı olayı Fransa-İngiltere ve Rusya arasında yaşanan Doğu Akdeniz hakimiyeti ve sömürgelerine giden yola egemen olma mücadelesiydi. Aslında Osmanlı Devleti Kavalalı ile değil Fransa ile savaşıyordu. Bir anlamda vekalet savaşlarının ilk öncülüğü bu olaydı diyebiliriz. Günümüzde olayları değerlendirenlerin çoğu bu noktaları görmüyor, Osmanlı Devleti’nin bir valisine bile gücü yetmediği şeklinde eleştirmektedirler. Fakat aslında orada bir valisiyle değil Fransa ile Mücadele ediliyordu.

Kavalalı’yı büyüten ve güç haline getiren Fransa’dır. İşin ilginç yanı Kavalalı, Mısır’ı işgal eden Napolyon’a karşı savaşması için gönderilen ordunun içerisindedir. Fransa’yı buradan çıkarıp, ardından farklı şekilde Fransa ile ilişkiye girmek ilginç bir olay. Bu durum, günümüzde yaşanacak yerel idarecilerin yaklaşımına dair ilk örnektir diyebiliriz. Emperyalist güçler, Kavalalı örneğinde bölgede kendilerine yandaş devlet kurmanın çıkarları için daha faydalı olduğunu görmüş oldular. Bu durum doğrudan işgalden daha ucuz ve maliyetsizdi. Bölgeye yerleştirdikleri idarecilerle bölgedeki çıkarlarını korurken, onlara oluşturdukları milli ordularıyla da aslında işgallerini kalıcı hale getirmiş oluyorlardı.

Fransa’nın Mısır’ı işgalinin temel amaçlarından birisi de İngiltere’nin sömürgelerine giden yolun denetimini ele geçirmek ve Doğu Akdeniz’e egemen olmaktır. İngiltere, hamlenin kendisine karşı yapıldığını gördüğünden Fransa’ya karşı Osmanlı Devletini desteklerken, Akdeniz’de söz sahibi olmak isteyen Rusya’da fırsattan yararlanarak Osmanlı Devletine destek vaadi ile yakınlaşır. Aynen günümüz Türkiye – Rusya ilişkisi gibi… Coğrafya kaderdir ve tüm ilişkileri şekillendirir ve maalesef bunu değiştirmek zordur.

Gerçekte Kavalalı isyanı Fransız İngiliz rekabetinin eseridir. Mısır meselesi İngiltere ve Fransa rekabeti ekseninde düşünmek gerekir. Napolyon'un Mısırı işgal etmesi ile birlikte hakimiyet kavgası Doğu Akdeniz mücadelesine dönüştü. Tıpkı günümüzde dünya devletlerinin bölgeye yığınak yapması gibi. Fransa Kavalalı üzerinden Mısır’a egemen olmuştur. Mısır’daki İngiliz ve Fransız rekabeti Suveyş kanalının açılmasıyla daha da güçlendi. İngiltere Sömürgelerine giden yolu kaybetme endişesine kapılınca Mısır’ı doğrudan işgal ederek (1882) Mısır sorununu kendi lehine sonuçlanmıştır.

Osmanlı Rus Yakınlaşması

Kavalalı, Osmanlı’ya karşı isyan edip, ll. Mahmut’un gönderdiği orduları Nizip’de yenmiş (1832)ve İngiltere’nin araya girmesi ile Osmanlı Devleti ile Kütahya Antlaşmasını (1833) imzalamıştır. Osmanlı Devleti ordusu ilk kez bir valisine yenildiği gibi, kendi valisi ile antlaşma yapma ve onun statüsünü tanımak zorunda kalmıştır. Bu durum, Osmanlı Devleti tarafından hazmedilmediği için Kavalalı’ya karşı Rusya’dan destek alınmıştır. Böylece Osmanlı Devleti üzerinde emperyalistlerin mücadele etmesine ve bir anlamda devletin yıpranıp yıkılmasına zemin hazırlamıştır. Kavalalı Osmanlının çöküşünü hızlandırdı. Kavalalı olmasaydı Osmanlı bu dönemde çok ciddi yapısal reformlar yapmış olacaktı. Bu reformlar başarılı olsaydı tarih farklı yazılırdı.

Bu dönemde Osmanlı Devletinde yaşanan çok büyük bir ihanete de kısaca değinmek istiyorum. Ayrıntılarını inşallah başka bir yazımda yazarım. Kaptanı Derya Ahmet Paşa Osmanlı Donanmasını 1839 yılında Kavalalı’ya teslim etti ve böylece koca Osmanlı Devleti donanmasız ve savunmasız kaldı.

Akdeniz’e (sıcak denizlere) inmek isteyen Rusya, Kavalalı isyanını bastırma konusunda Osmanlı Devletine yardım teklifinde bulundu. İki devlet arasında yapılan hünkar iskelesi antlaşması (1833) ile Rusya tarihinde ilk kez boğazları geçti. Günümüz tarih kitapları Ruslarla yapılan Hünkar İskelesi Antlaşmasını bir Rusya’ya sığınma veya Rusya’nın himayesine girme olarak yorumlarla. Bu bakış açısı sorunludur. Çünkü burada sığınmaktan ziyade denge politikası güdülmüştür. Batılı üç büyük devletin çıkar kavgalarını kendi lehimize kullanmak olarak düşünebiliriz ki günümüzde de aynı politika sürdürülmektedir.

Rusya’nın boğazları geçip Akdeniz’de güç olmasını istemeyen ve Rusya’nın hamlesinin sömürgelerine giden yolu tehlikeye soktuğunu gören İngiltere, Kavalalı’yı desteklememesi için Fransa’ya baskı yapıp sorunu görüşmek için bir konferans önerir. Fransa hem Rusya ve hem İngiltere’yi karşısına almaktan çekindiğinden İngiltere’nin Londra antlaşması (1840) teklifine sesini çıkarmaz. Böylece hem Boğazlar sorunu ve hem de Mısır meselesi bir uluslararası mesele haline gelir.

Osmanlı Devleti Londra Konferansında Rusya ve Fransa’ya karşı İngiltere’nin desteğini almak için 1838 yılında Balta Limanı Antlaşmasını yaparak birçok ekonomik taviz verdi. Bir anlamda Osmanlı ekonomisinin çökmesine ve reformların engellenmesine neden oldu. Ardından konferansta azınlık hakları gündeme gelmemesi için Tanzimat Fermanı’nı ilan etti (1839). Yani Kavalalı İsyanı, Osmanlı’nın sonunu getirmiştir.

Bu dönemde İngiltere ve Rusya; Fransa’ya karşı bizi desteklemiştir. Fakat 1854 yılında Rusya’nın Kırımı işgali üzerine Rusya ile ilişkiler bozulmuş, Fransa ve İngiltere, Rusya’ya karşı Osmanlıyı desteklemiştir. İşin ilginç yanı günümüzde de aynı olay sahnelenmiştir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi batılı devletlerin bize yaklaşımını değiştirmiş, bir anlamda Rusya’ya karşı bizimle ilişkileri geliştirmeye çalışmışlardır. Çünkü Ukrayna eski Kırım topraklarıdır.

Sonuç olarak

Tarih boyunca bölgemizdeki oyun kurucuları ve savaş meseleleri hep aynı olmuştur, günümüzde de aynıdır. Eskiden farklı olarak oyun kurucuları içerisine günümüzde Amerika dahil olmuştur, fakat Amerika aslında İngiltere’nin politikalarını sürdürmektedir.

  1. Yüzyılda İngiltere, Fransa ve Rusya arasında rekabet olduğu ve bizim de bu rekabetten yararlandığımız dönemdir. Aynı politika günümüzde de yaşanmaktadır. Türkiye, batı bloku ile yaşadığı gerilimi, rakip unsur olan Rusya ve Çin’e yakınlaşarak dengelemekte, bir anlamda müttefiklerine uyarı sinyallerini göndermektedir. Yani günümüz Türkiye Cumhuriyeti de Abdülhamid’in denge politikasını sürdürmektedir.