30 Ağustos. Emperyalistlerin canavar dişlerini sökün diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün sarsılmaz önderliğinde dirildiği gün. Acı yüklüyüm bugün. Niye? Karşıtlık tartışmalarına konu olabildi.

30 Ağustos. Emperyalistlerin canavar dişlerini sökün diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün sarsılmaz önderliğinde dirildiği gün. Acı yüklüyüm bugün. Niye? Karşıtlık tartışmalarına konu olabildi. Bu kurtuluş zaferimize sinesinde yaşatan millet çok üzgün. Heyhat! Bugün ne gün ve biz nasıl oluyor da onu karşıtlık yaratma tartışmasına konu edebildik bunca acı tecrübeye rağmen.

Çok partili hayata geçtikten sonra karşıtlık yaratma yoluyla oy devşirme siyaseti başladı. Sinsi el var, kaynağını araştırmayla bulamıyorsun. Nasrettin Hoca fıkrasında nüktelendiği gibi herkes haklı, haksız yok hiç. Halkın oyu Menderes demokrat hareketine yönelince cumhuriyet ilkelerinden geri dönüş oluyor tepkisi başlatıldı. Bu yoldaki aydınların öğrenci hareketlerine de yol açan fikirleriyle askeri de siyasî taraf haline getiren vesayet oluşmuştu. İlk siyasî cinayetle başlayan vesayetin anlayışı, halk oyuyla iktidar olamıyor ama olanı da muktedir ettirmiyordu. Demokrasiye sürekli müdahale eden vesayet bürokrasisinin siyasî sorumlusunu halk CHP'ye mal etti. % 25 civarını aşamadı oy oranı.

Ecevit halkçılık edebiyatı ve halk yakıştırması Karaoğlan lakabıyla bunu aşabilmişti ama yine de tek başına iktidara gelemedi. 74 affını da çıkarınca iç savaş ortamına doğru yol aldık. Çok kısa süren 78 iktidarındaki devrimci söylemli körtaraflığı da kitlesel eylemlerle iç savaş organizasyonuna, dolayısıyla kendisini de madur eden vesayet darbesine hizmet etti. İktidar yeniden sivilleşince de kısa sürede dış destekli ayrılıkçı teröre paralel olarak faili meçhul cinayetler ve hortumlamalar istikrarsızlık getirmişti. Nasıl olduysa Devlet Bahçeli'nin halkın şaşkınlıkla karşıladığı desteği, onu üçlü kovalisyonun başı yapmıştı. Bu kovalisyon sürecinde suç delili arayışına şartlanmış bir yargıç, Ecevit referansıyla cumhurbaşkanı oldu. O da ne? Yargıç, bir süre sonra iktidarı suçlayıp başa Anayasa kitapçığı fırlatmaz mı? Sonuç? 2001 krizi ardından Bahçeli talebi seçim!

2002 seçimiyle Ak Parti iktidarı kuruldu. Lakin onu da rahat bırakmadı vesayet. Baskısı, Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan 2007 e-muhtırasına kadar sürdü. O muhtıra karşısında gösterilen dirayet ve verilen tepki etkisiz hale getirdi vesayeti ama bu sefer de sinsi faaliyetlerle ta 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimine kadar yaşadığımız süreci başlattılar ters taraftan. Devlet Bahçeli sol cenahta dururken 40 vekili yitirmiş, liderliğine de rakip çıkmıştı. O da beka diye diye saf değiştirdi. Şimdi saflar karşıtlık yaratmak üstüne. Kim haklı? Herkes(!) Kendi kafa formatına göre % 25 bir tarafı % 55 diğer tarafı haklı buluyor. % 20 de suskun, kör tartışmalara anlam veremiyor. Şartlara göre % 25 lehine karar verirse % 55'e % 45 oluyor. Niye? CHP halkın yasını tuttuğu ilk siyasî cinayet öncesinde başlatılan çekişmenin halk gözünde sanığı. Atatürk ilkeleri adına kopardığı vaveyla da öğrenilmiş çaresizliği! Bodrum Gümüşlük'te gün boyu Harbiye, İzmir ve 10 Yıl Marşı çaldı durdu. 30 Ağustosu tartışma konusu yapıp bu marşları çalmanın verdiği mesaj bahsettiğim gereksiz vaveyla işte! Ankara'da da iha-siha gösterisi sunuldu göklerde. Yani Atatürk'ün muasır medeniyet seviyesinin somut göstergesi. Kim, ne için, nerede görmedi mi kitleler? İktidar karşıtlık yaratmak için siyaset yapıyor diyen konuşmacılar, kendi çizgisine niye bakmaz hiç?

Bazı meczupları bahane ederek karşıtlık yaratılıyordu ya şimdi de tarih üzerinden yeni bir format başlatıldı. Yapmayın efendiler! Siyasîlere, Atatürk Millî Ülküsü yani bilim-sanat rehber olmalı. Kör hamaset körtaraf tartışmalar getirir. Haber kanallarında niye hep birbirine karşıt belli kişiler var. Modaratörler de yetersiz, süekli laf üstüne laf bindiriliyor. Bilimine saygı duyduğum Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun açıklamaları orada doğru anlaşılmadı bu yüzden. Tarihi değerlendirmelerde edebî eserler göz önüne alınmaz dedi anladım Hoca'yı ekranda ve eleştirdim örneğin. Tv. yöneticileri artık karşıtlık yaratmak için program yaptırmaktan vaz geçmeli ki halkın medyaya güveni % 30'larda kalmasın.

Hoca şu açıklamayı gönderdi: Zati Bey, edebî eserleri iyi tarihçiler her zaman göz önüne alır. Ancak sadece edebî eserleri değil, tarih kaynaklarını da hangi şartlarda yazıldığına bakarak değerlendirir. Biz tarih metodolojisi derslerimizde bunu iyi öğrendik. Hangi kaynakların 1. el, 2. el, 3. el olduğunu anlarız. Benim tezim, o imzanın Atatürk'e ait olmadığıdır ve bunu doğrudan Atatürk'ün kendi uygulamalarına dayandırıyorum: O imza Atatürk'ün ise neden Resmi Gazete'de yayınlanmadı? Halkın tepkisi olacak diye korkuldu dense, herkes güler. Kararname Cumhurbaşkanı olarak imzalandıysa, hangi el Resmî Gazete'de yayınlanmamasına cesaret edebilir? Zira Resmi Gazete'de yayınlanmadan geçerli olamaz ve yayınlanmadı.İmza Atatürk'ün ise neden bir gün sonra imzaladığı soyadı kanununa aynı imzayı atmadı? Pekiyi, kim böyle bir kararname çıkardı ve bunu Atatürk'e mal etti? Ayasofya için kurulan 9 kişilik heyet var. O heyetin verdiği rapor Ayasofya'nın tümüyle müze haline getirilmesi şeklinde. Bu sebeple Bakanlar Kurulu bu şekilde kararname hazırlıyor, imzalıyor ama Atatürk tepki gösterdiği için imzaya sunulmuyor. Ne zaman o imza atılıyor 1945'ten sonra ve MEB tarafından 1948 yılında çıkarılan kitaba konuyor. Halbuki o tarihe kadar imam ve müezzini var. Öte yandan Ayasofya gibi bir caminin müzeye çevrilmesi karşısında, doğruysa neden Yunan basınında tek haber çıkmıyor? Şimdi bu gerçekler dururken başka tartışmayı doğru bulmuyorum. Selam ve sevgiler…

Bu açıklama, hutbede okunan lanetin Atatürk'e yönelik olmadığını da göstermiyor mu? Bugün olduğu gibi dün de devlet içre sızıntılar var ve sürekli karşıtlıklar yaratmak için faaliyetteler. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım. Prof.Dr. Mehmet Çelik, gerekli ama vakti değil demişti ama Yusuf Hocanın tezine göre vakitmiş ve yeni Türkiye lideri siyasî dirayet göstermiş.

Bir de Kızıl Elma videosunda Atatürk niye yok tartışmasıyla karşıtlık yaratıldı. Olsaydı çok iyi olurdu ama bu videnun formatı, liderleri değil de Seyit Onbaşı gibi neferleri öne çıkarmış. ta liderlerimin takipçisiyim mesajı verircesine Cumhurbaşkanının kısa görüntüsü ve yürek titreten duası var sadece, Türkçesini de terennüm etse iyiydi. Daha çok titrerdi yürekler! Oy devşirmek için karşıtlık yaratmak bölünmeye, dolayısıyla düşmana hizmet! Bitsin artık! Muasır medeniyet seviyesine yükselmek için ne yapacaksanız onu anlatmalı siyasîler milletine! Akledelim lütfen!