Karamanın koyunu, CHP’nin oyunu…

Türkiye’nin yaşadığı en büyük ekonomik şoklarından biriydi ve tarihe “Kara Çarşamba” olarak geçti 21 Şubat 2001 krizi.

Onlarca banka batmakla kalmadı, on binlerce beyaz yakalı da işini kaybetti kriz yüzünden.

Sadece bu mu? Bankacılık sektörünün zayıflığı ve siyasilerin oy çalma silahı olan popülizmin faturası da çıktı ortaya.

Popülist politikaların Türkiye’ye faturasının 22 milyar doları bulduğunu, Ziraat Bankası’nın görev zararı sayesinde öğrendik 2001 krizinde!..

Yarım asrı aşan ve siyaseti esir alan popülizm çılgınlığının son yıllarda biriken faturasıydı bu. Çark şöyle işliyordu: Seçmen, “ver parayı, al oyu”; siyasetçi de, “al parayı, ver oyu” diyordu…

Rahmetli Süleyman Demirel’in, tütün fiyatları için, “kim ne veriyorsa, benden 5 fazlası” lafı popülizmin ulaştığı noktanın en somut örneğiydi…

Fındık, çay ve tütün popülizmin simgeleriydi; seçim dönemlerinde bu ürünlere yüksek fiyatı veren oyu da kapıyordu!..

Fındık, çay, tütün ve benzeri ürünlerin alımı için Hazine, Ziraat Bankası’nı, banka da kooperatifleri fonlamış, ürünler alınmış, ama satılamayınca elde kalmış; satılamayan fındık çürümüş, fazla çay ve tütün ise yakılmıştı! Bu kısır döngü sonucu Ziraat Bankası’nın görev zararı 22 milyar doları aşmıştı!..

Ne de olsa devletin alım garantisi özellikle fındık ve çayda üreticiyi coşturmuştu bir kere. 1950’de 159 bin hektar olan fındık alanı, dikimi yasak olmasına rağmen hızla artarak 1980’de 385 bin, 2000 yılında ise 540 bin hektara ulaştı. Şu anda ise 730 bin hektar…

Verimi artırmak için yaşlı ağaçları söküp, yeni fidanlar dikeceğimize işin kolayına kaçtık; sadece Doğu Karadeniz’in değil, Batı Karadeniz’in ovalarını da fındıkla donattık. Dağ taş fındık oldu!..

Ağaç sayımız arttı, ancak verim düşük kaldı: ABD dekar başına 225, İtalya 155 kilo fındık alırken, biz 100 kiloda kaldık…

Fiskobirlik üreticiden fındığı alan ve ihraç eden devasa bir kurumdu. Çünkü fındığın sadece yüzde 15’i iç piyasada tüketiliyordu.

Aldığı ürünü ihraç edemeyen Fiskobirlik battı. AK Parti hükümetleri kaynak aktararak Fiskobirlik’i kurtarmaya çalışsa da kurum bir türlü ayağa kalkamadı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2009’da fındık piyasasına devletin müdahalesinin doğru olmadığı düşüncesiyle, ürünü değil, üreticiyi destekleyen yeni bir strateji belirledi. Üretici alan bazında desteklenirken, fiyatın serbest piyasada belirlenmesi kararlaştırıldı.

Ve fındık ihracatı 2014’de 2.3 milyar, 2015’te de 2.8 milyar doları aşarak cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdı.

Şimdi CHP lideri Kılıçdaroğlu, provokatif fındık mitingleriyle üreticinin yarasını kaşıyarak, yeni bir popülizmin kapısını aralıyor.

Eğer hükümet CHP’nin bu oyununa gelirse, önümüzdeki yıllarda Türkiye’yi milyarlarca dolarlık zarara bekliyor demektir.

Haberiniz olsun…