Üstad merhum Mehmed Şevket Eygi ağabeyin bundan 18 (onsekiz) yıl önce yine bir Aralık ayında yazmış olduğu yukarıdaki (aynı) başlıktaki yazısını kısaltarak iktibas edeceğim bugünkü köşemde…

Üstad merhum Mehmed Şevket Eygi ağabeyin bundan 18 (onsekiz) yıl önce yine bir Aralık ayında yazmış olduğu yukarıdaki (aynı) başlıktaki yazısını kısaltarak iktibas edeceğim bugünkü köşemde…

Zira tam da TBMM bütçe görüşmelerinde zavallı muhalefetin yetersiz lideri tarafından dile getirilmesine tevafuk eden bir konu.

Ve yetersiz yàni lider olamadığı için (entrikalarla, kumpaslarla lider olunamaz) muhterem Cumhurbaşkanı tarafından 'müdür' tabir edilen kişinin merhum hocamızdan intihal ile (kaynak vermedi çünkü) eksik ve yanlış yorumlarla anlattıklarının doğru ve yorum katmadığımız şekli:

1.'Hukuk devleti' ile 'Hukukun üstünlüğü prensibi üzerine kurulu devlet' arasında fark vardır.

2.Bir devletin anayasasında, 'hukuk devleti' yahut 'hukukun üstünlüğü' sözü yer alabilir de o devlet bu iki prensibin de dışında olabilir.

3.Ceza hukukunun evrensel prensibi şudur: 'Kanunsuz suç ve ceza olamaz.' Peki, bir vatandaş bir kanundaki maddeye göre cezalandırılsa, bu ceza ille de adalete uygun mudur? Hayır. Kanunun adil bir kanun olması gerekir.

5.İnsanların evrensel ve temel haklarına, hürriyetlerine, haysiyetlerine aykırı olan kanunlar adil değildir. Böyle kanunlarla bir kısım vatandaşlarını mahkemelerde süründüren, hapishanelerde çürüten bir yönetim de adil değildir.

8.Bir ülkedeki hukuk sistemi ve kanunlar o ülkenin kimliğine, kültürüne, kişiliğine, geleneklerine, tarihî devamlılığına göre tanzim edilmemiş, aksine resmî ideolojiye göre tanzim edilmişse o ülkede vahim bir krizin oluşması kaçınılmazdır.

9.Dinî inançlar tartışılamaz. İdeolojiler ise tartışılabilir. Bir ülkede, vatandaşlar dinî inanç ve kanaatlerinden ötürü suçlanıyor, buna mukabil resmî ideoloji tabulaştırılmış bulunuyorsa o yönetim hür ve sağlıklı değildir.

12.Hiçbir siyasî gücün, lobinin, güçlü azınlığın mahkemelere talimat vermeye hakkı yoktur. Böyle talimatlar hukuka ve adalete baskıdır, zulümdür, diktatörlüktür.

13.Zulümlerin en şenii ve alçakçası kanunların gölgesinde yapılandır.

14.Tam bir hukuk ve adalet olması için mahkemelerin bağımsız olmaları yeterli değildir. Bağımsızlığın yanında iki önemli temel şart daha vardır: (a) Hukuk sistemi ve kanunlar adil olacak, millî kimliğe ters düşmeyecek. (b) Hakimler ve savcılar çok vasıflı olacak.

15.Sağlıklı bir toplumda mahkemelere çok az iş düşer. Sağlıklı, dengeli toplumda mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssızdır.

16.Ceza kanunlarının asıl gayesi, cezalandırmaktan önce caydırmak; korkutmak suretiyle suç işlenmesini önlemektir.

Takibeden maddeler, hukukla doğrudan alakalı görünmeseler de aslında alt yapısını meydana getirirler:

20.Batı medeniyetine mensup zengin, güçlü, üstün ülkeler kendi hudutları içinde kendi halklarına güvenlik, hukuk, adalet, refah getirmişlerdir ama, insanlığın geri kalanı için başka standartlar uygulamışlardır. (......) Ortadoğu ülkeleri, petrol sayesinde zengin ve müreffeh olabilirlerdi. Olamadılar. Çünkü Batılılar onları sömürdü.

22.(......) Huntington'un tesbit ettiği sekiz medeniyet içinde İslam medeniyeti ve dünyası ilerlemekte, güçlenmekte, kemmiyet ve keyfiyet itibarıyla ağırlık kazanmaktadır.

23.(......) İslam, Afganistan'da, öldürdüğü din ve iman kardeşinin cesedini tekmeleyen, başını dipçikle ezen, ölüsüne tüküren vahşi ile değerlendirilemez. İslam dünyasındaki olumsuzluklardan, bazı anti-İslamî vak'alardan dolayı İslam'ı ve Müslümanları kötüleyenler haksızdır. Gerçek İslam başka, İslam'ın karikatürleri başka şeydir. (02 Aralık 2001 Pazar)

Hocamıza Allah gani rahmet eylesin.