KANGREN OLAN

Tıbbi bir terim değil mi, Kangren olan uzvu kesip atmak !?

Sadece kulağa hoş gelen tarafı yok, bir o kadar da yaşanmışlıktan mütevellit makul bir tarafı da var. Hal böyle olunca yüksek bir ses tonu ile itirazı da kabul değil.

Sahi gerçekten kesip atmalı mıydık !?

Tıbbın bu uygulamasını kesip atmak olarak mı tanımlamalıyız ?

Kesmek ve atmak işleminin uygulandığı bu tedavi yönteminin, kesilen parçaya istinaden, elde kalanı teselli etmesinden başkaca eline yüzüne bakılır bir tarafı yok mudur !?

Kesilen ve atılan, gerçekten atılmış olan mıdır !?

Oysa ben hiç böyle bakmadım. Hiç böyle yorumlamadım. Kalanın boyutuna bakıp zararın neresinden dönülse kardır diye anlamadım. Bir ıslah ediş, bir temizleme bir silkiniş olarak yorumladım. Eskiye bir format atmak, yeniden dirilmek olarak baktım.

Kaybedilenlere, kesilip atılanların karşısında, yepyeni bir hayatın altın tepside sunumu gibi yorumladım.

Zayıf olanın ifşa olmuş hali dolayısıyla, geri kalanların hepten bir taarruza geçmesine mani olarak baktım. Berrak bir vücuda sahip olmayı, berrak bir zihne sahip olmak gibi yorumladım. Tıpkı hastalıklı düşüncelerin, sakat bakış açılarının, hastalıklı yargıların zihinden sökülüp atılması gibi özümsedim.

Çabalayarak doğrulmak, kaldığı yerden değil, bambaşka bir zihni kuşanmak olarak tanımladım. Kaybedilenlerin farkındalığından hareketle, elde olanların şükrünü sindirmek olarak kanıksadım.

Kesip atmak her zaman için umutsuz olmak ve kaybetmek değildi benim için. Geçerken canımı yakmışlığının, bıraktığı izlere inat, vira Bismillah deyişimin nirengi noktası olarak anladım.

Kesmenin ve atmanın verdiği eksikliği kimselere söylemeden, kimselerin eşelemesi ve deşmesine izin vermeden içten içe kabuk bağlamasına, iyileşmesine müteşekkir duygularla baktım.

Kesip atılanların hastalıklı oldukları bilinciyle, yerine koyacaklarımın değerinin farkındalığından hareketle, acılarımı hafifletmenin tadını almak olarak baktım.

Ve artık

Başkalarının görüp deşifre ederek kesip atmalarına izin vermeden bir bir buduyorum tüm aksayan taraflarımı. Bir bir ve iç geçirmeden ayrışıyorum kendimden. Yine ve yeniden inşa ediyorum kendimi. Her parçamı, her uzvumu, bildiğim tüm doğrularımı bir bir yargılayıp asıyorum. Hiç kimse umurumda değil ve ben kendimle hesaplaşıyorum.

İnce hesaplar yapıyorum ipince..

Sadece kendi sıkletime hitap edecek bir incelik bu. İnceliği bana göre, deseni bana göre, bedeni bana göre..

Kendi kendime ve kendi içselliğime dair yaptığım bir yolculuk bu.

Hâkim ben mahkûm ben.

Sanık ben tanık ben.

İyileştirici ve hafifletici tek sebebe bile gereksinim duymadan, Allah ve benim tanıklığımın yüreğime verdiği huzur ve rahmete olan teslimiyetim yetiyor bana.

Biliyor ve inanıyorum ki, burada ki yapacağım her kesim, her koparış, atış ve budayışım, geleceğe dair yükümün daha bir hafiflemesi demekti.

Kesiyor hafifliyorum..

Atıyor hafifliyorum…

Koparıyor, buduyor ve hafifliyorum…