KAMUDA DANIŞMANLIK HİZMETİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın kamuda tasarruf tedbirleri ve makro ekonomik ( Enflasyon, faiz, döviz kurları, cari açık, dış ticaret açığı vb.) sorunların çözümü konusunda Amerikalı bir şirket olan MC Kinsey'den den danışmanlık hizmeti alacağı yönünde sözleşme yaptığı kamu oyuna yansıdı. Açıklama bizzat Hazine ve Maliye Bakanının kendisi tarafından yapıldı. Açıklamanın sonucunda herkesin tepkisi haklı olarak ortaya çıktı, bütün kesimler tarafından anlaşmanın yanlışlığı, gereksizliği, kamu kaynaklarının yabancılara peşkeş çekildiği, bunun Devletin ekonomik ve mali sırlarının yabancılara verileceği anlamına da geldiği ifade edildi. Doğrusunu isterseniz eleştirilere katılmamak mümkün değil.

Yabancılardan, düşman dediğimiz unsurlardan akıl almak, bunun için düşman dediğimiz unsurlara para aktarmak, işin istihbari boyutu bir yana, akla ve mantığa aykırıdır.

Bu durum şu anlama gelir: Benim aklım ve fikrim yok, param var ama yiyemiyorum, bana akıl vermen karşılığında bizzat düşman unsuruna paramdan verebilirim demektir.

Ortaya çıkan tablo yanlış, şık değil, çiğ ve toplumun kabullenip hazmedebileceği bir durum değildir.

Gelinen noktada Türkiye'nin uluslararası sisteme karşı haklı tavrı ve duruşu ile bağlantılı olarak terör, darbe girişimi, ekonomik baskılar ve tehdit şantajlar sonucunda Batı ve Amerika tarafından Ülkemizden taviz kopartılmak amacıyla oluşan olumsuz konjonktür ve ekonomik olumsuzluklardan sıyrılmak için Hükümet tarafından uygulamaya konulan bir taktik veya girişim olarak değerlendirebiliriz. Şöyle ki bu girişim ile Yönetimin amacının söz konusu Şirket üzerinden Türkiye lehine Batı, Amerika ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları nezdinde girişim, lobicilik faaliyetleriyle ilişkilerin ve itibarın düzeltilmesi, ekonomik baskıların ve kur saldırılarının bertaraf edilmesi olduğu görülmektedir. Fakat, amaç doğru olsa da yöntem son derece yanlış olmuştur, gayri milli bir yöntem belirlendiği izlenimini ortaya çıkarmıştır. Ekonomiyi ve dış dünya ile ilişkileri düzeltmenin yolu yabancı bir şirketten danışmanlık hizmeti almak, düşman bir unsurdan akıl almak girişiminde bulunmak olmamalıydı. Yöntem yerli ve Milli olmalıydı, bize bu yakışırdı...

Birinci Dünya savaşı ve kurtuluş savaşından yeni çıkmış olsak, yeterince uzmanımız, üniversitelerimiz, ekonomi bölümlerimiz ve iktisat profesörlerimiz olmasa, bu durum bir nebze de olsa makul karşılanabilir. Ama böyle bir durum yok. Ülkemiz bilim adamı, beşeri ve ekonomik imkanlar bakımdan Cumhuriyetin ilk yıllarından çok daha iyi durumdadır. Yeterinden fazla uzmana ve ekonomi profesörlerine sahibiz. Gerekli kaynaklarımız varken, elimizdeki imkanları kullanmak yerine parasıyla yabancılardan yardım almaya kalkmak kabul edilebilir bir şey değildir. Buna kamu kaynaklarını çar çur etmek, yabancı ve düşman unsurlara peşkeş çekmek denir. Türk Milleti her bakımdan kendi kendine yetebilir. Biz bize yeteriz.

Genel olarak hangi alanla ilgili olursa olsun yerli şirketlerimiz dururken, her konu ile ilgili yetişmiş insan gücümüz ve beyinlerimiz varken yabancı şirketlerden danışmanlık hizmeti alınması son derece yanlıştır. Kaynaklarımızın yabancılara değil, yerli unsurlarımıza aktarılması, yerli şirketlerimizden danışmanlık hizmeti alınması yolu tercih edilmelidir. Çünkü biz buna değeriz, biz buna yeteriz. İstihbari açıdan baktığımızda ise daha vahim bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu durum her türlü iç bilgilerin yabancılara verilmesi anlamına gelecektir.

Atasözlerimiz arasında “Yanlış hesap Bağdat’tan döner”, “ Zararın neresinden dönersen kardır” şeklinde sözlerimiz vardır. Neyse ki yanlış hesap Bağdat'a kadar gitmedi, daha işin başında zarardan dönüldü. 1.Başkan tarafından sözleşmenin iptal edildiği, konu ile ilgili ilerleme kat edilmeyeceği kamu oyuna duyuruldu . Yapılan yanlıştan dönülmesi erdemli bir davranış olmuştur. Umarız bundan sonra böyle yanlışlar yapılmaz!