KADIN

Her sorun ve meselemizde olduğu gibi, kadın meselemizde de Batı/Batıl gözüyle bakıyoruz. Baktıkça batıyor, baktıkça çözümsüz kalıyoruz. Zira Batı, meseleye ''Güç'' üzerinde bakarak çözümü, eşitlik zemininde aramış ve kendince çözüm bulduğunu iddia ederek en büyük kazığı ve ihaneti kadının kendisine yapmıştır.

Kadın Güçlüyse!

Meseleye böyle başlıyoruz ve çözümü de güç ve zayıflık zemininde tartışıyoruz. Böyle bakarken gücü kutsuyor, onun önünde eğiliyor ve nihayetinde küçülüyoruz.

Neden kaba kuvvet üzerinden bakarak, çözümü kolay olanı daha bir diplere itiyor ve daha bir çözümsüz hale getiriyoruz.

Nedir güç!?

Onu bu kadar makbul ve kutsal kılan şey nedir?

Farkındayız ya da değiliz, hepimiz bir güç isteği ve açlığını çekmekle beraber, sahibi olmak için çıldırasıya paralıyoruz kendimizi.

Kaldı ki güç izafidir ve bu durumda hangi gücü kıstas alacağız? Dolayısıyla meselenin çözüm noktası güç olmadığı gibi çözüm zeminide eşitlik değildir. Zira kadın ''Güçsüz'' ve hatta güç bakımından zayıftır da.

Mesele, erkek ve kadın meselesi olmadığı için özünde kadın ve erkek zemininde tartışılacak ve çözüm bulunacak bir sorun da değildir.

Mesele, insan olmak ve olmamak sorunudur.

Mesele bir ahlak sorunudur.

Mesele bir edep, mesele bir nezaket, mesele bir medeniyet ve mesele bir zarafet sorunudur ve mesele en temelde bir adalet sorunudur.

Ebu Cehil : Ya Muhammed, ben iman edersem bana ne var?

Muhammed (A.s) : Bilal'e ne varsa sanada o var diyerek, Ebubekir veya Osman'ı örnek vererek eşitlik zemininde değil! adalet zemininde hüküm koymuş ve sorunun bir daha istismarı mümkün olmayacak şekilde çözüme kavuşturmuştur.

Güç ve güçlülük, müstakil olarak bir değer ve önemli bir anlam ifade etmediği için, yıkılmamış ve alt edilmemiş (Allah müstesna) güç ve güç sahibi yoktur bu anlamda Dünya sayısız şampiyon görmüş ve sayısız şampiyon görecektir. Bir dünya şampiyonu, yerini bir başka şampiyona bırakmış ve bırakmayada devam edecektir. Zira güç izafi olduğu kadar gelip geçicidir de.

Kadın sorunu

Kadın sorunu bir cinsiyet değil İnsanlık sorunudur ve bu sorunun çözümüde Adalet ve haliyle İnsanlık zemininde çözülecek bir sorundur.

Kadını ; Sen güçlüsün, sen başarırsın ve sen çözersin gibi ucube motivasyonlarla gaza getirip, asileştirerek çözüm ürettiğini zannedenler, kadını ve sorunu gerçek zemininden uzaklaştırmışlardır. Aslında, sen güçlüsün ve sen başarırsın söylemleriyle kadının bilinç altına gizliden gizliye, kendi bilinç altlarında sakladıkları ''Zayıfsın'' telkinini yapmaktaydılar. Bu yalan, yanlış ve art niyetli telkinlerle, sorunu çözmek bir tarafa kontrolü mümkün olmayan bir canavar türettiler. Zira Batılı kadın sınırları, kuralları, tabuları olmayan bir İnsan tekini teşkil ediyor artık. Zaten amaçları sorunu çözmek değildi. Sınırlarından, kurallarından, tabularından, sorumluluk hissiyatından sıyrılmış kadın, sen özgürsün diyenlerin özgürce ve sınırsızca kullanacakları kadın tipini ortaya çıkarmayı amaçlıyordu.

Sizce Batı sorunu çözdü mü!?

Kadın sorunu adalet ve erkek sorunudur...