Kadere iman etmiyor, Kur’ân’ı tahrif etmeye yelteniyor!.

FETÖ bitti bitecek... Elalem boş durur mu? Yerine birini, birilerini koymak lazım... Öyle birini meşhur etsinler ki, hem sûretá Müslüman görünsün, hem İslâm’ı tahrif ve tahrip etsin, hem de sözümona ülema olsun... Öyle ya sapıkların da malûmatfurûş olanları gırla.. Fetullah Gülen öyle değil miydi?

Bu işe en uygun kişi Mustafa İslâmoğlu belirlendi. Onun din adına yumurtladığı herzelerini; sözde meâli ve sapık konuşmalarının yer aldığı videolarını, kitaplarını reklâm ettiler. Sonra da günün en tesirli vasıta ve vasatı olan sosyal medyayı kullanarak pisliği yaymaya devam ediyorlar..

Gün geçmiyor ki yeni bir herzesi dolaşmasın.. Son herzesi de (malûm bu herif kadere iman etmiyor) gûya İsrâ Sûresi’nin 13’üncü âyet meâli... Kimi resim formatında kimi yazı ile gönderiliyor bunun sözde meâli...

Şöyle yazıyor resim üzerinde: “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık..” İsrâ 13. (háşa, sümme háşa)

Oysa âyet-i celîleye bu mánâyı veren kendisi gibi doğru yoldan ayrılmış kankası Edip Yüksel haricinde tek kişi yok.. Birçok yönden eleştirdiğimiz Abdülaziz Bayındır bile şu şekilde veriyor meâli:

“Her insanın tâirini (uçup gider sandığı işlerini) boynuna bağladık. (Mezardan) kalkış günü ona ait bir defter çıkarırız. Açılmış bir şekilde onu karşılar.” (Abdülaziz Bayındır – ilâhîyatçı)

Müteveffa Yaşar Nuri Öztürk, “Her insanın uğursuzluk kuşunu onun boynuna takmışızdır. Kıyamet günü kendisine, önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız:” şeklinde veriyor...

Bendenizin en sağlam Kur'an müfessiri olarak gördüğüm, İstiklâl Savaşı yıllarında yazılarıyla millî mücadeleye destek veren ve birinci (kurucu) TBMM’de Karesi (Afyon) milletvekili Hasan Basri (Çantay) Bey, (İstiklâl Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif’in yakın arkadaşıdır) meâli şöyledir:

“Herkesin (dünyâdaki) amel (ve hareket)ini kendi boynuna doladık. Kıyamet günü onun için bir kitab çıkaracağız ki neşredilmiş olarak kendisine kavuş(ub şöyle çat)acak:”

Diyanet meâlinde, “Her insanın boynuna işlediklerini (amelini) dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı Kitap'ı önüne çıkarırız..” şeklinde verilir.

Meşhur müfessir, merhum Elmalılı Hamdi Yazır hocaefendi ise, “Her insanın da kuşunu (amel defterini) boynunda kendine takmışızdır ve onun için Kıyamet günü bir kitab çıkarırız ki neşrolunarak onu şöyle karşılar..” şeklinde veriyor meâli.

Görülüyor ki beğenmediğimiz ilâhîyatçılar dahil İsrâ Sûresi 13’üncü âyet-i celîlesine bay Mustafa İslâmoğlu gibi bir mánâ veren yok!. KADER’i inkâr cür’etini yalnızca o gösteriyor çünkü..

Ehl-i Sünnet akidesi yani gerçek İslâm dini için “Uydurulmuş Din” diyen bu sapık adam, kendi kafasından çıkardığı herzelerin gerçek din olduğunu isbat saadetinde âyet meâllerini değiştirmekle kalmıyor elbette...

Müteveffa Y. N. Ö. gibi bir “Kur’ân Müslümanlığı” uydurmuş kafasına uymayan hadîs-i şerîf’leri inkâr edip; “bunlar Kur’ân’a uymuyor” diyor.

Kadere iman etmediği için âyet üzerinde oynama yapmak nasıl bir cür’ettir? Amellerimizin boynumuza takıldığı yani amel defterimizden bahseden bir âyeti “kaderimizin kendi ellerimzde” diye yorumlamak!..

Takip eden âyet-i celîlenin meâli Kur’ân’a nasıl ters düştüğünü isbata yeterlidir: «Oku kitabını, bu gün sana karşı, iyi hesâb görücü olarak kendi nefsin yeter». (H. Basri Çantay meâli)

Acaba bu sapıkların önünü kesmek için Diyanet ne yapıyor?