Jeopolitik Perspektif

Coğrafi muhiti politikada kullanma sanatı olan Jeopolitik; bir devletin coğrafi, ekonomik sosyal ve siyasal şartlarının o devleti ve devletlerarası politikayı ne şekilde etkilediğinin incelenmesidir. Kısacası jeopolitik, devlet, coğrafya ve politika kavramlarını kapsayan bir çerçeveye sahiptir. Bu kavramlardan herhangi birinin olmaması jeopolitiği eksik kılar. Bu açıdan baktığımızda, bir ülkenin dünya üzerinde bulunduğu konum, yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip oluşu gibi etkenler, o ülkenin dış politikada önemini gösterir. Bu önem, jeopolitik açıdan ülkenin elini güçlendirmekle birlikte, ülkeyi üzerinde sürekli planların kurgulandığı bir saha haline gelmesine de sebep olmaktadır. Çünkü tükenmez doğal bir kaynak olarak değerlendirilen jeopolitik konum, küresel ve bölgesel güçlerin iştahını sürekli kabartmaya devam etmektedir. Bunun en sıcak örneklerini Türkiye’nin jeopolitik öneminin farkında olan küresel ve bölgesel güçlerin, ülkemiz üzerine açık ya da kapalı kurguladıkları saldırgan planlardan ve oyunlardan rahatlıkla anlayabiliriz…

Saldırganlıklarını Alman bilim adamı siyasi coğrafya uzmanı Friedrich Ratzel’in “Devlet bir hücreden meydana gelen bir organizmadır. Devlet gelişme ve yayılmayı arzu eder. Devletin yayılmacı politikası ilkel ve küçük devletleri dışarıdan istila yoluyla olur” düşüncelerine dayandırarak dünya kamuoyuna anlatmaya çalışan küresel ve bölgesel güçlerin atladıkları nokta, Türkiye’nin ilkel ya da küçük bir devlet olmadığıdır.

Türkiye’ye karşı her anlamda itibarsızlaştırma politikası yürüterek ya da yürüttürerek ülkenin jeopolitik niteliğine göz diken küresel ve bölgesel haydutların bu çabaları sosyal, siyasi ve ekonomik anlamda etkilerini dün olduğu gibi bugünde göstermeye ne yazık ki devam etmektedir. Çarpıcı ve sıcak örnek açısından siyasi etkisini Cemal Kaşıkçının katledilmesinde; ekonomik etkisini maliye bakanında açıklamasında ifade ettiği “Türkiye’ye karşı döviz operasyonun Avrupa da yer alan bir devletin başkentinde planlanıp devreye sokulduğu” şeklinde ki açıklamasında; sosyal etkisini ise “ güneyimiz de yaşanan savaşa ve oluşan mülteci seline dünyanın bakışından” rahatlıkla anlayabiliriz.

Yapılan bu saldırılarla, Türkiye’yi mevcut sınırlar içerisinde ne kokar ne bulaşır politikalara hapsetmeye çalışanların aksine Türkiye’nin sahip olduğu jeopolitik konumu da kullanarak, “durma düşersin” mantığını yerli ve milli bir şekilde işletip aktif bir dış politika üretmeyi zorunlu kıldığını söyleyebiliriz. Çünkü Türkiye her anlamda milli birlik ve bütünlüğü için onurlu ve dik duruşunu her zaman ve her şartta bütün dünya kamuoyuna göstererek jeopolitik niteliğine iştah kabartan haydutların açlık hissini ancak o zaman ortadan kaldırabilir.

Nice 95’leri kutlama temennisiyle..