#İzmir

Zamanın birinde bir Türk ve çocuğu Almanya'da yaşıyorlarmış. İzmirli adam, Almanya'da doğup büyüyen çocuğuna devamlı İzmir'i anlatıyor, bir gün onu memleketlerine götüreceğini söylüyormuş. Babası oğluna, İzmir şöyle güzel böyle güzel diyor, "Oraya gittiğin zaman ne Almanya Fransa ne de Türkiye'deki diğer şehirleri gözün görür. İzmir aşktır, mis gibi bir şehirdir. Öyle böyle değil, anlatılmaz yaşanır." diye ekliyormuş. Bunları duyan çocuk günden güne İzmir'i merak ediyor, oraya kavuşacağı büyük günün heyecanıyla yanıp tutuşuyormuş. Günler geçmiş ve o büyük gün gelmiş. Çocukla babası İzmir’e varmış ve baba sırıtan bir yüz ifadesiyle oğluna dönerek "Oğlum, İşte İzmir!" demiş. Etrafını biraz inceleyen çocuk babasına "Baba iyi tamam da, keşke savaş döneminde gelmeseydik" demiş.

****

Hikayede de anlatıldığı gibi, İzmir hala savaş alanından farksız. İzmir'de uzun yıllar yaşamış, oranın sıkıntılarını birinci dereceden görmüş biri olarak bu şehrin durumuna üzülmekteyim. Koku sorununa yıllardır çözüm bulunamadı. Yapılaşma iğrenç. İki şeritli yol görmek mucize. Arabalara çukurlardan rahat yok. Adımını atsan gecekondu. Üniversiteler olmasa modern yapılara geçileceği hiç yok. Şehir içi otobüsler ile sabah işe gitmek bir çile.

****

Bunları karalamak için değil, daha güzel bir İzmir için yazmaktayım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun her görüşe saygılı, özgürlükçü, insan ve hayvan hakları konusunda duyarlı ve hassas olduğunu biliyorum. Yerel seçimlerde CHP'nin önde olması ise başkanın şahsının İzmir'e yansıttığı pozitif atmosfer ve ideolojik yapı ile alakalıdır. Kesinlikle hizmet odaklı bir bakış değildir. Bu bakış hizmetsizliğe sebep oluyorsa üzücü bir durum.

****

Hizmet odaklı bir yerel yönetim İzmirlilerin İzmir'i görmemişlere uydurduğu ütopik bir şehirden ziyade gerçek anlamda İZMİR çıkartacaktır. Kordon'daki bağlılığın, güzelliğin, yüzlerdeki mutluluğun şehrin bütününde olmasını diliyorum.

****

Görüşmek üzere...