Ülkemizde, dönem dönem toplumda karşılığı olmayan kimlik gürültüsü, suni ideolojik münakaşaların körüklendiği zamanlar oluyor. Milletin kardeşlik duygularını, bir millet olma özelliklerini aşındıran, milli ve manevi dinamikleri kaşıyan aklında hep ‘biz’ ve ‘öteki’ olan mantalite ülkemizde hiç bir dönem eksik olmamıştır.

Ülkemizde, dönem dönem toplumda karşılığı olmayan kimlik gürültüsü, suni ideolojik münakaşaların körüklendiği zamanlar oluyor.

Milletin kardeşlik duygularını, bir millet olma özelliklerini aşındıran, milli ve manevi dinamikleri kaşıyan aklında hep 'biz' ve 'öteki' olan mantalite ülkemizde hiç bir dönem eksik olmamıştır.

Yol diyerek yolsuzluğun, hak diyerek haksızlığın, din diyerek dinsizliğin, yoksul diyerek yoksulluğun büyütüldüğü bir zamanda;

Eğer bir toplum kendinden olanın adaletsizliğini, yalanını, yolsuzluklarını, savurganlığını ve keyfi uygulamalarını görmezden geliyorsa,

O toplum erdemini yitirmiş demektir.

Güçlü bir irade uzlaşmacı bir tavır, çalışkan bir nesil bu ülkeyi düzlüğe çıkarır.

Çünkü toplumun, özellikle gençlerin, siyasetten beklentileri ve istekleri değişti/dönüştü. Artık körü körüne peşine takılacakları liderler değil, kendilerine iş, aş ve gelecek vadeden liderler arıyorlar.

'Bizden mi değil mi' ayrımcılığının, ihale kovalamanın, tayin ve terfi takipçiliğinin, kadrolaşmanın, dava olarak pazarlandığı ve toplumun büyük çoğunluğunun taraf olma mecburiyetinde olduğu alan, artık yeni neslin tamamen ilgi alanının dışında kalıyor.

Kurtuluşumuz modern dünyayı anlayan, doğrularını ve yanlışlarını kavrayan, çağın cazibesini değerleri ile donatan gençler sayesinde olacaktır.

Son dönemlerde üniversite mezuniyet törenlerinde okunan marşların siyaset malzemesi yapılması, ülke meselelerinin rasyonaliteden uzak değerler ekseninde tartışılması, değerlerin siyaset malzemesi yapılması, geleneksel değerlerin çağdaş değerlerle uzlaştırılamamış olması, onu yapan provokatörlerin başarısını gösterir nitelikteydi.

Her konuda, her mevzuda kutuplaşan toplumun bütün konularda uzlaşmasını beklemek elbette ki mümkün değil.

Bir milleti millet yapan, millet olma özelliğini muhkem tutan konularda hassas olmak, toplumu ayrıştıran, kutuplaştıran söylemlere itibar etmemek gerek.

Hem iktidarın hem muhalefetin, toplumun dini, ilmi, iktisadi ve siyasi anlamda yaşadığı bunalımı ve bulanıklığı görerek; kabuktan öze, şekilden içe, algıdan hakikate dönmesi gerekir.

Siyasette kadro hareketinin, lider odaklı tercihlere galip geldiği, İzmir marşının mehter marşına, mehter marşının İzmir marşına yan gözle bakmadığı bir atmosferde ülkemiz sahil-i selamete erecektir İnşallah.

Kalın sağlıcakla...