Sayın Cumhurbaşkanı Ayasofya’nın açılması hususunda “istekli” olabilir. 12 Temmuz 2020 günkü değerlendirmesinde Ayasofya’nın camii haline gelmesi konusunda “istekli” olduğunu “maşeri vicdanı rahatlatma adına müspet bir adım olarak görüyoruz” ifadesinden anlıyoruz.  Tamam, anlıyoruz ama bir sene önce 16 Mart 2019’daki şu sözleri nereye “koyalım?” “Sultanahmed’i doldurun, sonra ona bakarız”. Bir sene içinde “Sultanahmed cemaatle doldu mu?”

'Ak koyun' demek istemiyorum.

Ak partili dostlarım 'dini bütün' insanlardır büyük çoğunluğu.

18 senede 'büyük işler' yaptılar.

Başörtü meselesini 'çözdüler'.

Kadın istihdamını artırdılar.

Artık kadınlarımız yuvalarına girmez oldular.

İstanbul Sözleşmesiyle kadını 'güçlü' hale getirdi. Boşanmalar arttı ama 'o kadar olsun'.

Ak partili 'dostlarıma' seslenmek istiyorum.

Bendeniz Ayasofya'nın camii olmasını gönülden arzu edenlerdenim. Bunu yüz kere söyledim.

Söyledim, söylemesine ama 10 Temmuz günü Sayın Cumhurbaşkanı bir kararname yayınladı. İki gün sonra şunları söyledi:

'Danıştay, yapılan başvuru sonucu nihai kararı verdi. Danıştay'ın kararını hukuk devleti adına, maşeri vicdanı rahatlatma adına müspet bir adım olarak görüyoruz… Bu, bizim iç meselemizdir'.

Birinci mesele şudur: Bir kararname ile açılması mümkün olabilen Ayasofya, Danıştay kararıyla camii haline getirildi. Burada cumhurbaşkanının külliyen dahli var mıdır yok mudur, takdirlerinize bırakıyorum.

12 Temmuz 2020 günkü TRT Haber'de Sayın Cumhurbaşkanı ne diyor; 'Danıştay yapılan başvuru sonucu nihai kararını verdi'.

Burada anlaşılmayacak bir şey var mı?

İkinci husus, sayın cumhurbaşkanı Ayasofya'nın açılması hususunda 'istekli' olabilir. 12 Temmuz 2020 günkü değerlendirmesinde Ayasofya'nın camii haline gelmesi konusunda 'istekli' olduğu 'maşeri vicdanı rahatlatma adına müspet bir adım olarak görüyoruz' ifadesinden anlıyoruz.

Tamam, anlıyoruz ama bir sene önce 16 Mart 2019'daki şu sözleri nereye 'koyalım?'

'Sultanahmed'i doldurun, sonra ona bakarız'.

Bir sene içinde 'Sultanahmed cemaatle doldu mu?'

Geçen seneye kadar ülkenin dört bir tarafı imam-hatip ve ilahiyat ile dolduruldu. Deizm imam-hatiplerde zemin buldu.

Doldu mu Sultanahmed?

Önemine binaen tekrar hatırlayım:

Bendeniz Ayasofya'nın açılmasından yanayım ve açılmasından çok memnunum.

Mesele, Ayasofya'da namaz kılmak değildir.

Ayasofya bir semboldür.

Benim burada işaret etmek istediğim nokta: Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinde görülen 180 derecelik farklılıktır.

Bir kısım Ak partili dostlarımıza dikkat çekmektir.

Sayın Cumhurbaşkanı bundan bir sene önceki konuşmasında şunları söylemiş;

'Büyük Çamlıca Camii'ni yaptık. Dört-beş Ayasofya eder'.

Ayasofya ile başka bir camii mukayese edilir mi?

Ayasofya'nın Fatih Sultan Mehmed'in hatırası olduğunu söylemeye gerek var mı?

'Büyük Çamlıca camii dört-beş Ayasofya eder' sözünü alkışlayanlara 'ak koyun' demek içimden geliyor..

Ak partili kardeşlerimin 'dini hassasiyeti' buna müsaade etmez diye düşünüyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı aynı konuşmasında şunları söylemiş 16 Mart 2019'da:

'Mesele o değil. Bu işin bir siyasi boyutu var. Yan tarafta Sultanahmed'i doldurmayacaksın. Ayasofya'yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgah. Biz neyin ne zaman yapılacağını çok iyi biliyoruz'.

Şimdi ben Ak partili 'dostlarıma' soruyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza bir diyeceğim olamaz. O'nun kendine göre bir planı olabilir. Onun niyetini bilemem.

Ben sadece Ak partili dostlarıma sormak istiyorum:

Ne demektir 'bu oyuna gelmeyelim?'.

Yani Ayasofya'nın cami olmasını istemek bir 'tezgah mıdır?'.

Ayasofya'nın camii olmasını istemek 'tezgah' ise, 10 Temmuz 2020 günü bu 'tezgah' gerçekleşmiş mi oldu?

Şayet Ayasofya'nın camii haline getirilmesi 'tezgah' ise Sayın Cumhurbaşkanının 10 Temmuz 2020 günü kararname yayınlayarak Ayasofya'yı Diyanet'e devretmesi bu 'tezgahın' mütemmim cüz'ü müdür?

Tekrar ediyorum, sorularım Ak partili dostlarıma?

Sayın Cumhurbaşkanıma bir diyeceğim olamaz.

Dedim ya 'ak koyun' demek istemiyorum.

Şimdi devam edelim.

Sayın Cumhurbaşkanımız geçen sene 19 Mart 2020 günü bir canlı yayında Ayasofya'nın camii haline gelmesiyle ilgili yaptığı değerlendirmesinde şunları söyledi:

'Bu oyunlara gelmeyelim, bunlar da tahriktir'.

Ben, şimdi Ak partili dostlarıma sormak istiyorum:

10 Temmuz günü Ayasofya'nın camii haline getirilmesi 'oyuna gelmek mi' oldu?

10 Temmuz günü Ayasofya'nın cami haline getirildiği gün Sayın Cumhurbaşkanımız bir kararname yayınlayınca kimler 'oyuna geldi?'.

Asla 'ak koyun' olarak görmek istemediğim Ak partili dostlarıma sormak istiyorum.

'Oyuna gelenler kim?'

19 Mart 2019 günü Ayasofya'nın cami olmasıyla ilgili değerlendirmesine devam eden Sayın Cumhurbaşkanımız şöyle devam etti:

'Bunları da aşmak bizim için sorun değil ama getiri götürüsü nedir? Bunun bir götürüsü var. Onun faturası çok daha ağır. Dünyanın çeşitli yerlerinde bizim binlerce camimiz var. Bunu söyleyenler acaba o camilerin başına ne gelir düşünüyorlar mı?'

Sayın Cumhurbaşkanımız anlaşıldığı kadarıyla Ayasofya'nın 'getirisini-götürüsünü' hesap etmiş olmalı ki, 10 Temmuz 2020 günlü konuşmasında 'Türkiye'de 435 kilise ve havranın ibadete açık olduğunu' vurguladı.

Benim merak ettiğim ve Ak partili dostlarımdan öğrenmek istediğim husus şudur:

Ayasofya camii haline getirilirse 'faturası ağır olur' demişti Sayın Cumhurbaşkanımız. O 'ağır fatura' nedir?

O 'ağır faturayı' kim ödeyecek?

Sorum Ak partili dostlarımadır.

19 Mart 2019 günlü konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanımız değerlendirmesine şöyle devam ediyor:

'Dünyanın çeşitli yerlerinde bizim binlerce camimiz var. Bunu söyleyenler acaba o camilerin başına ne gelir düşünüyorlar mı?'

Aradan bir sene geçti.

Dünyanın çeşitli yerlerinde binlerce camimiz halen varlığını devam ettiriyor.

Ayasofya, 10 Temmuz 2020 günü camii haline getirildi.

Dünyanın çeşitli yerlerindeki binlerce camimizin 'başına ne geleceği' hususunda Ak partili dostlarımız ne düşünüyorlar, acaba?

Önemine binaen tekrar hatırlatayım:

Bendeniz Ayasofya'nın açılmasını gönülden isteyenlerdenim ve 10 Temmuz 2020 günü Danıştay'ın verdiği kararla açılmasından memnunum.

Yukarıdaki soruları ve 'endişeler' Sayın Cumhurbaşkanımıza aittir.

Bu hususlarda Ak partili dostlarımız ne düşünüyorlar, merak ediyorum.

Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın şu sözlerini hatırlatayım Ak partili 'dostlarıma'.

19 Mart 2019 günü Sayın Cumhurbaşkanımız 'Bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim'.

Bir sene önce Ayasofya'yı cami çevirmeyi 'istikamet kaybı' olarak gören Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sözlerini Ak partili dostlarımız nasıl değerlendiriyorlar?

Bir kısım Ak partili dostlarımıza 'ak koyunlar' denmesini şık bulanlardan değilim.

Her vatandaşımız istediği siyasi partiyi tercih edebilir.

Ayasofya'nın camiye çevrilmesiyle 'istikamet kaybı' yaşanmış oldu mu?

Sayın Cumhurbaşkanımızın 'bunlar' şeklinde ifade ettiği kişiler, Ayasofya'yı 'cami olarak görmek istiyoruz' diyenler olduğuna göre; demek ki 'bunlar' dünyayı tanımıyorlar öyle mi?

Ak partili dostlarımızın Ayasofya'yı cami olarak görmek isteyenlerden olduğundan şüphem yok.

Bu durumda bir sene içinde 'dünyayı tanımış mı' oldular, Ayasofya'nın camiye çevrilmesini isteyenler?

Bendeniz, zihnimi kurcalayan soruları Ak partili dostlarıma sormak istedim...

Vesselam.