İstanbul'un imar yönetmeliği değişti..

ACABA buna değişti demek ne kadar doğru?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı “Planlı Alanlar Yönetmeliği” doğrultusunda düzenlenen Yeni İstanbul İmar Yönetmeliği, Büyükşehir Belediye Meclisi'nde kabul edilmiş..

Yeni yönetmelikte yer alanların neredeyse tamamı ıvır zıvır şeyler..

Asıl mesele, yani İstanbul’un nasıl daha güzel ve yaşanılabilir bir kent haline gelebileceği ve bundan böyle tek bir yeni bina bile yaptırılmaması konusu değişiklikte tabiî ki yer almamış!..

Üstelik akaryakıt istasyonlarına yakınlık 40m’den 30’a düşürülmüş ki, bu vahimdir!. 50m bile emniyeti sağlayamazken 30m. kabul edilebilir değil..

Üç kattan fazla konut binalarında, asansör şartı ve bundan böyle; banyo, mutfak ve yatak odasının birarada olduğu 1+0 daire yapılamayacakmış... En küçük, 1+1 olacakmış..

Sevsinler değişikiğinizi.. Kendimize ait bir kültür, yuva geleneğimiz yok mu? Bekâr evleri için bile mutfak, banyo ve tuvalet ayrı olmalı, en azından 2+1 şartı getirilmeliydi.

* *

İstanbul’un ciddî bir DEPREM sorunu olduğu için, hiçbir binaya asla ve kat’a 4 kat üzeri izin verilmemelidir..

Bu en önemli konu da maalesef yer almamış değişiklikte..

Bina yükseklikleri, bir tarihî abideyi veya muhafazası gereken [demek ki gerekmeyen de olacak..] mimari eser görünüşünü bozarsa Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu (KVKK) (yüksekliği) azaltılabilecekmiş...

Ondan kolay ne var.. Ahlâksızlar bulur bir rüşvetçi KVKK’lıyı, “belediyeye yardım fonu” ayaklarında basarlar parayı, iş biter..

* *

PAYİTAHT İSTANBUL, Osmanlı kültür dokusunu zaten kaybetti..

Bir Bizans şehrinden bile çirkin hale getirildi.

Sizin değiştirdiğiniz, cinayetin yeni argümanları olmaktan öte değil...

İstanbul’da aşırı kalabalık nedeniyle hiçbir binada kimse kimseyi tanımıyor. Bu yüzden de hırsızlıklar artmış durumda..

Eskiden bir birinin çayını içmemiş, hastasına gitmemiş, gerektiğinde bir tas çorba pişirip vermemiş bir tek komşu olmazdı apartmanlarda..

* *

70’li yılların başı... Hava Harp Okulu yıllarım...

İstanbul’da herkesin telefonu bile yoktu. 6 katlı ve her katında iki daire bulunan, validemlerin de mukimi olduğu Köşk Apartmanı tam anlamıyla bir Üsküdar hülasası idi.

Üst kat komşumuz Gülay teyzeleri arardım, kadıncağız aşağı iner annemi çağırır ve görüşürdük.. Annem müsaade ister:

− Gülay hanım size de eziyet verdik... dediğinde Gülay teyze şöyle dermiş:

− Aşk olsun Fatma hanım, sana teşekkür etmem lazım, inan bugün sen gelene kadar neşesizdim.. Hadi birer kahve içelim iki laf edelim, vallahi seni bana Ercan değil, Allah gönderdi..

Şu komşuluğun güzelliğine bakar mısınız? Ne demişlerdi atalarımız? Ev alma komşu al.. Bugün arasanız bulur musunuz?

Annem Hakkın rahmetine kavuştuğunda bu mübarek Gülay teyzenin de üzüntüsünden öleceğinden ciddî şekilde endişe etmiştim..

#harbiden: Allah, İstanbul katillerini kahretsin, Gülay teyzeleri çoğaltsın, aziz eylesin... 15.01.2018