İSTANBUL’DA OYLARIN ÇALINMASI

Eleştiri ve tavsiyelerimize geçmeden evvel şunun altını kırmızı kırmızı çizmek istiyorum. Eğer bir hakkın çalınması, gayri yasal şekilde bir başka tarafa aktarılması gibi ciddi kuşkular ve bu kuşkuları tetikleyecek veri ve bilgiler varsa, elbette hakkın aranması ve gerekli girişimlerin yapılması elzemdir, haktır ve hukukidir.

Bu açıklama sonrası, gelelim kendi tez ve düşüncelerimizi ifade etmeye.

Ülkenin ve Devletin her kurum, kuruluş ve çalışma sistematiğine bu denli hakim, bu denli sahip bir iktidarın, sandıkta böylesi bir ali cengiz oyununa papuç bırakmış olması inanç, güven ve mantık sınırlarımızın dışına taşmaktadır.

Unutulmamalıdır ki !

Bütün sandıkların başkanları Devlet tarafından atanmakta ve hepsi de Devletin memuru durumundadırlar. Atanmış olan bu Devlet memurlarının siyasi görüşleri ne olursa olsun, bu denli kudretli bir iktidarı karşılarına alabilmeleri ve bu minvalde bir tavır ve tutum içerisine girmiş olmaları da yine inanç ve güven sınırlarımızın dışına, hatta haylice dışına taşmaktadır.

Bir an için yürek yemiş birkaç Sandık başkanının var olduğunu ve bu yürek yemişliğin neticesi olarak bir takım cüretkâr tavırlar içerisine girmiş olabileceğine bir ihtimal verecek olsa dahi, bu kez ikinci bir güvenlik duvarı devreye girmektedir. İkinci güvenlik duvarı ise, sandık başkanının yanı sıra seçime girmiş bütün partilerin sandık görevlilerinin var olduğunu, sayım ve inceleme sonrası hepsinin de ayrı ayrı imzalayarak tutanak aldıkları gerçeği akıldan çıkarılmamalıdır. Hem Ak Parti’nin ve hem de MHP’nin sandık görevlilerinin gözleri önünde, böylesi ciddi miktarlarda oy çalındığını İddia etmek, inanç duvarlarımıza çarpacağını hesap edememişliktir.

Ve yine oy kullanma işleminin sona erip kapılar kapatıldıktan sonra, her partinin sandık görevlisinin dışında ayrıca gözlemcilerinin bulunduğunu ve daha başka bağımsız gözlemcilerinde bu sayım ve tutanak işlemlerine tanık olduklarını hesaba katarsak, oy çalındı iddiasının havanda su dövmekle eşdeğer olduğu gerçekliğine çıkmaktan başka yolumuz kalmamaktadır.

Bütün bu iddiaların arkasında bir takım trol ve işgüzar kesimin varlığını hesaba katmayan iktidar, bilmem kaçıncı kez kendi ayağına sıkmış olacaktır. Gerek gazeteci kılığında ki ve gerekse sosyal medyada ki troller eliyle ortaya atılan bu iddialar, en başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın titizlikle ele alması ve gerekli talimatları ivedilikle vermesi gerekmektedir.

Ankara, İstanbul, Antalya gibi Büyük Şehir Belediyelerinin kaybedilmiş olması, elbette iktidar için kolay bir durum değildir. Ancak, bu kaybın gerekçelerini sandıkta görev yapan birkaç acizin sırtına yükleyerek, gerçek müsebbiplerin göz ardı edilmesi, gelecek seçimlerin de kaybına zemin hazırlayacağı gerçekliği görülemeyecek bir hata değildir.

Görevini savsaklayan, vatandaş ile arasına kilometrelerce mesafe koyan, kendi saltanatlarını sürdürmek için binbir çeşit takla atan yöneticilerin yaptığı hataların sonucunu, sandık görevlilerine yüklemek, en hafif tabirle pisliği halı altına süpürmek olacaktır.

Bu yaşanılanlardan, yapılan ve çıkarılan bunca yaygaradan sonra Başkanlık, CHP adayına teslim edilmiş olsa dahi, kırgın ve kızgın, incinmiş ve soğumuş kitlelerin artırılmasından başka hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Hatta öyle ki, seçimler iptal edilip on beş gün sonraya tekrar seçime gidilsin, görülecektir ki fark daha da açılacak ve kapanması mümkün olmayan bambaşka kırılmalara ve yarılmalara kaynaklık edecektir.

Yapılan bu yanlış girişimden derhal ve acil bir şekilde dönülmeli ve hak, hak sahibine iade edilmelidir. Böylesi erdemli bir yaklaşım orta ve uzun vadede Ak Parti hanesine puan olarak döneceği gerçekliği, asla pas geçilmemelidir.

Bugün ki sonucun sebepleri ve müsebbipleri doğru saptanmaz ve fatura doğru yere çıkarılmaz ise, dört buçuk yıl sonra ki genel seçimlerin sonucunu şimdiden kestirmek de müneccim olmayı gerektiren bir konu değildir.

Aslın da bütün bunların emaresi 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde kendisini göstermiş iken, Ak Parti’nin etkili ve yetkili kişilerince görülmemiş, görülmek istenmemiş olması dolayısıyla büyüyerek devam etmektedir.

Derhal ve acil olarak gerçekler, doğrular ve adalet üzerinden kararlar alınarak, vatandaş ile paylaşılması, yine Ak Parti hanesine puan olarak yazılacağını görmek gerekmektedir.

Yukarıda da bahsettiğim gibi kaybedilmiş büyük şehirler, elbette iktidar için üzüntü verici bir sonuçtur. Ancak, mevcut iddialar ile bir takım işgüzar kişilerin yapacağı dezenformasyon, çok ama çok daha büyük kayıpların eşik noktası olacaktır. Kar ve zarar hesaplaması doğru, akılcı ve sağlıklı şekilde yapıldığı takdir de kayıpların telafi edilebileceği gibi daha büyük kazanımların elde edilmesi de mümkündür.

Yazımı, Sayın Abdurrahman Dilipak’ın şu cümlesi ile noktalamak istiyorum.

‘’ Öfkesi, korkusu ve ihtirası aklından büyük olan güruha dikkat !!