İSTANBUL SEÇİMLERİ İPTAL

31 Mart 2019 mahalli seçimleri 142 yıllık sandık tarihimizde enteresan izler bırakmıştır. 1877 yılında Avrupa tipi parlamenter sisteme geçtiğimizi dikkate alırsak 142 yıllık bir mazimiz vardır. Bu bir buçuk asra yakın safhada iki genel seçim ve bir mahalli seçim dikkat çekicidir. Bunlardan biri 1912 yılında yapılan genel seçimdir. Bu seçimler “sopalı” seçim olarak geçmiştir kayıtlara. İttihatçıların kah tehdit kah korkutma ile muhalefeti seçime dahil etmeyerek yapılan seçimdi.

İkinci genel seçim 1946 seçimidir. Şaibesini sağır sultanlar duymuştur. Açık oylama gizli tasnif olarak kayıtlara geçen seçimdi. Seçimi yapan CHP, tasnifi yayan CHP ve sonucu açıklayan CHP olmuştur. CHP, DP’ye 65 milletvekilliği lütfetmişti. CHP’nin bir parçası olan DP’de bu milletvekilliği ile iktifa etmiş veya etmek mecburiyetinde kalmıştı.

Bir diğer dikkat çeken mahalli seçim Mayıs 1946 seçimidir. Bu yıl Mayıs ayında mahalli seçimler Temmuz ayında genel seçim yapılmıştı. Genel seçim hususunda yukarıda değerlendirme yapılmıştı. Mayıs ayında yapılan mahalli seçimin özelliği şuydu; Çok partili dönemin ilk mahalli seçimiydi fakat tek parti girmişti seçimlere. Yani Mayıs 1946’da yapılan mahalli seçimler çok partili dönemin ilk mahalli seçimiydi ama tek parti seçime girdi. Bu parti CHP idi. 1945 yılının ortasında kurulmuş MKP ile 1946’nın başında kurulmuş olan DP vardı. Bu iki parti girmemişlerdir. Gerekçe olarak her iki parti yeni kurulmuş olduklarından teşkilatlanmalarını memleket sathına yayamamışlardı.

En son olarak 31 Mart 2019 genel seçimleri demokrasi tarihimizin en dikkat çeken seçimleri olmuştur. Çeyrek asırdır İstanbul’u idare eden milli görüş mihverli olan ve bir kısmı Ak Partili olan kadro 31 Mart mahalli seçimlerinde seçimi kaybetmiş görünüyorlar. Fakat mağlubiyeti bir türlü kabullenemiyorlar. Muhtelif hukuki gerekçelerle itiraz ederek seçimlerin tekrarlanmasına varacak bir süreci başlatmış bulunuyor.

Günümüzde bazı tahminleri “rüya” ile ifade etmek moda oldu. Biz de bir rüya gördük. Rüyamızda 31 Mart 2019 İstanbul seçimleri tekrar edileceğini gördük. Önümüzdeki günlerde YSK kararını açıklayacak. Bizce İstanbul seçimleri tekrar edecek. YSK seçimlerin yenilenmesi kararıyla alakalı gerekçelerini açıklayacak ama eminim ki, bu karar ülkemizin yarısını asla tatmin etmeyecek.

Öte yandan kararın piyasalar (borsa, döviz) göz önüne alınarak Perşembe ya da Cuma günü açıklanması bekleniyor.

Ak Parti seçimlerin yenilenmesinde niye bu kadar ısrarlı? Öne çıkan iddialardan biri; oy kullanmaması gereken seçmenlerin oy kullandığı iddiası. Bir diğer iddia: sandık kurullarının teşekkül biçimi. Meseleyi bu iki iddia zemininde tahlil edelim:

Oy kullanmaması gerekenlerin oy kullandığı iddiası gerçekten vaki olduysa, bu iddianın bütün Türkiye’ye teşmil edilmesi gerekmez mi? Aynı husus sandık kurullarının teşkiliyle de geçerlidir. Şayet sandık kurullarının teşkilinde gayrikanuni bir zemin varsa, bütün Türkiye geneli için de bu varit demektir. YSK herhalde bunları değerlendirecektir diye düşünüyoruz. Fakat dedik ya; İstanbul’da seçimlerin yenilenmesi hususunda YSK’nın karar vereceği hususunda “rüya” gördük.

İstanbul belediye seçimlerinin yenilenmesi durumunda, 1950 yılında kabul edilen seçim kanunu hususunda milletin zihninde bir şüphe oluşması kaçınılmaz olacaktır. Hakimlerin teminatı altında 1950 yılından beri yapılmakta olan seçimlerin 2019’dan itibaren bir şüphe oluşacağı kuvvetle muhtemeldir. FETÖ meselesinden dolayı hayli yara almış olan hukuk sistemimiz böyle bir karar ile tahkim edilmesini kimse beklememelidir.

Diyelim ki seçimler tekrar edildi. Ne olabilir?

Ak Parti’nin İstanbul belediye başkan adayının değişeceği yönünde bazı iddialar gündeme geldi. En son Ak Parti yetkililerinin söylediğine göre adayın değişmeyeceği söylendi. Fakat benim tahmine göre İstanbul belediye başkanı adayı değişebilir. Ak partinin İstanbul ilçelerinden birindeki “başarılı” görülen başkanlarından biri aday gösterilebilir. Dolayısıyla Cumhur İttifakının adayında bir değişiklik beklenebilir. Millet İttifakının adayı değişmeyecek.

Seçimlerde hangi aday kazanır bilemeyiz. Bu hususta iktidarın avantajları var. Süleyman Demirel’den menkul bir laf vardır; “Tencerenin deviremeyeceği hiçbir iktidar yoktur”. Ak Parti’nin İstanbul’daki mağlubiyetinin altında yatan sebeplerden biri bu tencere meselesiydi. Başka sebepler de var elbette.

Ben yine rüyamı hatırlatarak seçim tahmininde bulunayım;

Seçimleri Ak Parti kaybedecek gibi görünüyor. Milletimiz CHP’ye çok tasvip etmiyor ama Ak Parti’nin sosyo-kültürel politikaları ciddi şekilde sosyal yapıyı tahrip etmesi farklı bir tercihte bulunmayı mecburi kılıyor. Artık sağ ve sol ifadeleri sosyal zeminde pek anlamlı görülmeme başlandı. CHP, Cumhuriyetin ilk yıllarında milletimizin temel değerlerine cepheden saldırmıştı. Milletimizin bu saldırıyı, sabırla ve tevekkülle göğüslemiş ve ilk fırsatta (1950) değerlendirmişti. Son on yıldır CHP’de geçmişinden dolayı gizli bir mahcubiyet hissediliyor gibidir. Belki CHP içinde 1930 ve 1940’lı yılların hasretini taşıyan marjinal bir zümre olabilir. Ama ülkemizin sosyal yapısı hiçbir siyasi teşekkülü 1930 ve 1940’lı yılların dikta ve pozitivist yapısına dönmesine müsaade etmez. Ve bütün siyasi partiler milletimizin iradesine uymak mecburiyetindedir.

Vesselam.