İSRAİL’İN FİLİSTİN SOYKIRIMI-1

Soykırım bilindiği gibi siyasi veya ideolojik bir hedefe ulaşmak için bir ülke veya coğrafyadaki milleti sistematik bir şekilde katletmek, öldürmek, başka yere sürmek ve yerlerine tercih edilen milleti yerleştirmektedir. İsrail bugün Filistin’de acımazsızca, hunharca ve barbarca tam da bunu yapmaktadır.

  1. Abdülhamid Han kendisinden Filistin’de toprak isteyen Yahudilere şu meşhur sözü söylemiştir. “Bedenimden parça alabilirsiniz ancak, Filistin’den veya vatanımdan bir çakıl taşı dahi alamazsınız” demiştir. Daha sonra gelişen olaylar sonucunda Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulmasına giden yolun açılması ve bu yolun taşlarının döşenmesi için Abdülhamid Han Haçlı-Siyonist ittifakı tarafından tahttan indirilmiştir. 1917 yılında İngiliz Dışişleri bakanı Arthur Balfour tarafından kendi adıyla anılacak girişim veya deklarasyonla Yahudilere Filistin’de bir devlet kurulması sözü verilmiştir.

Kur’an-ı Kerimde Yahudilerin lanetlendiği açık bir şekilde belirtilmektedir. Ayrıca Kur’an-da Yahudilerle ilgili onlarca ayette hüküm bulunmaktadır. Yaklaşık olarak hepsinde de verilen nimetlerin kıymetini bilmedikleri, ahitlerini bozdukları, Allaha karşı geldikleri, gönderilen Peygamberi katlettikleri, başkaldırdıkları ve yeryüzünde bozgunculuk yaptıkları, şiddetle cezalandırıldıkları ve bozgunculuk ve zulüm yaptıklarında da yok olacakları belirtilmektedir.

“İsrailoğullarından inkar edenler Davud ve Meryemoğlu İsa diliyle lanetlendi. Bu onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.” (Maide Suresi -7)

Kur’an’da adı geçen ayetlerde onlara, iki defa fesat çıkaracakları, birincisinde güçlü kullarının geleceği onları kontrol altına alacağı belirtilmektedir. İslamiyet'in ilk yıllarında Mekke ve Medine döneminde Müslümanlara yenilmelerinden bahsedilmektedir. Yine Yüce Kitabımızdaki ayetlerde Yahudilerin bir yerde toplanacağı, galip getirileceği, devlet kuracakları, mal ve mülk edinecekleri ve sayılarının artacağı, mal ve çocuklarla ciddi yardım göreceklerine işaret edilmektedir.

“Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik ki: “Doğrusu siz o ülkede iki defa fesat çıkaracaksınız ve çok kibirlenip böbürleneceksiniz.” (İsra, 4)

“Bu ikisinden birincisinin vakti gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı göndereceğiz ve onlar bütün diyarlarınızı kontrol altına alacaklar, bu gerçekleştirilmesi gereken bir vaattir.” (İsra, 5)

İsra Suresinin 6. ayeti çok anlamlıdır: “Bunun ardından sizleri onlara galip getireceğiz, mallar ve çocuklarla size yardım edecek ve savaş halinde sayınızı artıracağız.”

Yahudilerin bir gün galip gelerek, yeniden devlet kuracaklarını bizlere bildirdiği İsra 6. ayetten sonra gelen İsra 7’de, bu devlet zulmünün bir gün biteceği ve Müslümanların ilk defa olduğu gibi tekrar Mescid-i Aksa’ya girerek Yahudileri cezalandıracağı ve onların yüz hatlarının çok kötü bir hale geleceğinin belirtildiğini görebilmekteyiz.

Burada soru şu: İsrailoğulları’nın tekrar devlet kurduktan sonra güçlü ve galip geldikleri, rahat durmayarak tekrar kibirlendikleri, devlet zulmü yaptıkları dönem hangi zamana tekamül etmektedir? Yapılan tüm dini içtihatların ve dini otoritelerin açıklamalarının ekseriyeti ve neredeyse tamamı günümüzde, 1948 de kurulan İsrail devletine, onun yaptığı devlet zulmüne işaret etmekte, mal ve çocuklarla yardım göreceği hususunun ise günümüzde Amerika ve Batı tarafından korunduğu ve kuruluşunda da çok ciddi ve büyük organizasyon ve filolarla dünyanın her yerinden Yahudilerin Filistin ve Kudüs'e getirildiği yönündedir.

Yıllar önce gazetecilerin, İsrail Devleti’nin o günkü Başbakanı Şimon Perez’e “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor” diye hatırlattıklarında, Perez şu cevabı vermişti: “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin, düşünürüz.” (Tercüman Gazetesi, Ergun Göze, 1986)

Günümüzde de İsrail’in yaptıkları, Müslümanların özellikle Müslüman Arapların içler acısı durumu ve birlik olmamaları ile birbirlerini düşmanlaştırmaları, İsrail zulmü, barbarlığı ve soykırımı ile cezalandırıldıklarına işaret etmektedir. Tam bu konuya ilişkin bir küçük bir hikayeyi belirtmeden geçemeyeceğim. Günümüzde İsrail bombardımanı sonucunda yaralanan yaşlı bir Filistinlinin hastaneye getirilmesi sonucu Gazeteci yaşlı adama yaklaşır derki: Seni videoya çekelim, haber yapalım, bütün dünyaya ne söylemek istersin diye sorar. Yaşlı ve yaralı Filistinli şu cevabı verir: “ Bütün Müslümanlar ölmüş, eğer öyle olmasaydı biz şimdi bu halde olmazdık” diye cevap verir. Çünkü Allah Kur’an’da bir ayetinde, Müslümanlara tefrikaya düşmeyin, birlik olun, size gönderdiğim ipe ( Kur’an-ı Kerim) sıkı sıkı sarılın diye buyurmuşlardır.

Tevrat’ta da Yahudilerin kıyametten önce son devlet kuracakları ve bozgunculuk yaptıklarında ise kuzeyden gelecek güçlü Müslüman ordularınca kırılacakları ve yok olacakları ifade edilmektedir.

Ebu Hureyre kaynaklı bir hadiste de Peygamberimiz, iki büyük cihan harbinden sonra Hermeciddun dağında ( Bugünkü Filistin-İsrail- Kudus’ tek) bütün münafıkların toplanacağı, savaş çıkacağı ve doğudan gelen ve Mehdi'nin ordusuna yardım edenlerin galip geleceğini belirtmektedirler.

26/05/2018

Zeki ÖZDEMİR / ANKARA

Araştırmacı-Yazar