Lut Kavminin helâkına sebep sapkınlığın işlenmesi ve bu sapkın davranışları meşru görmek, destek olmak Allah(cc)’ın hükmüne açıktan meydan okumadır. Neyin onuru bilemiyorum; ancak her yıl Haziran ayında “Onur Yürüyüşü” adı altında eylemde bulunuyorlar. Maalesef, ülkemizde bile bu yürüyüşe katılanların sayısı yüz binlere ulaşmıştır.

Lut Kavminin helakına sebep sapkınlığın işlenmesi ve bu sapkın davranışları meşru görmek, destek olmak Allah(cc)'ın hükmüne açıktan meydan okumadır.

Neyin onuru bilemiyorum; ancak her yıl Haziran ayında 'Onur Yürüyüşü' adı altında eylemde bulunuyorlar. Maalesef, ülkemizde bile bu yürüyüşe katılanların sayısı yüz binlere ulaşmıştır.

Dernekleri var ve tahminimizin üzerinde destek görüyor ve bu destek giderek artıyor. Bu vahim durumun toplumun geleceği için ne büyük olumsuzluklara sebep olacağını düşünemiyorum; belki de düşünmekten korkuyorum!

İnsanlık özgürlük adına her şeyi meşru görüyor; ancak, sınırları çizilmemiş özgürlüklerin insanı ve insanlığı uçurumdan yuvarlayacağını hiç düşünmüyorlar.

Günümüzde cahiliye dönemi sapkınlıkları yoğun olarak yaşandığı gibi geçmiş peygamber efendilerimiz döneminde helaka uğramış kavimlerin günahları da kat be kat işlenmektedir.

Ülkemiz insanı da bu vahim durumdan nasibini alıyor. Bu durum ülkemiz için kabul edilemez olduğu gibi insanımızın ahireti içinde ağır sonuçları içermektedir.

İşte bu kaygılar içerisinde 'İslam-Bul Sözleşmesi' adı altında bu vahim sorunların çözümüne yönelik dikkat çekme amaçlı bir sözleşme hazırlaya çalıştım.

'İslam-Bul Sözleşmesi' adını kullanmamın nedenlerinden biri 'İstanbul Sözleşmesine' olan tepkimi ortaya koyarak dikkat çekme olmakla birlikte esas amacım; kadın, çocuk başta olmak üzere her türlü şiddetin, tacizin, sapkınlığın yol açtığı sorunların çözümünün İslam'da bulunabileceği gerçeğini de ortaya koymaktır.

Doğrusu çok yerinde bir adlandırma olduğunu düşünüyorum. İstanbul gibi bir İslam şehrinin 'İstanbul Sözleşmesi' adlı içeriği malum bir sözleşmeyle adının anılması içimi acıtmaktadır. Neden 'İstanbul' isminin verildiği ile ilgili bir çok soru sorulabilir. Bugün için bu ismi değiştirmeye gücümüzün olmadığını düşünüyorum.

Onun için 'İstanbul Sözleşmesinin' etki alanını zayıflatmak için 'İslam-Bul Sözleşmesi' 'adını kullandım. Bu sözleşme ne kadar etkili olur bilemem ve bundan sonrası Yüce Rabb'ime aittir .

Bize düşen bu vahim durumların önüne geçilmesi için elimizden gelenin yapılması 'emri bil maruf nehyi anil münker' vazifesinin yerine getirilmesidir.

Şuna hepimiz canı gönülden hiç şüpheye düşmeden inanmalıyız ki insanlığın yaşadığı tüm sorunların çözümünü İslam'da bulabiliriz. Hiçbir dünyevi sistem adı ne olursa olsun insanın huzur ve mutluluğunu sağlayamaz.

Bu sözleşmenin tarafları yok; sadece tarafı var. Tarafı ülkesini, milletini seven İslam dinine şeksiz şüphesiz inanan tüm insanlardır. Sözleşmeye ıslak veya elektronik imza atılmasına da gerek olmayıp gönülden tasdik edilmesi yeterli olacaktır.

Aynı konu eksenli Prof. Dr. Sefa Saygılı yazısında;

'Feminist önderlerin çıkarttırdıklarını iddia ettikleri yasaların yürürlük ve uygulama sürecinde, iddia ettiklerinin aksine kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini; kadını şiddetten koruma gayesiyle hazırlandığı ileri sürülen 6284 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önce yılda 100 civarında olan cinayet sayısının günümüzde maalesef yılda 500 civarına yükseldiğini;

6284 sayılı yasa gereğince yılda 500.000 civarında verilen tedbir/uzaklaştırma kararları uzlaşmayı değil öfkeyi ve şiddeti artırdığını;

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın uzlaşmayı ve arabuluculuk yöntemlerini yasakladığını; kadim değerlerimizi, kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi, inanç prensiplerimizi yok saydığını; ailenin içine kolluk gücünü, yargıyı, cezalandırmayı abartılı olarak sokarak uzlaşma ve barışma imkanını yok ettiğini,' ifade etmektedir.

İşte bu endişelerle duyarlı bir Müslüman olarak 'İslam-Bul Sözleşmesi' adı altında sembolikte olsa bir sözleşme hazırlaya çalıştım. Sözleşmenin içeriği eksik bulunabileceği gibi gereksiz de görülebilir.

Eksik bulanların katkısına her zaman açık olduğumu belirterek katkı yapılmasını en azından bütün Müslümanların bazı kaygılarını bir kenara bırakarak azami derecede duyarlı olmalarını bekliyorum. Gereksiz bulanlara hiçbir şey demiyorum.

İslam-Bul Sözleşmesi'nin tamamı 'www.istiklal.com.tr' adresinde yer almaktadır.

İSLAM-BUL SÖZLEŞMESİ

Giriş

İnsanlığın var oluşundan günümüze kadar kadın ve çocuklar istismar edilerek her dönem insanlık dışı muamelelere maruz kalmışlar ve aratarak da devam etmektedir.

Bu durumun önüne geçilmesi için dinler özelde kadın genel de insanlara yapılan her türlü zulmü yasaklamıştır.

Dinimiz İslam kadın, erkek, çocuk, genç ve yaşlı tüm insanların hak sınırlarını belirlenmiş ve haklarını korumuştur.

Kadın ve çocukları istismar aracı yapan ve bunlar üzerinden para kazanan insan veya insanlar dinin yaptırım gücünü kırmak için her türlü araçla dini etkisizleştirmeye çalışmışlardır. Günümüzde de din insanların özgürlüğünü sınırlıyormuş propagandalarıyla saldırılarına devam etmektedirler.

Bu şer odaklarının önünde tek engel İslam dinidir. Hiçbir sözleşme, beyanname, taahhütname, yasa başta kadın ve çocuk olmak üzere insanların haklarını gerçekte sağlayamaz ve koruyamaz.

Bundan dolayıdır ki bazı sözde sözleşmelerle bu hakkı koruyor gibi görünseler de tam tersi koruyamadıkları gibi ağır sonuçlara yol açmışlardır.

Maalesef, kadına şiddet, kadın cinayetleri artmış ve gün olmaya ki konu eksenli haberler medyada yer almasın. Ayrıca, özgürlükler kılıfı altında her türlü cinsi sapıklık önlenemez düzeye ulaşmış yetmedi meşru hale getirilmiştir.

-Alın size LGBT!

-İnsanlar LGBT'nin açılımı ve açıklamasını bilmediği için işin vahametinin farkında değiller.

LGBT'nin açılımı; Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transeksüel.

Hangi ad altında olursa olsun tamamının davranışı fıtrata aykırı olup düpedüz sapkınlıktır. Bu sapkınların faaliyetlerine izin vermek bir devletin nesillerine yapabileceği en büyük ihanetlerden birisidir.

Dernekleri var ve tahminimizin üzerinde destek görüyor ve bu destek giderek artıyor. Bu vahim durumun toplumun geleceği için ne büyük olumsuzluklara sebep olacağını düşünemiyorum; belki de düşünmekten korkuyorum.

Rusya ve İsrail'de bu sapkın ilişkilerin tamamı yasak! Hatta bunları çağrıştıracak resim ve figürler bile yasaklanmış. Doğrusu bu; çünkü, bu durumun olumsuz sonuçlarının insanlarına vereceği zararı biliyorlar.

İnsanların doğuştan sahip oldukları farklılıklara bir itirazımız olamayacağı gibi bunları aşağılamamızda mümkün değildir. Her insan, insan olma temelinde değerli olup aşağılanamaz ve ayrımcılığa tabi tutulamaz.

Ancak, günümüzde cahiliye dönemi sapkınlıkları yoğun olarak yaşandığı gibi geçmiş peygamber efendilerimiz döneminde helaka uğramış kavimlerin günahları da kat be kat işleniyor.

Ülkemiz insanı da bu vahim durumdan nasibini alıyor. Bu durum ülkemiz için kabul edilemez olduğu gibi insanımızın ahireti içinde ağır sonuçları içermektedir.

İşte bu kaygılar içerisinde 'İslam-Bul Sözleşmesi' adı altında bu vahim sorunların çözümüne yönelik bir sözleşme hazırlamaya çalıştım.

'İslam-Bul Sözleşmesi' adını kullanmamın nedenlerinden biri 'İstanbul Sözleşmesine' olan tepkimi ortaya koyarak dikkat çekme olmakla birlikte esas amacım; kadın, çocuk başta olmak üzere her türlü şiddetin, tacizin, sapkınlığın yol açtığı sorunların çözümünün İslam'da bulunabileceği gerçeğini ortaya koymaktır.

Doğrusu çok yerinde bir adlandırma olduğunu düşünüyorum. İstanbul gibi bir İslam şehrinin 'İstanbul Sözleşmesi' adlı içeriği malum bir sözleşmeyle adının anılması içimi acıtmaktadır. Neden 'İstanbul' isminin verildiği ile ilgili bir çok soru sorulabilir. Bugün için bu ismi değiştirmeye gücümüzün olmadığını düşünüyorum.

Onun için 'İstanbul Sözleşmesinin' etki alanını zayıflatmak için 'İslam-Bul Sözleşmesi' 'adını kullandım. Bu sözleşme ne kadar etkili olur bilemem ve bundan sonrası Yüce Rabb'ime aittir.

Şuna hepimiz canı gönülden hiç şüpheye düşmeden inanmalıyız ki insanlığın yaşadığı tüm sorunların çözümünü İslam'da bulabiliriz. Hiçbir dünyevi sistem adı ne olursa olsun insanın huzur ve mutluluğunu sağlayamaz.

Madde-1 Sözleşmenin Amcacı

1-Dimiz İslam tarafından erkek kadın ayırt edilmeksizin tanınan temel insan haklarının kadına da tanındığının bilinçlendirilmesi yapılarak farkındalık oluşturması,

2-Mutlak manada kadın erkek eşitliği gibi bir eşitliğin kadının haklarını kazanmada avantaj sağlamadığı ve kadın aleyhine sonuçlar doğurduğunun ortaya konulması,

3- Kadının da en az erkek kadar hayat, adaletle muamele, mülkiyet edinme, yasalar önünde eşitlik, şerefinin ve namusunun korunması, yuva kurma, inanç ve inancının gereği gibi yaşama haklarının olduğu ve bu hakların dinimiz İslam tarafından güvence altına alındığının ve hiçbir şekilde ihlalinin söz konusu olmadığının ve ihlali durumunda İslam Dininin yaptırımlarının olduğunun muhataplarına bildirilmesi,

4- Kadın, çocuk ve erkeğe yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmaya yönelik herkes tarafından kabul gören bir yaklaşım ortaya koymak amacıyla etkili işbirliğini sağlamaya yönelik kuruluşlar ile devletin desteğinin alınması,

5-Aile içi huzursuzluk ve çatışma durumlarında ailenin reisi olan erkeğin evden uzaklaştırılması gibi anlaşmazlıkları daha da derinleştirici sanal tedbirler yerine çatışmanın muhatapları tarafından kabul gören uzlaştırıcı kişiler tarafından sorunun giderilmesine yönelik somut tedbirlerin alınması,

6-Kadının yoğun olarak iş hayatına atılmasının sonucu ağır sorumluluk yükü altında ezildiği; yorgunluk, çaresizlik, tükenmişlik gibi bir çok psiko-sosyal sorunlara maruz kalmalarının aile içi şiddet, boşanma hatta intihara yol açmasının önüne geçilmesi,

7-Kadının cahiliye dönemindeki gibi alınıp satıldığı, şeref ve onurunu zedeleyici pavyon, bar ve umumhane gibi her türlü yasal olan ve olmayan ortamlardan kurtarılarak şeref ve onurunun korunması,

8-Aile yapısının bozulmasına neden olan boşanmaların önüne geçilmesi, evliliklerin kolaylaştırılması için gerekli tedbirlerin alınması,

9- 'Kadının Özgürleşmesi' aldatmacasıyla kadını evin dışına çıkarıcı her türlü sivil toplum örgütlerinin yanıltıcı propagandalarının etkisinin en aza indirilmesi; iş hayatına atılan kadının bırakınız özgürleşmeyi bağımlı hale getirildiğinin, gerek aile huzuru ve gerekse çocukların bakımı ve eğitimi açısından kadının zorunlu olmadıkça çalışma hayatının dışında tutulması,

10-Evin geçiminin erkeğin sorumluluğunda olduğunun, kadının evi ve çocuklarının yetişmesiyle ilgilenmesinin hem aile hem de toplumsal huzur ve refah açısından gerekliliğinin etkin biçimde anlatılması,

Sözleşmenin amaçlarını içermektedir,

Madde-2 Sözleşmenin Kapsamı

Bu Sözleşme kadın, erkek, çocuk ve yaşlıya yönelik her türlü şiddet ve tacizi önlemek; tüm yaşama, inancının gereğini yerine getirme, eğitim vs gibi haklarını kazanmak için geçerli olacaktır.

Madde-3 Temel Haklar

1-Tüm ilgili birey, topluluk ve kamunun kadın, erkek, çocuk ve yaşlının şiddetten arınmış yaşama, eğitim, inanç, adalet, mal edinme haklarını sağlamak ve korumak için gerekli hukuki ve diğer tedbirleri alarak gereğini yerine getirmek.

2-Her türlü pozitif veya negatif ayrımcılığı kınar ve bu ayrımcılığı önlemek için özellikle milli anayasalarına veya diğer uygun mevzuatlarına liyakat ve adalet ilkesini dahil edip bu ilkenin uygulamada da gerçekleştirilmesini sağlar.

3-Erkeğin kadının haklarını ihlal eden bir unsurmuş gibi gösterilmesi yönündeki yanlış algıyı ortadan kaldırarak kadın ve erkeğin bir birinin mütemmimi olduğunu sosyal projelerle ortaya koyar.

4- Kadın ve erkeğin birbirinin düşmanıymış gibi gösteren ulusal ve uluslararası sözleşmeler kapsamında yapılan yasal düzenlemeleri yürürlükten kaldırarak gerekli hukuki ve diğer tedbirleri gecikmeksizin alır.

5-Tüm insanların sahip oldukları cinsiyet, ırk, renk, din, dil, siyasi görüş göçmen ya da mülteci olma durumunun bulunmasına bakılmaksızın özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirler başta devlet olmak üzere sorumluluğu olanlar güvence altına alır.

Madde-5 Devletin ve Tarafların Yükümlülükleri

1-Devlet her türlü işinde ve uygulamalarında sadece kadın değil; tüm vatandaşlarına yönelik liyakat ve adalet ilkelerine uygun davranarak zulme varabilecek eylemlerde bulunmaktan kaçınır.

2-Devlet, halkının kültür ve inancına yönelik her türlü saldırıya karşı tedbirleri alır; en temel insan hakkı olan inanç özgürlüğü önündeki engelleri kaldırarak dinimiz İslam'ın öğrenilmesi, öğretilmesi ve yaşanılması için gerekli çalışmaları yapar.

3-Özellikle görsel ve yazılı medyanın milletin milli ve manevi değerlerini bozucu yayınlarına karşı yasal düzenlemeler yaparak gerekli yaptırımları uygular.

4-Bu sözleşmeye gönül imzası atan tüm bireyler atalarımızdan bize intikal eden her türlü dejenerasyona rağmen milletimizin sahip olduğu değerlerin nesillerimize aktarılması ve yaşatılması için her türlü Sivil Toplum çalışmasının içinde aktif yer alır.

Madde-6 Mali Kaynaklar

Taraflar, sivil toplum ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülenler de dahil işbu sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddetle mücadele ve şiddeti önlemeye ilişkin tedbirlerin ve programların uygun biçimde uygulanması için yeterli mali ve beşeri kaynak tahsis eder.

Madde- 7 Sivil Toplum Kuruluşları ve Sivil Toplum

Taraflar, her türlü şiddetle mücadelede aktif olan ilgili sivil toplum kuruluşları ve sivil toplumun çalışmalarını her düzeyde göz önünde bulundurur, teşvik eder ve destekler ve bu kuruluşlarla etkin işbirliği tesis eder.

Madde 8 Veri Toplama ve Araştırma-Değerlendirme

1- Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddet eylemine ilişkin verilerek toplanarak veri sonuçlarının ayrıntılı analizi yapılır.

2-Şiddete maruz kalan kadınların eğitim, ekonomi, sosyal tabaka, dindarlık vs gibi hususlar ayrı ayrı değerlendirilir.

  1. Eğitim durumuna göre kadına şiddet haritası çıkarılarak ilkokul, ortaöğrenim ve yükseköğrenim mezunu olma durumları ortaya konur.
  2. Kadının içinde yaşadığı ailenin ekonomik durumunun kadına olan şiddet üzerindeki etkisi ortaya konur.
  3. Kadının yaşadığı sosyal tabaka ve dindarlık durumu net olarak ortaya konulur.

3-Bu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddetin yaygınlığı ve eğilimleri değerlendirilerek elde edilen veriler şiddetin önlenmesinde kullanılır.

Madde 12 Genel Yükümlülükler -Önleme

1-Taraflar, çağdaşlaşma ve özgürlük adına örf, adet ve dinin kadını aşağıladığı iddiası içinde yer alan uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla kadın ve erkeklerin toplumsal ve kültürel konumunun korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

2-Taraflar gerçek veya tüzel kişilerce uygulanan ve işbu Sözleşme kapsamında yer alan her türlü şiddeti önlemek amacıyla gerekli hukuki veya diğer tedbirleri alır.

3-Bu bölüm uyarınca alınan herhangi bir tedbir; özel durumlar nedeniyle savunmasız hale gelmiş bireylerin ihtiyaçlarını göz önüne alır ve bu ihtiyaçlara cevap verir ve tüm mağdurların insan haklarını merkezine yerleştirir.

4-Taraflar, tüm toplum üyelerinin işbu Sözleşme kapsamındaki tüm şiddet türlerini önlemek üzere aktif katkılar sağlamasını teşvik etmek için gerekli tedbirleri alır.

5-Taraflar; iffet ve namusun korunması kapsamında kültür, gelenek, görenek ve dini kuralların uygulanması aşamasında dışarıdan yönelebilecek herhangi bir şiddet eylemi ve olumsuz propagandaya karşı önlem alır.

6-Taraflar, kadınlara İslam tarafından verilen hakların hayata geçirilmesine yönelik program ve faaliyetleri arttırmak amacıyla güvenli ortamları sağlar.

Madde 12 Sonuç

Sözleşmeye taraf olan tüm duyarlı Müslümanların ülkemiz ekseninde yaşanan özelliklede de gençlerimizi etkisi altına alan her türlü cinsel sapkınlık ve inançla mücadelenin içinde etkin yer almak zorundadır.

Bu durumun hafife alınacak bir tarafı olmadığı gibi şakası da yoktur. Gün bu gün an bu andır. Telafisi çok çok zor olan bir sürecin içerisinde felakete doğru yuvarlanmaktayız. Benden söylemesi…