30 Nisan 2016’da Bağdat’ta toplumsal gösteri alanında büyük bir kalabalık “İran dışarı İran dışarı…”

30 Nisan 2016’da Bağdat’ta toplumsal gösteri alanında büyük bir kalabalık “İran dışarı İran dışarı…” diyerek slogan attı. Burada şimdiye kadar bir çok ülke için gösteri yapılırdı fakat bu İran için son zamanlarda ilk gösteridir. Hatta bu süreçte şiddet ve siyasi gerginlik tırmanarak, binlerce gösterici hükümet binalarının bulunduğu korunan yeşil bölgeyi ihlal ederek, parlamento binasına girdi.Dini lider Muktada el-Sadr referanslı Kasım Süleymani … Sadr, bu baş kaldırışın aktörü oldu. Aslında bu 2003 den beri Şiiler arasında canlı olan İran’ın Irakta uyguladığı politikaya karşı siyasal düşmanca duruş veya kabul enilmeyişin bir hissi dışa vurum işaretidir.

Bölgedeki güncel mezhepsel çatışmalar ile etkilenen mezhepsel hususlar nedeni ile Irak Sünni topluluk içinde hakim olan İran nefreti anlaşılabilir bir durumdur. İran nefreti, Saddam Hüseyin yönetimi altında galip güç olarak , Fars milliyetçiliğine karşı Arap milliyetçiği temelli dini ve milli bir paradigma inşa edilmişti.

Gerçekte gösteri meydanında ne olduğu noktasından hareketle, bugünkü çatışmada İranlılar tarafında yer alan ve destekleyen Şiiler arasında hakim hissiyatın arkasındaki temel sebeplerine işaret etmektedir. Mezhepsel üyelikten dönüşerek bu yeni siyasal duruşun ortaya çıkışı, Baas rejiminin düşmesinden sonra Irak meseleleri ile önyargılı ve kibirle meşgul olan İran politikasının bir sonucu olarak Şii topluluğun siyasi farklığındaki önemli gelişmelerdir.

Irak dini ve siyasi liderler tarafından İran’ın duruşunun krıtize edilmesi gittikçe büyümekte ve yayılmaktadır. Öyle ki 8 Mart 2015, Başkan Hasan Ruhaninin danışmanı Ali Yunesi, Irak büyük İran medeniyetinin bir parçasıdır dedi. Bu açıklamaya cevap olarak Irak’ın en önemli dini lideri Ali el-Sistani nin sözcüsü Ahmed el- Safi 13 Mart 2015 de , “ biz ülkemizin, bağımsızlık, aidiyet ve yönetimimizin gururuyuz. Terörizme karşı mücadelemizde arkadaş ve kardeşlerimiz tarafından yapılan yardımlara teşekkür ederiz. Ancak bu yardımın anlamı, bağımsızlığı ve kimliğimizi unuttuğumuz anlamına gelmez. Biz ruhumuzla, kanımızla terörizme karşı savaş esnasında bütün bileşenlerden çocuklarımız kan dökerek tarihimizi yazıyor.” dedi. Ayrıca O, “İran emelleri hakkında konuşurken de, Irak kimliğini ve kültürünü değiştirme, ve tarihini kolaylaştırma için daima herhangi bir dış teşebbüse karşı olacaktır” dedi.

Aslında benzer yaklaşımların diğer şii unsurlar tarafından da hissedildiği ve bunu bir şekilde dışa vurdukları görülmektedir. Nitekim. 21 Aralık 2013 de el-Hayat gazetesine yaptığı mülakatta Sadr, açıkça Irak’da İran’ın rolünü eleştirdi. O, Irakta en güçlü adamlardan birisi olarak Kasem Süleymani, ülkede İran agendalarını uyguladığını söyledi. Hatta ,O İranlılarla bazı radikal meseleler üzerinde görüş ayrılığının olduğunu ekledi. Diğer yandan 26 Şubat 2014 de yine bir mülakatta Sadrın sözcüsü, Sadrın Iraki şiiler adına İran’ın konuşma yapmamasını istediğini aktardı. Ayrıca O, Muktada el sadrın biz İran ile komşu ülke olarak birbirimize saygı duymalıyız. fakat kategorili Irak’ın iç meselelerinde herhangi bir İran girişimini ret ettiğini söyledi.

Hatta 13 Mart 2015 da komite tarafından ifade edilen açıklamada Sadr hareketinin protestocuları Sadrı “Arap Lideri” olarak refere etmekte bu durum Sadrın teşebbüslerinin kendisini İran politik anlayışından ayırdığına işaret etmektedir. Diğer yandan Irakta İran’ın rolü üzerinde duran araştırmacılar, 2003 den beri, İran’ın Irak hükümetlerini yönetmekte ( ABD vb denklemlere bağlı olarak) başarısız olup, yolsuzluk meselelerine giren Şii partilerine yardım edip kucak açtığını yazarlar. Ayrıca, İran, bir halkın bileşenleri arasındaki mezhepsek bakış açılarını yeniden hız kazandırarak, 2003 de mezhepsel bölünmüşlük kütleleri üzerinden Irakla ilgilendiğini söylerler.

Irak’taki İran rolünü savunan aktörlere göre ise İran geçmiş iki yılda İŞİD ve terörizme karşı İran Irak’ın temel destek sağlayıcı olmuştur. Öyle ki direkt olarak İran tarafından kurulan şii politik ve askeri organizasyonun içinde yer alanlar veya doğrudan Hadi el-Amiri tarafından yönetilen Bedr organizasyonu gibi İran tarafından yönetim, siyasi ve finans desteğinin bulunduğu kuruluşlardır. Bununla beraber gözlemciler İran ilk önce Irak servisi, ekonomi ve güvenliğine yardım etmektedir. İran tarafından hiç bir komşusuna verilmeyen ayrıcalıklar sağlanmaktadır. Öyle ki Şubat 2014de Irak İran’dan yüklü miktarda silah alımı yaptığı gibi yılın sonunda da İran ordusunun Irak topraklarında yer almasına dönük anlaşma imzalandı.

Iraklı Şiiler, Sünni Arap rejimleri tarafından desteklenen mezhepsel tehditler için onlardan kendilerini koruması bağlamında İran’a stratejik derinlikte bağlıdırlar. Ancak önemli bir Şii unsurları İran’ın Türkiye ve Suudi Arabistan gibi bölgesel rakiplerine karşı mücadelenin bir aracı olarak İran’ın Irakı kullanılmasına karşı oldukları gibi bunu açıkça meydanlarda dile getirerek kınamaktadır. İşte bölgedeki Sünni devletlerin ve unsurların klasik Şii anlayışın modern temsilcileri olan bu unsurlarla daha çok ilişki ağının geliştirilmesi gerekmektedir.