İnsanların Fikirlerini Değiştirmek Neden Zor?

Birinci neden; gereksiz bir iş olduğu için! Yani insanların çoğu düşünceleri makuldür. Orta hallidir. Dünyada sıra dışı düşünen az kişi vardır. Bu sıra dışı ve farklı düşünceleri ise aslında değiştirmeye çalışmak yerine korumak bizim için daha önceliklidir. Değişmesi gereken fikirlerin çoğu ise süreç içinde kendiliğinden değişirler. İnsanların düşüncelerini değiştirmenin gerekli ya da gereksiz olduğu fikri bile zamanla değişebilir. Beklemeyi bilmek gerekiyor.

İkinci neden; fikirlerin doğaları gereği birlikte hareket etmeleri ve değişime dirençli olmalarıdır. Bir fikir hiçbir zaman tek başına dolaşmaz. Fikirler insan zihninde kalıplaşmış, yerine oturmuş, birbiri ile kaynaşmış ve bir sistem oluşturmuşlardır. Fikirler birbirine tutunur. Birbirinden destek alır. Bu yüzden bir insanın tek fikrini değiştirmek diğer fikirlerini de etkiler. Bir insanın kafasından tek fikri çekip alamazsınız. İnsan zihninde fikirler toprağın altında ağaçların ve otların damarlarının birbirlerine karışması gibi sarmaş dolaş haldedirler. Tek bir tanesini zorla çekip almanız diğerini koparmanıza, ona ciddi zararlar vermenize neden olabilirler. Ama onu tamamlamak ve geliştirmek adına yanına yeni bir ağaç dikerseniz onun da kökleri zamanla diğerlerine karışacaktır. Doğru yol da budur diye düşünüyorum. Fikirleri değiştirmektense zenginleştirme yolu benimsenmelidir.

Üçüncüsü; her insanın bir hikayesi vardır. Herkesin bir kıssası ve bu kıssadan çıkardığı bir hisse var. Bu hisseye düşünce diyoruz. Biz hep hisseyi değiştirmek istiyoruz. Halbuki biraz daha derinden gitmeli ve kıssaya odaklanmalıyız. Kıssasını değiştiremediğimiz kimsenin hissesini değiştiremeyiz. İnsanlara yeni ve daha tatmin edici bir yaşam tarzı sunabildiğimizde düşüncelerinin önce çözüldüğünü sonra da değiştiğini görebiliriz. Okunan bir kitap, izlenen bir film, çıkılan bir seyahat, farklı dünya görüşünden insanların bulunduğu bir ortamda yaşamak, çalışmak veya okumak insanların fikirlerinin zaman içinde değişmesine yol açabiliyor. Böyle bir ortamın getirdiği fikir değişiklikleri ise dışlanmamalıdır.

Evet; tarih boyunca insanların fikirlerini değiştirmek için uğraşanlar genellikle havanda su dövmüşlerdir. Fikirleri değiştirmek yerine onları kesmiş, adeta budamışlardır. Bu fikirlerin birkaç yüzyıl sonra daha da güçlü bir şekilde geldiği görülmüştür. Baskı bir bumerang gibi kendilerine geri dönmüştür. Bu yüzden fikir değiştirme meselesi peygamberlerin bile iddialı olmadığı bir konudur. Peygamberimiz “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” diyor. Bazı filozoflar gibi yepyeni bir ahlak sistemi kurma iddiası yok.

Peygamberimizin ifadelerinden daha da güçlü bir delil olarak elimizde Kuran da var. Kutsal kitabımız “benden önce bildiğiniz her şeyi unutun” demiyor. Kuran “Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı” der. Vahiy geldikten sonra bile geldiği bölgedeki gelenek, görenek ve yaşam tarzlarının pek çoğu devam etmiştir. Demek ki insan üretimi düşünceler kadar esnek olmadığı düşünülen dini bilgi ve düşünce bile kendisini dayatma içinde değil. Kendisinden önce ve kendisiyle birlikte var olanı kabul ve tasdik ediyor. Geliştirme ve tamamlama yolunda adımlar atıyor. Peki bazı insanlara ne oluyor da insanların düşüncelerini değiştirme noktasında Allah’tan daha iddialılar?