“İnsan”, “Akıl” ve “Strateji”

Yaşayan ve hareket eden bütün canlılar bakımından; hayatta kalma, tehlikelerden korunma, beslenme, türün devamı ve çoğalma gibi birçok ortak özellik mevcuttur. Bunlar genellikle içgüdüsel olarak bütün canlılarda var olan özelliklerdir. Bununla birlikte bizi diğer canlılardan ayıran çok önemli bir özellik var ki, o da “AKIL” dır.

Akıl sayesinde, yeryüzünde yaşayan türler içerisinde sadece insan “düşünme yeteneği ve planlama gücü” ne sahiptir. İnsanı insan yapan en önemli fark da aslında budur. Biraz garip gelse de şu soruyu sormak, neye sahip olduğumuzu anlamak bakımından bize ışık tutabilir. İnsandan “akıl ve düşünme gücü” nü aldığınızda, bizi diğer türlerden farklı kılacak hangi özellik kalır?

İnsanoğlu daha bebek yaşta iken aynada kendini tanıyabilmektedir. Kendini fark etme ile başlayan süreçte insan, geleceğe doğru kendisini ve çevresini değiştirerek ilerleme yeteneğini de geliştirmektedir. Bunun en görünür hali ise strateji oluşturma ve uygulama becerisidir. İnsanın içgüdüsel pek çok davranışını tabiatta birebir görebiliriz ancak, gelecek perspektifi ile akılcı strateji oluşturma konusunda tek tür olduğumuzu söyleyebiliriz.

Yusuf Has Hacip, insanı oluşturan üç önemli özelliğe vurgu yapar; “bilgi, erdem ve akıl.” Düşünebilmek, seçenekler üretebilmek, sebep sonuç ilişkisi kurabilmek, alternatifleri muhakeme edebilmek, teknoloji geliştirebilmek; kendimizin ve rakiplerimizin güçlü ve zayıf yanlarını, dış tehdit ve fırsatları değerlendirebilmek gibi birçok “strateji” unsurunu bize akıl nimeti sağlamaktadır.

Geçmişi anlayarak geleceğe bakabilmek, gelecekle ilgili planlar yapabilmek, akılcı hedefler belirleyebilmek ve onlara ulaşacak yolları bulmak veya inşa etmek gibi stratejik yaklaşımları, akıl ve düşünce gücümüz sayesinde geliştirebiliyoruz.

Dünü biliyoruz çünkü yaşadık, bugünü az çok tahmin edebiliyoruz çünkü yaşıyoruz. Ancak gelecek, belirsizliklerle dolu bir dünyadan ibaret… Geleceğin belirsizliği ve bu belirsizlik sebebi ile geleceğin şekillendirilmesindeki zorluklar, bireyler ile kamu ve özel sektör ayırımı gözetmeksizin bütün teşekküllerin en temel korku ve kaygıları arasında yer alıyor. Birey ya da organizasyonların bu puslu yolda yürümesi, ancak belirsizliklerin olabildiğince öngörülebilir hale getirilmesi ile mümkün olabilir.

Var olmaya devam etmek, bunu da sürekli gelişerek ve büyüyerek yapabilmek için daha özel davranmak gereklidir. Gelecek, hazırlık yapmayı gerektirir. Hiçbir hazırlık yapmadan kendisini tesadüflere bırakarak geleceğe doğru yürümek, çöle susuz ve azıksız çıkmak demek olabilir.

İnsanoğlunun, diğer türler gibi sadece içgüdüleri ile hareket etmesi veya yaşaması, “akıl ve düşünce sahibi” olma hüviyetiyle bağdaşmaz. O halde bizi insan yapan yeteneklerden biri olan “strateji” ye özel özel bir gözle nazar etmek ve geliştirmek gerekir. Çünkü günümüzde dünya, tabiri caiz ise kutlar sofrasına dönmüş durumda… Pazar şartlarında olduğu gibi devletlerarası ilişkiler ve hatta bireysel hayatta da bu böyle… Hülasa dünyamıza hakim olan kural şu; stratejisi güçlü olan, stratejisi zayıf veya hiç olmayanı yer, yutar… Bu sebeple her alanda çok güçlü, doğru ve isabetli stratejilere ihtiyacımız var diyebiliriz.

Bundan sonraki süreçte, amaç ve hedeflerimize ulaştıracak “strateji” lerin nasıl geliştirileceğiyle ilgili değerlendirmeleri; bize ayrılan bu köşede, siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunmaya çalışacağız…