Yakın tarihimizde önce Şeriat elden gitti… Şeriat elden gidince din elden gitmeye başladı…

Yakın tarihimizde önce Şeriat elden gitti… Şeriat elden gidince din elden gitmeye başladı… Sıra imana geldi… Şu anda iman tehlikede, iman elden gidiyor…İslam ahlakı elden gidiyor…

Beş vakit namaz kılanlar azınlığa düştü… Ramazan orucunu tutanlar azınlığa düştü… Din elden kayıyor, gidiyor…

Tesettür iki türlü elden gidiyor. Bir, çıplaklık şeklinde, bir de şeytanî tesettür şeklinde elden gidiyor.

İslam medreseleri yıkılınca, tasavvuf tekkeleri kapatılınca din zaten elden gider.

Din elden gidince doğruluk dürüstlük, iç barış, iş hayatında adalet ve insaf da elden gider.

Din elden gidince insanlık elden gider.

Yahu konuşturmayın beni, İslamcılıklar ilerlerken asıl gerçek İslama, Din-i Mübin-i İslam’a bağlılık ve uyma azalıyor.

Din gidince toplum kirleniyor.

Fuhşun (azgınlığın) her türlüsü yaygın halde.

İslamın tesiri (etkisi) azalınca Altın Buzağı dini hâkim oluyor. Herif dıştan Müslüman görünüyor ama asıl dini imanı para, menfaat, zenginlik, haram rant.

Din elden gidince haram yeme yaygınlaşır, ülke Haramistan’a döner.

Siz haram yiyen sahte dindarlara aldanmayınız, onlar doğru dürüst Müslüman değildir.

Din kültürü, din ahlakı zayıflayınca. farz-ı ‘ayn olan namaz terk edilir, nafile umre farz haline getirilir.

Siz adam başına 19 bin dolara lüks, ihtişamlı, israflı, tantanalı umreler yapıldığını biliyor musunuz?

İslam, Şeriat, İslam ahlakı elden gidince Müslüman bir toplum ne olur?.. Bin türlü fitne fesat, kirlilik kriz olur ve sonunda sarsılır, çöker, yıkılır.

Peki dindar ve sofu geçinen Müslümanlar din, iman, Şeriat elden giderken, iman tehlikeye düşmüşken ne yapıyor?

Var güçleriyle, birlik halinde, planlı ve programlı bir şekilde İslam için çalışıyorlar mı?

Çalışanların ellerinden öpüyorum.

Çalışmayanlara teessüf ediyorum.

Din, iman elden giderken lüks ve israf içinde yaşayan sahte sofular.

Saray yavrusu meskenlerde zevk u sefa içinde keyif sürenler.

Lüks yemeler içmeler, lüks piknikler, lüks yazlıklar, lüks hayat oh kekâh.

Lüks hayat var ama emr-i mâruf ve nehy-i münker yok.

Elde imkan, fırsat, hürriyet varken, yapılması gerekirken; nehy-i münker yapmamanın, bu farzı tâtil etmenin hükmü nedir? Günahtır, isyandır… Bu farzı tâtil eden Müslüman bir toplum, içlerindeki iyilerle birlikte helâk olacağına dair hadîs vardır.

Bugünün Türkiye’sinde din, hem dışarıdan, hem içeriden darbeleniyor.

İslam’ın içini boşaltmak isteyenler, kof ve boş Müslümanlar yetiştirmeye çalışıyor.

Okullardaki din kültürü dersleri bir aldatmacadır.

Besmelesiz Paşa resimli, Paşa beyannameli o biçim din dersi kitapları.

Müslüman yığınlar dünyevileştirilerek dinden uzaklaştırılıyor.

On milyonlarca Müslüman cep telefonlarının, televizyonların radyasyonlarına mâruz.

Lüks, israf, konfor, geçim seviyesi, teknik yükseldikçe gönüller ölüyor.

Dinî hassasiyetler körleniyor.

Sözde sofu ve sözde dindar Müslümanlar bir keyiften ötekine koşuyor.

Asırlar boyunca İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir ülkede iman tehlikedeyse, orada büyük bir yangın felaketi var demektir. Bu yangını söndürmek için var gücüyle, bütün imkanlarıyla çalışmayan ehl-i keyf, ehl-i lüks, ehl-i israf Müslümanlar da yanacaktır.

Ülkede bugüne kadar benzeri görülmemiş korkunç, dehşetli, bir azgınlık hüküm sürüyor… Bina, riba, nemrudî binalar… En âdi ve çirkin müstehcen yayınlar… Hedonizmin en bayağısı… Ar, namus, hayâ şişeleri taşa çalınmış… Uyuşturucu kullanımı on yaşına kadar düşmüş… Cinsel azgınlıklar ve sapkınlıklar konusunda Sodom Gomore, Ad ve Semud gölgede kalır…

Bu tablo ve sahne içinde sözde dindar, sözde sofu Müslümanlar keyif sürüyor…

Yangın var!.. Cılız sesimle bu kadar bağırabiliyorum.