İLGİ OBEZLİĞİ

Bu öyle tehlikeli bir obezlik ki, bütün hayatınızı dumura uğratabilir. 300 kilo bir bedenle sıfır harekete mahkûm olmasanız da, benzer bir ilgisel ucube haline gelip sıfır harekete olmasa da sıfır hareketliliğe mahkum olabilirsiniz.

Ne demek ilgi obezliği? Temel olarak yokluklar dünyası çokluklar dünyası karşıtlığından kaynaklanıyor. Binlerce, onbinlerce yıl boyunca insanın dikkatini çeken şeylerin sayısı kısıtlıydı ve büyük ölçüde başa çıkabileceği sayıdaydılar.

Avcı toplayıcı olarak yaşayan insan, ormanda yaşayan bir hayvanın ilgisini çekebilecek sayıda uyarana maruzdu ve biraz daha fazlası. Konuşan bireylerden oluşan bir grubu vardı. Ve bunun getirdiği ekstra bir yük vardı. Ama koskoca bir önbeyini vardı zaten bunun için fazladan.

Köylünün, küçük şehirlinin ve genel olarak dijital dönüşümün devrimleri öncesi insanların, sanayi devri insanının bile ilgisi için yarışan, dikkatini çeken unsurların sayısı kısıtlıydı. Bir elli yıl geriye gitsek, kalınca bir günlük gazete olurdu belki en zorlayıcı unsur.

Oysa dijital dünyada, televizyon kanallarıyla, sosyal medya ortamlarıyla, ışık hızına çıkan iletişimle, hayatın çok ama çok artmış temposu ile, işler çığırından çıktı. Artık ortalama insanın karşısına çıkan uyaran sayısı inanılmaz boyutlarda.

Muhtemelen, dedelerinizin sizin yaşınızdayken bir sene boyunca dikkatini çekmeye yönelik oluşan ilgi uyaranlarıyla siz bir günde aynı sayıda olarak muhatap oluyorsunuz. Yani bir yıllık dikkat çekici unsur bir günde tepenize yığılıyor.

Yani geçmiş dönemlerin insanları ilgilerini çekecek şeylerle gayet hazmedebilecekleri bir hızda karşılaşırken, hatta zaman zaman ilgi çekici şeylerin kıtlıklarını yaşarken, biz ciciler biciler cehennemindeyiz.

İlgimize saldıran o kadar o kadar o kadar fazla şey var ki, ilgi kuramama çölündeyiz. Yani nasıl Büyük Sahra'da suyun yokluğuyla çöl varsa, Kutuplarda da suyun 'yanlış formda' çokluğuyla çöl var.

Eskiden ilgi kuracak şey bulamadığımız için sıkıntı çekiyorduk, bulduk mu da kuruyorduk ilgimizi, veriyorduk dikkatimizi, ilerliyorduk. Şimdi ise burnumuzun dibine kadar sokulmuş öyle bin ilgiye değer şey var ki her saniye için, hiçbirini tutamıyoruz.

Bu tehlikeden @SinanCanan'ın da bahsettiğini işitmiştim. Sonra beraber #DijitalGelecekteİnsanKalmak'ı yazarken de en çok dikkat çektiğimiz konulardan birisi bu oldu. Gençleri mahveden, hayatlarını kısırlaştıran, geleceklerini karartan bir tehlike bu.

Ne dersiniz? Siz ne düşünüyorsunuz? Örnekleri var mı bu durumu yaşadığınız? Ya da başkaları yaşarken gördüğünüz? Düşünün. İlginizi çekmeye değer bir içerik oldu mu bu? Yoksa bu da o binlerce burnunuza sokulan şeyden biri mi?

Bir pırıltı, bir tıkırtı hissettiğiniz halde, derinlerde bir yerde sizin için çok önemli bir şeye temas ettiğini anlık olarak düşündüğünüz halde, unutup gidecek misiniz bu yazıyı da? Ne yapmalı peki? Yorumlarınızı, fikirlerinizi yazın. Önerilerimi daha sonra yazacağım.