İTİRAZINIZI ertelemenizi öneririm. Hemen hörelenmeyin derim. Zira sizin de benim düştüğüm, hemen reaksiyon verme yanlışına düşmenizi istemem. Çünkü bu, yanıltıcı.

İTİRAZINIZI ertelemenizi öneririm.

Hemen hörelenmeyin derim. Zira sizin de benim düştüğüm, hemen reaksiyon verme yanlışına düşmenizi istemem.

Çünkü bu, yanıltıcı.

Meseleyi anlama yolundaki kapıları kapatıyor.

Hem de sıkı sıkıya.

Ardından gelen zihnî uyuşukluk ile problemi çözmeden gölgede yaşamaya devam etmemizle neticeleniyor.

'İKİLİ bir hayat yaşıyorsunuz' diyerek söze girmişti kendinden gayet emin bir eda ile.

Kabullenmek kolay değildi elbette.

Suratımda yankılanan şamarın sesi halen kulaklarımda çınlar.

Yüzümün kızarıklığı geçti mi, bundan da hiçbir zaman emin olamadım.

Belki de böyle olması gerekiyordu.

O şiddetli şamarın sesi, sesini kısmamalıydı.

Utancım devam etmeliydi.

Başka türlü sorunu kabullenip bir hal çaresi düşünmek imkansızdı.

İÇİMİZDE bize iyilikler ilham eden meleğin yanı sıra sürekli kötülük işmam eden, bizi buna ikna eden ve nedamet derelerinde susuz bırakan şeytanın türlü desiseleri üzerinde düşünmemiz gerekiyor.

Konuyu görmemezlikten gelemeyiz.

Yok sayamayız.

Zira yok saymakla yok olmuyor.

Dahası katmerlenip bizi daha fazla kıskacına alıp sıktıkça sıkıyor.

Posamızı çıkarıyor.

Ruhlarımızın vaveylası kalbimizde çınlayıp duruyor.

Vicdan azabı bizi kemirdikçe, kemiriyor.

SÖYLENENLER şunlardı:

İçinizdeki meleği şeytana nasıl oluyor da ezdiriyorsunuz?

Buna inancınız nasıl el veriyor? Demek ki, sahih bir imana ulaşıp, itminan bulmamışsınız.

İkana ulaşmadığınızın en açık delili bu. Yakînen bilme ve kesin bilgiye ulaşma hususunda zaafınız var.

Meleğin telkini, şeytanın üflemelerine neden üstün gelmiyor benliğinizde?

Hem iyi hem kötü olmayı bu bünyede aynı anda nasıl barındırabiliyorsunuz?

Bir yönüyle aydınlık içinde iken başka bir cihetten bakıldığında nasıl karanlığın sakini olabiliyorsunuz?

Hem derinlikleriniz var; okuyor, araştırıyor, dinliyor, meraklanıyorken nasıl oluyor da aynı zamanda bu kadar yüzeysel olabiliyor, sathi kalabiliyorsunuz?

Hem aşk dolu haller sergiliyor, sevdanın sancağını bağrınıza dikiyor hem de nasıl bu kadar çok nefret kusabiliyorsunuz?

Paylaşmayı, bölüşmeyi, üleşmeyi infak ahlakının bir gereği kabul ederken bu denli kıskançlıkları nasıl ortaya koyabiliyorsunuz?

'Önce sen' deme erdemini her dem dile getirirken şahsi dünyanızda bu denli pervasızlıkla nasıl bir anlayışın ürünü olarak 'Önce ben, daima ben' diyebiliyorsunuz?

'Herkesi iyi kendini kötü görme' irfan eğitimlerini aldığınız halde nasıl bir mantıkla kendinizi başkalarından üstün, önemli ve özel görebiliyorsunuz?

Çevrenizin övgüsünü alabilmek için israfa kaçıp, saçıp savururken bunu cömertlik olarak tanımlayıp çalışanlarınıza karşı cimrinin de cimrisi tutumlara hangi akılla girebiliyorsunuz?

Kendinize merhametli, bağışlayıcı olurken diğerlerine karşı nasıl oluyor da acımasızlığın dibini tercih edebiliyorsunuz?

Kendinize bu kadar abartılmış sevgi, başkalarına bu denli bilenmiş öfke dolu olmayı nasıl başarabiliyorsunuz?

Evet, her şey zıddıyla kaim, ancak böyle bilinir. İlahî sistemin işleyişi bu şekilde. Bize düşen tarafımızı seçmektir.

Hem mü'min hem müşrik olunamayacağını idrak etmektir.

Adımız Müslüman ama ya tavırlarımız, tutumlarımız, hissedişlerimiz nasıl?

İman ve Kur'an'la mutmain olmuş bir kalbimiz olsaydı bu ikili hayatı sürdürebilir miydik?

Saklanmayın.

Sığındığınız gölgelerden çıkın ve kendinizle yüzleşin.

DEHŞETLİ bir bomba infilak etmişti sanki.

Paramparça olmuştuk.

Başta içimizden yükselttiğimiz temelsiz itirazların küçük bir noktası bile kalmamıştı orta yerde.

Düşünmemiz gerekiyor.

İkili hayatlar yaşıyor muyuz, yaşamıyor muyuz?

Önce kabul gerekiyor, ardından ise farkındalık içeren eylemler...

İman ve küfür mücadelesinin dünya durdukça var olduğunu unutmadan.

İçimizdeki meleğin ilhamına mı, şeytanın vesvesesine mi prim verdiğimizin bilincinde olarak.

İyilikleri arttırıp bünyemizde barınan kötülükleri kazıma gayretine hiç ara vermeden.

Kötülükleri iyiymiş gibi anlatarak CAHD yapanlara karşı hakikatli bir CEHD içinde bulunarak.

Ya Selam!