Sırtlan anavatanı Afrika olan, sürü psikolojisi ile hareket eden ve avına saldıran, çirkin ve sevimsiz, dünyanın en vahşi ve yırtıcı, memeli bir hayvan türüdür. Sırtlan o kadar vahşi, acımasız ve barbar bir hayvandır ki avını daha öldürmeden canlı canlı, sürü halinde parçalamaya, kafa-göz-kemik-bağırsak-et yemeye ve tüketmeye başlar. Çene, kafa, boyun ve döş kısımları dehşet boyutunda güçlü hayvanlardır.

Sırtlan anavatanı Afrika olan, sürü psikolojisi ile hareket eden ve avına saldıran, çirkin ve sevimsiz, dünyanın en vahşi ve yırtıcı, memeli bir hayvan türüdür. Sırtlan o kadar vahşi, acımasız ve barbar bir hayvandır ki avını daha öldürmeden canlı canlı, sürü halinde parçalamaya, kafa-göz-kemik-bağırsak-et yemeye ve tüketmeye başlar. Çene, kafa, boyun ve döş kısımları dehşet boyutunda güçlü hayvanlardır.

Dört ayaklı sırtlanların anavatanı Afrika'dır. Ancak bir de iki ayaklı sırtlanlar var. Bu, iki ayaklı yırtıcı ve vahşi sırtlanların sayıları az da olsa organize ve sistematik olarak hareket eden türleri, Ülkemizde ve Anadolu'da da mevcuttur. En tehlikelisi de iki ayaklı olanlardır. Çünkü hem hayvan, hem vahşi ve yırtıcı, hem şeytansı, hem de aklı var. Aklını ve gücünü yok etmeye, parçalamaya ve ötekileştirmeye kanalize ediyor.

Şimdi hukuki ve insan hakları, özgürlükler açısından çerçeve çizmek istiyorum. Anayasanın 24 maddesinde herkesin din, vicdan, inanç ve ibadet hürriyetine sahip olduğu belirtilmektedir. TCK 216. maddesinde halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek, toplumun bir kesiminin dini değerlerini alenen aşağılamak… suçları tanzim edilmiştir. İnsan hakları, özgürlükler, kılık kıyafet özgürlüğü, din ve vicdan hürriyeti… vb özgürlükler, yaşamsal haklar ve yaşam tarzları İslam dininde, Veda hutbesinde, Magna Carta Libertatumda, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde tanımlanmış ve garanti altına alınmıştır. Ancak burada belirtmem gereken husus yukarıda ifade ettiğim hukuki çerçeve insanlar için! Sırtlanlar, vahşiler, yırtıcılar ve barbarlar için maalesef etkili olamıyor!

Geçmişte, tarihte "İslam ilerlemeye engeldir ve Hıristiyan olalım, İslam çorap kokusudur, gençliğin kafasından Allah ve Peygamber gibi safsataları atacağız, din afyondur, Ayet ve Hadisler anlamını yitirmiştir, Kabe Arap'ın olsun Çankaya bize yeter, Sultan ile birlikte Allah'ı da tahtından indirdik, ulan öküz Anadolulu, Milletin % 60'ı aptaldır, Sümerlerde başörtüsünü fahişeler takardı" diyen, avını canlı canlı ipe sallandırarak yiyip, yok eden yırtıcı ve vahşi iki ayaklı sırtlanların; günümüzdeki uzantıları, torunları ve enikleri iş başında, içgüdüsel olarak görevlerini çok iyi yapıyorlar!

2020 yılı felaketlerle başladı. Devletin birinci derecede sorumluluğu dışında, doğal afet, güvenlik, teknik sorunlara ilişkin nesnel olgularda; depremde, çığ olayında, uçak kazasında, sınır dışı Bahar Kalkanı harekatında bizdeki iki ayaklı sırtlanlar Devlet, Hükümet, Toplum çökse de, olabilecek en/çok kötü olaylar olsa da biz de Milletin üzerine çöksek, canlı canlı Milleti yesek hedefinde oldular.

Şimdi de dünya ve Ülkemiz Korona Virüs salgını ile mücadele ediyor. Bu konu ve bundan önce ifade ettiğim diğer konular Milli ve ortak konulardır. Her türlü siyasi görüş, hayat felsefesi, yaşam tarzı konularından bağımsız olarak siyaset üstü bir şekilde Milli birlik ve beraberlik ruhuyla hareket edilmesi gereken sorunlardır.

Bilindiği gibi Türkiye Korona virüs salgınına karşı en rasyonel, etkin, bilimsel ve yapısal önlemler alan; alt yapı, donanım ve personel açılarından hazırlıkları yeterli ve yerinde olan ve örnek olarak gösterilen dünyada ender ülkelerden biridir. Alınan önlemler sayesinde virüsün Ülkemize iki ay geç gelmesi sağlanmıştır.

Hal böyle iken, gelinen aşamada bütün dünyayı saran Korona virüs salgını konusunda eski siyasetçi artığı, eski televizyoncu artığı ve gazeteci/yazar artığı; Kutsiyet, Millet, Cumhuriyet, Demokrasi, özgürlükler ve insan hakları düşmanı üç tane iki ayaklı, yırtıcı ve vahşi sırtlan gene hunharca saldırıya geçtiler. Korona virüs salgınını bahane ederek İslam ve Müslüman, din ve diyanet, imam ve din adamı, dindar, demokrasi-insan hakları-özgürlükler ve Millet düşmanlıklarını, kin ve nefretlerini bir kez daha gösterdiler. Dişlerinin aralarından vahşi salyalarını bir kez daha akıttılar.

Bu iki ayaklı sırtlanlar diyor ki : "Cami yerine hastane, imam yerine doktor, Umreden gelenler Korona virüse neden oldu…" Halbu ki son bir ay içinde Umreden gelenlerin sayısı 21 bin, Avrupa'dan gelenlerin sayısı ise 372 bindir.

Dünya genelinde Koronadan ölü sayısı 13.700, Avrupa'da 8.000, İtalya'da 4.200, Türkiye'de ise can kaybı 30'dur. Bilim adamlarının verilerine Avrupa'da ve özelde İtalya'da sağlık sistemi, alt yapı çökmüş durumda. Bunu bizzat kendileri de zaten ifade ediyorlar. Ancak buna rağmen Avrupa'da hiç bir kimse, Kiliseler yerine hastaneler, papazlar yerine doktorlar olsun, 200 bin papaz 1 doktor etmez, Vatikan ve Dünya Kiliseler Birliği neden var? şeklinde ağızlarından salyalarını akıta akıta din ve dini değerlere, din adamlarına, dindarlara aşağılıkça saldırmıyor.

Şimdi gelelim mevzumuza. Kendisi gibi düşünmeyen, kendi yaşam tarzına sahip olmayan Millete göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı diye küfreden, gazeteci ve yazar artığı, aşağılık bir iki ayaklı sırtlan; Korona virüsle mücadele konusunda bilim adamlarını, profesörleri ve doçentleri bir kenara koyup, onları es geçip 'Korona virüs aşısını din adamları ve imamların bulacağına inanıyorum' diyerek alçakça dine ve din adamlarına, Millete, onun değerlerine, Cumhuriyete, demokrasiye, çoğulculuğa, insan haklarına ve özgürlüklere saldırıyor, dalga geçiyor, aleni olarak cüretkarca suç iliyor.

Eski siyasetçi artığı, aşağılık bir iki ayaklı sırtlan daha 'Korona virüs salgının sebebi ve sorumlusu 3. Havalimanı ve onu yapan Erdoğan'dır' diyerek salyalarını akıtıyor, akıl-mantık-bilim dışılığını, kara cehaletini, kör siyaset ve ideolojisini, gericiliğini, yobazlığını, bağnazlığını ortaya koyuyor.

Yine bir başka eski televizyoncu artığı, gazeteci ve yazar bozuntusu ve iki ayaklı yırtıcı bir sırtlan da Korona virüsle mücadele konusunda, korunaklı kıyafetli bir görevlinin sakallı, cübbeli ve elinde tespih olan bir vatandaşın beynini dezenfekte ettiği bir karikatürü yayınlayarak altına da 'Sorun bu' notunu düşüyor. İslam dinine, Müslümanlara, Kuran'ı Kerime, din adamlarına, dindarlara, insan hakları ve özgürlüklere, demokrasiye ve çoğulculuğa, farklı yaşam tarzlarına kinini, nefretini, düşmanlığını alenen ortaya koyuyor, melanetini kusuyor...

Ancak bunlar sinek vızıltısıdır. Hiç bir zaman iki ayaklı sırtlan sürüleri emellerine ulaşamayacaklardır. Aslanlar ordusu ormandan meydana inmişlerdir, bozkurtlar kafilesi dağdan inerek ovada volta atmaktadır, kartallar ordusu gökyüzünde tüm asaletiyle süzülmektedir. Bu vahşi, yırtıcı ve barbar iki ayaklı sırtlanlar sürüsü; aslanların, kurtların azametli çeneleri arasında, kartalların kudretli pençeleri altında nedamet getirerek ve cıyaklaya cıyaklaya parçalanacaklar ve yok olacaklardır.

Zafer aslanlar ordusunundur,

Muzafferiyet bozkurtlar ordusunundur,

Galibiyet kartallar ordusunundur,

Azamet, adalet ve medeniyet; akıl, mantık, bilim, çalışma ve ilerleme dini olan İslam Dini ile müşerref olan Müslüman Türk Milletinin olacaktır.

Saygı ve selamlarımla...