ANLAM dünyamıza hücum edip orayı işgal eden modern kavramlar bünyemizde rahat tahribat yapabilmek için çok yönlü olarak çalıştılar. Ve bizim yaşam alanımızı belirleyen pek çok önemli terimi ya kovdurlar ya da anlaşılmaz ve işlemez hâle getirdiler.

ANLAM dünyamıza hücum edip orayı işgal eden modern kavramlar bünyemizde rahat tahribat yapabilmek için çok yönlü olarak çalıştılar.

Ve bizim yaşam alanımızı belirleyen pek çok önemli terimi ya kovdurlar ya da anlaşılmaz ve işlemez hale getirdiler.

Tefekkür ufkumuzdan uzaklaştırılan o kelimelerden biri de 'İhsan' idi.

Hayatın tümünü muhteşem bir merhametle kuşatan bu kavrama yabancı düştüğümüz zamandan beri gönüllerimiz çoraklaşmaya başladı.

Hissiyatımız kurudu.

Kelimelerimiz manasını yitirdi.

Dokunuşlarımız şefkatsiz kaldığından etkisizleşti.

İHSAN bilinci ile yaşamak mü'minlerin en önde gelen vasfıydı oysa.

Başta kişinin kendi düşünce, anlayış ve yaşayış alanı olmak üzere çevresine de tesir eder, denize atılan taşın meydana getirdiği halkalar gibi muhabbet haleleri oluştururdu.

Bu bir nevi sevginin perçinlenmesiydi.

'Önce sen' diyebilme erdemiydi.

Narsizmin kulesine basamak basamak tırmanmaya başladığımızdan bu yana artık ihsan konusunda inebildiğimiz kadar insanlığın aşağılarına indik ve kedimizi karanlıkların mahkûmu haline getirdik.

GÜZELLİK kavramı bedensel bir çağrışım yapmazdı.

Kişiliğimizin göz kamaştıran fedakarlıklarına işaret ederdi.

Biri için 'O güzel insandır' denildiğinde kimse ondan zarar beklemez emniyet içinde ilişkiye girebilirdi.

Ne mihman olan güvenlik açısından kaygılanırdı ne de misafir eden.

İki tarafta birbirinin güzelliklerini okur, hayranlıklarını dile getirir ve bunu şükre vesile ederlerdi.

BAŞKASI kavramı şimdiki gibi belirginleşip derinleşmediğinden ve rekabet hisleri başıboş bırakılmadığından bütünlük duygusu ile hareket edilirdi.

Aileler bir bütündü.

Mahalleler, semtler yine öyleydi.

Şehirler hatta…

Tevhid idraki de diyebileceğimiz bu birlik, bütünlük anlayışı ihsan üzere davranışı alabildiğine açığa çıkartırdı.

'Başkasına iyilik etmek' şeklinde bir düşünce hasıl olmadığından borçlandırma da söz konusu olmazdı.

İlahî emir gereği ihsan üzere olmak, bu şuur ile yaşamak ve sonunda 'Muhsinler' olarak göçmek. İhsanda bulunan kişiye muhsin denildiği için finali bu şekilde yapmak temel hedefti.

Kişi bu kulluk bilinciyle hareket ettiğinde elbette yaptığı işi en güzel şekliyle yapacaktı. Zira Allah güzeldir ve güzeli sever inancı onda muhteşem bir motivasyona dönüşürdü.

Yüce Rabbimizin yaptığı her şeyi ihsanla yaptığını bildiriyor olması imanlı gönüllerde sönmeyen bir meşale şeklinde ışığını yayardı.

İyiliklerde asgari ölçüyü geçip severek daha fazlasını yapmanın ihsan olduğu bilinirdi.

Kişisel münasebetlerdeyse fazlasını vermek ama kesinlikle azını almanın Muhsinlere mahsus olduğu kavranırdı.

Sevgiye dayalı özverili tüm tutum ve davranışlar bu çerçeve içinde değerlendirilirdi.

İHSAN ehli olup o bilinçte yaşayabilmek için evvela 'Hilm' sahibi olmak gerekiyor. Engin gönüllü, geniş düşünceli olup dar kalıpların çemberlerini kırıp atmakla ulaşılabilen bir seviye bu.

Aşırılıklar giderilmeden hilme kavuşulamıyor. Hilme ulaşmadan ise muhsin olunamıyor.

Bunun için lazım gelen ise, kararlılık, azim, cesaret ve ardından tok gözlülük.

Yani cömertlik.

Tüm bunlar ise öfkeyi gemleyip denetim altına almadan mümkün olamıyor.

Affetme, hoşgörü ve sabrı kuşanmadan yanına yaklaşmak bile mümkün değil.

Kur'an-ı Kerim'de farklı kalıplarla yetmişten fazla geçen bu kelimeyi yeniden hayatımıza hayat yaparak yaşamak yani ihsan bilinci ile kulluğumuzu sürdürmek artık eskiye göre daha kaçınılmaz görünüyor.

Yoksa yolda yürürken birine selam vermekten korkacağız. Ya da bize Hakkın selamını dileyen kişiden bile tedirginlik duyacağız.

Demem o ki; sosyal patlamalar, aile problemleri, ikili ilişkilerde yaşanan çıkmazlar, güvensizliğin ayyuka çıkması, herkesin kendi bencillik şatolarına kendisini kapatması başka türlü son bulamayacak.

Huzurla başımızı yastığa koyup mutlulukla sabaha merhaba dememiz gerçekleşemeyecek.

Sözün özü şu ki; ihsan şuuru ile yaşamaktan başka bir çare görünmüyor.

Ya Selam!