İdlib Saldırıları Bize Ne Anlatıyor

İdlib, Suriye'nin kuzeybatısında, Türkiye'nin Hatay ilinin karşısındaki Suriye topraklarında yer alıyor. Türkiye ile 130 kilometrelik sınır komşuluğu olan İdlib'in doğusunda Halep, kuzeydoğusunda Halep'in Afrin ilçesi, güneyinde Hama, kuzeybatısında Lazkiye illeri bulunuyor.

İdlib’te Hangi Muhalif güçler hakim?

“İdlib muhalifler ve rejim karşıtı silahlı grup Heyet Tahrir Şam (Şam'ı Özgürleştirme Heyeti) arasındaki hakimiyet alanlarına bölünmüş durumda. Esed rejimine karşı savaşan 14 İdlibli muhalif grup, mayıs sonunda "Ulusal Özgürleştirme Cephesi" (Cephe Vataniyye Tahrir) adı altında birleşti.

Feylak-ı Şam, Nasır Ordusu, Özgür İdlib Ordusu, 1. Sahil Tümeni, 2. Sahil Tümeni, 1.Fırka, 2. Ordu, Seçkinler Ordusu, Şüheda El İslam Dareyya, El Huriyye Tugayı, 23. Fırka, Suriye Kurtuluş Cephesi, CeyşülAhrar ve Sukuru Şam grupları, 70 binden fazla gücüyle rejime karşı savaşan en büyük askeri oluşumlardan birini kurdu.

Muhalifler dışında İdlib'de hakim bir diğer grup da Heyet Tahrir Şam. Birleşmiş Milletlerin terör listesindeki Nusra Cephesi'nin geçen senenin başında dağılmasından sonra içindeki yaklaşık 25 bin civarı güç, Heyet Tahrir Şam'ı kurdu. Son aylarda çok sayıda bileşenin ayrılmasına karşın önemli bir silahlı güce sahip Heyet Tahrir Şam, Babülhava Sınır Kapısı'nı da kontrol ediyor.

Nusra'dan ayrılanların birkaç bini de Hurraseddin isimli grubu oluşturdu. Ruslara göre İdlib'de terörist gruplar hakim ancak saha raporları bu durumun böyle olmadığını gösteriyor. İdlib, Suriye'deki muhaliflerin elindeki tek il olması açısından önem teşkil ediyor. AA”

Peki rejim güçlerinin İran ve Rusya desteğiyle Astana uzlaşmasına aykırı olarak neden İdlib’e saldırmaktadır?

Muhaliflerin İdlib'i ele geçirmesi ve Rusya’nın Ekim 2015'te iç savaşa dahil olmasından sonra kent, çok şiddetli hava saldırılarına maruz kaldı. Mayıs 2017'de Türkiye; Rusya ve İran ile Kazakistan'ın başkenti Astana'da yaptığı uzlaşıylaİdlib "çatışmasızlık bölgesi" ilan edildi. Bu antlaşma ile taraflar terör unsurların hükümet güçleriyle çatışmasını engelleyerek sorunu insani noktada çözmeye çalıştılar.

Bilindiği gibi İdlip, özellikle Haleb’in rejim güçlerinin eline geçmesinden sonra buradan göç ettirilen kişilerin yerleştiği ve nüfusunun 4 milyona ulaştığı bir kenttir. Biz Haleb işgali sırasında da Türkiye’nin sorunu Haleblileriİdlib’e göç ettirmekle sadece ötelediğini ve çözemediğini söylemiş, bir sonraki aşamanın rejim güçlerinin İdlib’e saldıracağını beyan etmiştik. Nitekim beklediğimiz süreç de başladı.

Rejim, İdlib bölgesini ele geçirmek için son iki buçuk aydır İdlib civarındaki Hama ilinin kuzeyinde ve Lazkiye kırsalındaki cephe hatlarına yığınak yapıyor. Esed rejimi son dönemde artan hazırlıklarını, İdlib'in güneyindeki Ebu Zuhur Havaalanı Hama'nın kuzeyindeki Skayiybiye, Lazkiye'de Sılımfe bölgelerinde ve İdlib'e uzanan hat boyunca sürdürüyor.

İdlip Neden Önemli

“Kentten geçen M5 otoyolu Türkiye, Suriye ve Ürdün'ü birbirine bağlıyor. Suriye içinde ise Akdeniz'e çıkış kapısı niteliğindeki İdlib, Lazkiye, Hama ve Halep illerine komşu. Rusya'ya ait Hımeymim Üssü'nün de bulunduğu, Esed rejiminin "kalesi" Lazkiye'ye komşu olması, İdlib'in stratejik değerini artırıyor.Suriye'nin en büyük insani yardım giriş kapısı konumunda da olan İdlib'dekiBabülhava Sınır Kapısı'ndan ayda ortalama bin 500 civarı insani yardım tırı geçiyor. Bunun yanı sıra Babülhava'dan ayda 4 bin 500 tır civarı da ticari mal girişi oluyor.”aa

İdlib'deki gruplarla ilişkileri bulunan ve bölgede 12 askeri gözlem noktası kuran Türkiye, konuşlandırdığı çok sayıda askere takviye için sürekli sevkiyat yapıyor.

İdlib; Türkiye sınırında bulunan ve Türkiye için güvenliğinin sağlanması açısından önemli bir kenttir. Türkiye, burada askerlerini konuşlandırarak terör unsurlarının buradan ülkemize sızmasını engellemeye çalışmaktadır. Ayrıca, Türkiye ülkeye gelebilecek göç dalgasını oluşturduğu güvenli şehirlerle durdurmaya çalışmaktadır.

İdlib’in rejim güçlerinin eline geçmesi demek Türkiye ‘nin yeni ve büyük bir göç dalgası ile karşı karşı kalması demektir. Üstelik bu göç, tüm diğer göçlerden daha yüksek olup yaklaşık 4 milyon Suriyelinin ülkemize girmesi demektir.

Suriye’yi boşaltmaya çalışmak bir İran projesidir. İran, başından beri Suriye’nin demografik yapısını değiştirmeye çalışmakta ve buradaki Sunni halkı bölgeden sürüp yerine Afganistan ve Pakistan’dan getirdiği Şiileri yerleştirmektedir. Şam ve Halep’te onlara evler ve gayri mülkler vermektedir. Suriye hükümeti de kullanılmayan evlerinin sahiplerinin gelmemesi üzerine mülkiyetini düşüren bir kanun maddesi kabul ederek yasal kılıfı hazırlamıştır.

Yani İran ve Suriye rejimi kendilerini kabul etmeyen tüm halkı ülkeden çıkararak kendilerini kabule edecek Şii halkı bölgeye yerleştirmeye çalışmaktadırlar. Ülkede azınlık olarak bulunan Şii ve Nusayri iktidar, çoğunluğu ülkesinden sürerek onların topraklarına el koymanın peşindedirler.

Sivil halka yönelik bu saldırıların temel amacı Suriye’yi boşaltmak, halkı Türkiye ‘ye sürmektir. 5 milyon civarında Suriyelinin ülkeyi terk ettiği tahmin edilmektedir. İdlib’te de 4 milyon civarında insan yaşamaktadır. Burası da tahliye edildiğinde 20 milyon nüfusu olan ülkenin yarısının boşaltılması sağlanmış olacaktır.

Nüfus dengesini lehine çevirecek olan İran, artık bölgenin süper gücü olmuş olacaktır. Bundan sonraki aşama bizim ülkemizi karıştırma porjesidir…

Türkiye’nin bu süreçte uyanık olması ve ne pahasına olursa olsun saldırıyı İdlib’te durdurması gerekir. Gerekirse savaşı göze almalıdır, çünkü bugün savaşı göze almamak demek barışın gerçekleşmesi anlamına gelmez, bilakis yaşanacak olan savaşı sadece ertelemiş oluruz ve şartlar aleyhimizde iken savaşa sürüklenmek yenilgiyi getirecektir…

Rus yanlısı haber ajansı Sputnik ise olayı şöyle vermektedir: “Türkiye'nin karşı çıktığı operasyon gerçekleşir ve İdlib kurtarılırsa, bu, Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yönetiminin 7 yıllık savaştan zaferle çıkması anlamına gelecek. Suriye'de cihatçıların elinde vilayet kalmayacak ve İdlib'e komşu vilayetler Lazkiye, Hama ile Halep güvende olacak. Çünkü Halep'e 60, Lazkiye'ye 40, Hama'ya 45 km mesafedeki İdlib'den cihatçılar zaman zaman buralara grad füzeleriyle saldırıyor.” Onların cihadçı olarak nitelediği kuruluşlar, zaten rejim karşıtı muhalif kuruluşlardır. Cihatçı diye niteleyerek batının geleneksel İslam korkusunu tahrik etmektedirler.

Sputnik’e göre Türkiye’nin endişeleri de şunlardır: “Ankara, PKK'nın Suriye kolu kabul ettiği YPG'ninİdlib üzerinden Irak sınırından başlayarak Akdeniz'e kadar kesintisiz bir hat oluşturmasını engellemek iddiasında. Bu gerekçe üzerinden İdlib içinde oluşturacağı askeri bölgenin, YPG'ninİdlib'e yayılmasının önünde engel oluşturacağını öne sürüyor.

Aynı zamanda burada sivillere güvenli bölge sağlayacağını ve bunun da olası bir göç dalgasının önünü keseceğini savunuyor. Gelecekte YPG'ye karşı ÖSO ile yeni operasyonlar düzenlemenin hesabını yapan Ankara, İdlib'in Suriye hükümeti tarafından kurtarılması halinde, desteklediği ÖSO gruplarının dağılmasından ve ÖSO ile diğer cihatçıların sivillerin arasında karışıp Türkiye'ye kaçmasından da endişe ediyor.”

Oyun Suriye’yi boşaltmak, Sünni nüfusu Türkiye ve civar ülkelere süpürmek ve yerine Şii nüfus getirerek, İran Pers İmparatorluğunu kurmaktır.