Keramet ehli olup saygın bir velidir. Hacet ve isteklerin duaların kabul olduğu bir türbesi vardır. Asrının büyük velilerindendir. Bazı fesad ve kötü iş işleyenler kendilerine Hace Bektaş’a dayandırırlar bütünüyle yalan ve iftiradır.

Şeyḫ el-Ḥācc Bektaş (Sulṭan Ḥācī Bektaş Velî)

Keramet ehli olup saygın bir velidir. Hacet ve isteklerin duaların kabul olduğu bir türbesi vardır. Asrının büyük velilerindendir. Bazı fesad ve kötü iş işleyenler kendilerine Hace Bektaş'a dayandırırlar bütünüyle yalan ve iftiradır.

Hakîkat rahı içre Ḫıżr-ı 'alem ola Yoldaşun

Eger fehm itdüñ ise sırrını Sulṭan Bektaş 'un

Şeyḫ Muḥammed el-Küşteri

Acem diyarlarından Rumeli Anadolu topraklarına gelip Bursa'ya yerleşmişlerdir. Keramet ehli ve cezbeli bir zattır. Duası maḳbûl bir veliyyullah olan Şeyh Küşteri Hazretlerinin kabri, de önündeki güzel çeşme de yakın zamana kadar duruyormuş. Maalesef diğer birçok türbe ve kabirler gibi onu da bir gecede yıkmışlar ve yerine bir bina yapmışlar. Bursa'da "sıra dükkanlar" tabir edilen yerin hizasında bulunan kabrin taşında, "Kutbü'l-'Ârifîn Gavsü'l-Vasılîn Cennet-mekan Firdevs-aşiyan Sahib-i Hayal Şeyh Muhammed Küşteri" ibaresi yazılı imiş.

Şeyḫ Postinpûş

Acem diyarlarından Rumeli Anadolu topraklarına gelip Bursa'ya yerleşmişlerdir. Keramet ehli ve cezbeli bir zattır. Sulṭan Murad el-Gāzî Şeyḫ için Yenişehir nam kasabada bir zaviye bina etmişler. kabr-i şerîfi bu zaviyededir. Ziyaretgahtır. Sultan I. Murad: 'Şeyh Postinpûş' lakabıyla meşhur Tebrizli Seyyid Mehmed Hammarî'ye bağlı bulunduğu yolunda rivayetler vardır. Onun adına Bursa Yenişehir'de tekke yaptırmış olması da buna işaret eder. 'Şeyh Postinpûş 'un tarikatı kesin olarak bilinmemekle birlikte 'Melamî' olması muhtemeldir.

Hazret-i Şeyḫ Muḥammed el-Cezerî

Kuran Hafızı olup kuranı yedi usulle okumayı bilmesinin yanında Mekke medine ve mısır da pek çok ilim meclislerine katılarak devrinin önde gelen alimlerinin arasında yer alır. İbnü'l-Cezerî, Dımaşk'ta Emeviyye Camii'nde Kubbetü'n-nesr'in altında kıraat okutmaya başladı. Onun yıllarca sürdürdüğü bu dersleri Endülüs, Yemen, Hindistan, Rum ve Acem diyarından gelen talebelerin ilgi odağı oldu. Kendisine ayrıca Âdiliyye Medresesi kıraat şeyhliği görevi verildi. Sultan Zahir Berkuk'un atabegi olan Aytemiş'in üstadüddarı Emîr Kutlubey'in kendisine bazı idarî görevler vermesi üzerine İbnü'l-Cezerî defalarca Mısır'a gidip geldi. İbnü'l-Cezerî, Antakya'da bir müddet kalarak bazı talebelere aşere okuttu; daha sonra Bursa'ya gitti. İbnü'l-Cezerî Bursa'da Yıldırım Bayezid'den büyük ilgi gördü; burada talebe yetiştirmesi sağlandı. İstanbul'a yapılan askerî harekata katıldı; ardından gerçekleşen Niğbolu Savaşı'nda Yıldırım Bayezid'in beraberinde bulundu. Savaştan sonra Bursa'ya giden İbnü'l-Cezerî burada en-Neşr fi'l-ḳıraʾati'l-ʿaşr adlı eserini yazdı; Bursa Ulu camii'nde imamlık yaptı. Ṭayyibetü'n-Neşr'i nazmetti. Bu manzumeyi pek çok talebe ezberleyerek kendisinden aşere okudu. Padişahın oğulları Mehmed, Mustafa ve Mûsa da onun talebeleri arasında yer aldı. İbnü'l-Cezerî, yaklaşık yedi yıl sonra meydana gelen Ankara Savaşı'na Yıldırım Bayezid'le birlikte katılarak esir düştü; ancak onun şöhretinden haberdar olan Timur kendisini huzuruna getirterek ona saygı gösterdi ve ikramda bulundu. Hz. Peygamber'e ulaşan kıraat silsilelerinin en yoğun kesişme noktasında İbnü'l-Cezerî'nin bulunması onun bu ilimdeki haklı otoritesiyle doğrudan ilgilidir. Kabri serahs kentindedir