Melâmetiye İktisadî hayatta oynadığı rol tasavvuf tarihi açısından da önemlidir. Genelde olmasa bil e bazı asır ve muhitlerde dervişler ve mutasavvıflar tekke vakıflarıyla geçinen veya geçimini dilenerek temin eden bir cemaat olarak görülmektedir.

Melametiye İktisadî hayatta oynadığı rol tasavvuf tarihi açısından da önemlidir. Genelde olmasa bil e bazı asır ve muhitlerde dervişler ve mutasavvıflar tekke vakıflarıyla geçinen veya geçimini dilenerek temin eden bir cemaat olarak görülmektedir. Melamiler ise kendilerinin derviş olduğunu gösterebilecek en küçük belirtilerden bil e şiddetle kaçındıklarından bizzat hayatın içine girmişler ve Bu melamet hırkası ile kendilerini gizlemişlerdir. Bu anlayış onları iktisadî ve sos yal hayatın içine itmiştir. Yoksa melametiye doğrudan iktisadî bir hareket değildir. tasavvufî düşünce bir yönüyle iktisadî hayatın gelişmesine menfi yönde etki ederken yine tasavvufî muhitin içinden gelen diğer bir cereyan da iktisadî hayatın gelişmesine müspet yönde katkıda bulunmuştur. İşte bu cereyan Melamiliktir. Melamilik Belki (ve büyük bir ihtimal ile de öyle) tek bir tarikat olmaktan çok başka tarikatlara yol göstermiş bir zevk ve meşrebin adıdır.

Melamî Hakk'a yakınlığını halkın dışında belli bir davranış ve özel kıyafetle sergilemeyi asla düşünmeyerek, herkesle beraber ve herkes gibi işi gücü peşinde; kulluğunu ise arada sessiz sedasız yerine getirmekle meşgul,görünürde halkla, gönülde Hakk'la beraber, Sade ve son derece gösterişsiz yaşantısı içinde çalışma ve üretme çizgisinden geri kalmayan ısrarlı takipçi Kıyaslama, istenirse, daha da ileri götürülebilir: Melamî hak ta benliğini yok etmeyi gaye olarak muhafaza ile birlikte, irade ve hareket tarafına yine de bir çıkış ve boşalma fırsatı arayıp bulmayı elden bırakmamıştır: Kendi başına belki bir «hiç»; fakat bütün o hiçliği ile beraber emanet aldığı ilahi kudretin taşıyıcı ve aleti olarak «var» oluşun tam ve eksiksiz bilincine sahip Sözü yine Mevlana tamamlar : «Kendinde olan kudreti gör ki bu kudret ondandır. Halk içinde zikr ve ayin tarafı ile göze görünme ve dikkati çekme tutkusundan arındırılmış insan, yerine göre hareketlerinin iyilik ve kötülük ölçülerini de başkalarının takdirinden değil, kendi vicdanından alabilirdi. Ününü işittiği şeyhe kavuşmak için işini gücünü bırakıp uzak diyarlara giden dervişe şeyhin ilk sözü: Sana yeryüzü dar mı geldi ki...» ve arkasından: «var halini Allahla düzelt ve güzel eyle ta kim ol seni Allah'ın gayrına meşgul eylemeye dahi halkın sözü ile kendin için olan işi terk etme... Çünki halini Allahla düzeltip güzel eyleyesin ol sana kendine varacak yolu gösterir. Halkın övmesine de, kabul ve reddine de aldanma ki onlar yol vuruculardır O halde: Her dem ahvalini açık ve gizli teftiş kontrol eyleyip ondan her ne kim yanında muhakkak ola onunla karar kıl Hicretin ikinci yüzyıl sonlarından başlayıp Horasan ve Türkistan içerlerine kadar nüfuz ve manevî hükümranlığını sürdürdüğü bu ekol bir haz ve zevk ortamı olmadığı gibi günah ve kusurlarına bulaşmamak için uzağında durulması ve kaçınılması gereken bir «ölümlü dünya» da değildir; tam tersine istenmek, şekil ve düzen verilmek üzere mü'minin önüne serili bir madde ve malzeme yığınıdır.

Dünya diğer bir yanı ile de beşerî ihtirasların birikim ve odak noktası olarak alt edilecek bir düşman, bir hasım kuvvet... Ama o haliyle de önünden kaçarak değil, içinde kalıp zararlı tesirleri ile savaşarak alt edilecek bir hasım. Madem ki manevi varlığını «masivaya (Hak'tan öte her türlü ilgi ve ilişkiye) karşı koruma k ve ona kapılmamak gerekiyor; bu ondan elini eteğini çekmek ve devamlı kaçmakla değil, etrafım saran geçici, fani tezahürleri ile durup dinlenmeden uğraşmak ve pençeleşmekle mümkün olur. Savaşmak için düşmanının da savaş alanında olması şarttır. Dünya, demek oluyor ki, ister hak varlığının tecellisi, ister türlü kötülükleri göğüslenecek bir hasım olarak alınsın, iman ehli için atlanıp geçilecek bir durak değil, kah tecelli neşesini tadarak kah «masiva» tarafıyla boğuşarak içinden bir adım sıyrılmamak gereken bir varlık görünümünü sürdürür. Bütün bunlar, topluca, kişiyi dünya dışına değil içine çeken motiflerdir. Horasan Melameti için çile, zühd ve türlü yollarla dünyayı terk etmek diye bir şey yoktur.

Sosyal Medya hesablarımız: youtube/İbrahim Yerlikaya

twitter @muabbiri facebook/ibrahim yerlikaya

instagram/değişim uzmanı