Malum Ülkemizde bazıları heykelle yatıp, heykelle kalkıyorlar. Sıkıldıkça heykele sarıyorlar. Sermayeyi heykele yüklüyorlar, aç kaldıklarında belki karınlarını doyurur diye. Neredeyse helvadan heykel yapıp, yaptıkları heykelleri yiyecekler! 

Malum Ülkemizde bazıları heykelle yatıp, heykelle kalkıyorlar. Sıkıldıkça heykele sarıyorlar. Sermayeyi heykele yüklüyorlar, aç kaldıklarında belki karınlarını doyurur diye. Neredeyse helvadan heykel yapıp, yaptıkları heykelleri yiyecekler!

Ülkemizde küçük bir kesim ve bazı kurum ve kuruluşlar heykelin, sözümona sanatın dibi; gelişmişliğin, kalkınmışlığın, ilericiliğin, aydınlanmanın, çağdaşlığın ve kültürün bir göstergesi olduğunu düşünüyor ve yaşam biçimi olarak görüyor. Devletin kaynaklarını, Milletin parasını ihtiyaç sahiplerine vermek ve vatandaş için hizmete yansıtmak yerine canlı ağaçtan, taştan ve demirden heykellere yatırıyor. Eşek heykeli, sarhoş adam heykeli, Başpiskopos Makarios heykeli, ayı heykeli, geyik heykeli, güneş heykeli, ne idü belirsiz kaya heykeli, vırt heykeli, zırt heykeli, onun heykeli, bunun heykeli, ucube heykeli… Heykelde sınır yok, yani! Adamlar o biçim!

Adı geçen küçük bir kesim ve kurumların, son iki yılda heykele yatırdıkları paranın miktarı 17 milyondur. Tabi bu bilinen. Bir de bilinmeyen var.

Son olarak Eskişehir Belediyesi, güya halka ağaç sevgisini aşılamak için şehrin en işlek kavşaklarından birine ağaç heykeli ve ağaç diken genç heykeli dikti. Maşallah ağaç dostları tüy diker gibi heykel dikiyorlar. Adamlar ağacın aslını değilde, heykelini dikiyorlar! Aslına ne gerek var, heykeli yeter bize diyorlar.

Yine Bodrum Belediyesi de ne idü belirsiz bir kayayı, beton parçasını (deniz süngeri heykeliymiş) yolun ortasına koyup, sanata büyük hizmet diye, ballandıra ballandıra anlatıp, büyük şatafat ve debdebe ile heykel açılışı yaptı. Devletin ve Milletin parasını hunharca sokağa attı, çar çur etti. Heykel yapacağına, yağmurda sel alan Şehrin altyapısını yenilesene!

Geçtiğimiz iki yılda Yalova Belediyesi'nin, Beylikdüzü Belediyesi'nin bilime ve tekniğe aykırı bir şekilde ağaçları kökünden sökerek yaptığı ağaç katliamını, İBB'nin Eyüp'te asırlık ağaçların bulunduğu koruluk ve parka ağaç katliamı yaparak konut projesi gerçekleştirme planlarını biliyoruz.

Diğer yandan Devletin, Hükümetin ve ilgili Bakanlığın son 20 yılda diktiği gerçek ve canlı ağaç (heykel değil) sayısı 4.7 milyar olup, 20 yıl önce Türkiye'de toplam yeşil ve orman alanı 20 milyon hektar iken bugün 22 milyon hektar olmuştur. Hedef 2023'te 23 milyon hektar yeşil ve orman alanı!

Ağacın kendisini değil de heykelini diken bu heykelciler, Bodrum'da kaçak villacılar birde Devlet Kurumlarını ve Hükümeti yeşili, ağacı, doğayı katletmekle suçlamazlar mı? Güler misin, ağlar mısın?!

Betondan ve demirden yapılan heykelleri görünce tatmin olan ve haz duyan, medeniyet ve ilericilik karşıtı heykelciler; betondan yapılan yol, köprü, havaalanı, liman, okul, hastane, baraj, cami, minare, kule, fabrika…; demir-çelikten yapılan tank, top, tüfek, akıllı bomba, füze, roket, savaş gemisi, uçak gemisi, denizaltı, İHA/SİHA/TİHA/SİDA, helikopter…; ve canlı, yaprakları yeşillenebilen, dikilen 4.7 milyar ağacı (heykel değil) görünce baş ağrısı krizine giriyorlar!

Mosmor somurtuyorlar! Nasipsiz takdirsizler!

Umarım heykelciler, sanatın sanat için değil, toplum ve toplum yararı için olduğunu, heykelden ağaçların fotosentez yapmadığını, karbondioksit çekip oksijen üretmediğini; sadece gerçek ve canlı ağaçların fotosentez yaparak karbondioksit çekip oksijen ürettiğini bir gün öğrenip anlarlar!

Saygı ve selamlarımla…

KAYNAKÇA:

1- Tarım ve Orman Bakanlığı

2- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı

3- AA

4- Basından (Takvim Gazetesi, Yeni Akit Gazetesi)