Her son yeni bir başlangıçtır…

Eskiler sayılı gün çabuk geçer derlermiş.. Evet,16 Nisan halk oylamasına şunun şurasında sadece üç gün kaldı. Artık söz de karar da aziz milletimizin. Bu referandumun sonucuna göre tarihimizde beklide ilk defa ayaklarımızdaki prangalardan tamamen kurtulacağız. Pek tabii özgürlük deyince, bizde akan sular durur. Çünkü biz Türkler ‘’bağımsızlığımıza çok düşkün bir milletiz.’’ Tarihimiz boyunca hür ve bağımsız yaşamayı her türlü değerin üzerinde görmüş, hürriyetimiz ve bağımsızlığımız uğruna seve seve canımızı feda etmişizdir.

Bizde dili, dini, ırkı ne olursa olsun bu vatan topraklarında yaşayan herkes birinci sınıf vatandaştır. Ülkemizin çimentosunu oluşturan tüm yurttaşlar tek bir kimlikle bu vatanın ve Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olmuşlardır. Dolayısıyla bu toprakların zenginliği bu necip milletinin ta kendisidir. “Doğduğumdan beridir aşığım istiklal’e” diyen bir ecdadın torunları olarak, bugüne kadar üzerimize oynanan bütün oyunları hamdolsun boza boza geldik. Bugüne kadar istiklalini hedef alan her oyunu bozan aziz milletimiz, 15 Temmuz’da bir kez daha ‘’istiklaline ve istikbaline kast eden hainleri hüsrana uğratmış, ülkemizin hem bugününe hem geleceğine adeta mührünü vurmuştur.’’

Artık şimdi ikinci büyük mührü vurma zamanı gelmiştir. 15 Temmuzda Erdoğan ve Türkiye karşıtı alçakların alayının alnının ortasına ‘’HAYIR’’ mührünü vuran milletimiz, bu kez de 16 Nisanda ‘’EVET’’ mührünü ‘’Güçlü Türkiye’’ için vuracak sandıkları patlatacaktır.. Çünkü İslam âleminin umudu ‘’Türkiye artık Türkiye’den çok büyüktür.’’ Çünkü Türkiye bütün ezilen mazlumların vatanıdır. ‘’Ben bu aziz milletin hizmetkârıyım’’diyen Erdoğan ise, dünyadaki tüm mazlumların ve mağdurların Cumhurbaşkanıdır.

15 Temmuz günü, kendi milletini, meclisini, vatanını, milletin silahlarıyla bombalayan hain darbecilere, alçaklara, gözü dönmüşlere milletçe gereken dersi verdik. Şimdi sıra milyonlarca insanın canına mal olan sömürgecilere, başta Almanya olmak üzere İngiltere, Hollanda, İsviçre, Norveç ve daha birçok Avrupa ülkesine ders vermeye gelmiştir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı hedefe koyup ‘’Türkiye karşıtlığı üzerinden İslam düşmanlığı yapan’’ bu keferelere gereken cevabı 16 Nisanda çok güçlü bir şekilde verip bu sancağı asla yere düşürmemeliyiz..

İhanet odaklarına, cuntacılara, emperyalistlere ve para baronlarına karşı ‘’Tabii ki Evet’’ dememiz için binlerce sebebimiz var. Lakin Evet demeden önce şu Hayır cephesine; (AB, ABD, Almanya, İngiltere, İsrail,FETÖ,PKK,PYD,HDP,CHP,SP,DEAŞ,DHKP-C VS..) bakmamız bile aslında kafi geliyor. Olsun yinede bizler; Üst akıl tarafından üzerimize giydirilmek istenen vesayet elbisesini parçalamak için, Oligarşik bürokrasiyi yıkmak için, Şuurlu bir şekilde yeniden dirilmek için, Mazlumlara nefes olmak için, Güçlü bir ekonomi ve istikrar için, Gözümüzün nuru, umudumuz Erdoğan için, cephede kazandığımızı sandıkta kaybetmemek için, velhasıl ortak sevdamız Güçlü Türkiye için.. Türk ve İslam düşmanlarına şöyle güzel bir ‘’Osmanlı tokadı geçirmek’’ için gelin hep birlikte ‘’EVET’’ diyelim..

* * * * *

Evet, kıymetli dostlar benim içinde artık veda zamanı geldi çattı. Okumuş olduğunuz bu son yazımla ‘’İstiklal Gazetesindeki elli dört haftalık birlikteliğimizin’’sonuna gelmiş olduk. İki hafta önce sözleşme sürem dolduğu halde referanduma kadar yazma talebimi geri çevirmeyen, başta gazetemizin İmtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni ‘’Sn. Hüseyin Arif Çakmak bey’e ve kıymetli ağabeyim Sn. Mustafa Gül’’beye gazetelerinde bugüne kadar bana da yer verdikleri için sonsuz kere teşekkür ediyorum.

Yayınlanan her köşe yazımdan sonra, sosyal medya üzerinden bana ulaşarak her hafta destek mesajı yazan bütün okurlarıma da buradan şükranlarımı bildiriyorum. Yazılarımı seven sevmeyen, benimle aynı dünya görüşünde olan, ya da olmayan, bilerek ya da bilmeyerek kırdığım, döktüğüm, üzdüğüm herkesten teker teker helallik istiyorum. Bende yana varsa bir hakkım hepinize helal olsun. ‘’Her son yeni bir başlangıç imiş.. ‘’Bakalım bundan sonrası için ‘’Mevla neyler,neylerse güzel eyler..’’

Hepinizi özleyeceğim. Selam ve dua ile Allaha ısmarladık…

‘’İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış, görmeden gidiyorum. Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde…’’

Kazım Koyuncu