Hayvan koruma kanunu değişiklik tasarısı

Malumunuz bir hayvan hakları kanun değişliği tasarısı var. 5199 sayılı hayvan hakları kanununun 6. Maddesi “Mahalli idareler, sahipsiz veya güçten düşmüş ev hayvanlarını hayvan bakımevlerine götürmekle yükümlüdür. Mahalli idarelerce bu hayvanların öncelikle bakımevlerinde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların mikroçiple kayıt altına alındıktan sonra öncelikle sahiplendirilmeleri esastır. Güçten düşmüş hayvanları, bakımevlerinde ayrılacak özel bölümlerde hayvan refahına uygun olarak bakılır. Mahalli idareler sahipsiz ev hayvanlarının refahını sağlamak üzere yeterli sayı ve özellikte besleme noktaları teşkil etmekle yükümlüdür. 14 üncü maddenin (p) bendinde tarif edilenler hariç olmak üzere sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındıkları ortama bırakılır.” şeklinde değiştirilmek isteniyor. Ancak hayvan hakları savunucularının bir kısmı şehir içinde, hayvanların bu maddenin uygulanması ile başıboş olarak yaşayamaz hale geleceğini söylüyorlar. Evet doğrudur. Zaten amaç budur. Bence bu tasarı ile çok doğru bir adım atılıyor.

***

Toplumun bir kısmı sokakta yaşayan kedi köpek gibi hayvanları çok sever ve onlarla çok ilgilenir. Ama bir kısmı da onlardan çekinir ve korkar hatta tiksinir. Bu fobidir, insanlar fobileri yüzünden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. Kedi ve köpeklerden rahatsız olan, korkan veya tiksinen insanları, onları sevmeye zorlamak ve onlarla birlikte yaşamaya zorlamak insan haklarına aykırıdır. Hayvan severlerin, hayvan sevme özgürlüğü olduğu kadar, insanlarında korktukları veya uzak durmak istedikleri hayvanlarla aynı ortamı paylaşmama özgürlüğü olduğu kabul edilmelidir.

***

Toplumu bir kısmı sokaklarda hayvanlar olsun, bir kısmı ise sokaklarda hayvanlar olmasın diyorsa ne yapmak lazım? Örneğin toplumun %90’nı sokaklarda köpeklerin serbestçe dolaşması istemiyor ve bundan dolayı mutlu olmuyorsa, %10’nun isteğine göre davranmak özgürlükçü bir anlayış değildir. Ancak toplumun %90’ni kedilerin serbestçe sokaklarda dolaşmasını istiyorsa bile %10’nun istememe özgürlüğüne saygı duyulmalıdır. Çünkü istemeyene zorla sen sokağını paylaşacaksın demek, adil bir tutum değildir.

***

Hayvanlardan rahatsız olan kişilerin, “hiç kimse hayvan beslemesin, sokaklarda hayvanlarını gezdirmesin, demesi ile sokaklarda hayvanlar özgürce dolaşsın rahatsız olanlar defolup gitsin” demek arasındaki fark nedir? Bence ikisinin arasında fark yoktur. Her iki anlayış da karşı tarafı yok saymaktır. Öyle ise çözüm nedir? Hayvan sevenler sorumluluğunu taşımak kaydı ile istedikleri hayvanı beslesinler. Hayvan çiftliklerin de kendi adına istedikleri hayvanı dahi besletsinler. Hayvanlardan korkanlarda, bırakınızda kendilerini tehdit altında hissetmeden; okullarına gidebilsinler, camilerine gidebilsinler, parklarda oynayabilsinler. Hayvanlara değince kendilerini kirlenmiş hissedenler, hayvanlar ile temas etmeden istedikleri yerde oturabilsinler.

***

Sokak köpeklerinden korkan çocuklar için durum çok daha kötü, parklarda tek başlarına oynayamıyorlar; sabah namazına camiye gitmek adeta köpekler ordusuna meydan okumaya dönüştü. Geceleri meskun mahallerde, tek başına yürümek zorlaştı. Birçok insan kedisini, köpeğini evde değil sokakta beslemek istiyor. Kendi hobileri için başkalarını rahatsız ettiğini kabul etmek istemiyor. Rahatsız olmasınlar diyor.

***

Ama birileri de çıkıp, sineklerde hayvandır, ilaçlama yapılmasın, her yerde sivrisinekler olsun, derse nasıl cevap vereceğiz? Ayrıca bahçesinde veya sokağında; yılan, fare, geme beslemek isteyenler olunca ne olacak? Ayrıca birçok insan domuzları da seviyor, sokakta domuzlarda dolaşsın derse ne olacak? Bu işin sonu toplumsal çatışmaya gider, insanlar sokakları hayvanlardan daha özgür kullanabilmelidir. Masum bir kedi sevgisi ile kalmaz bu iş. Sokağı sevdiğimiz hayvanlarla doldurmaya başlarsak, sonu çıkmaza gider. Herkes sevdiği hayvanı diğer insanları rahatsız etmeden beslesin ve sevsin. Bırakınız hayvanlar ormanlarda özgürce yaşasın, insanlar şehrin sokaklarında özgürce yaşasın. Özgürlük herkese lazım olur.

***

Bence bu konudaki araştırmayı, sabah namazına camiye giden camii cemaatine soralım. Gündüzün zararsız köpeklerinin, gece nasıl zararlı bir hayvana dönüştüğünü sizlere anlatsınlar… Ama geceleri köpekten korkanları korumak için fedakâr hayvan sever gönüllüler nöbet tutarlarsa, işte o zaman söyleyecek sözüm kalmaz. İtiraf ediyorum, “ben korkuyorum,” çünkü cemaat halinde saldırdılar. Hele yanımda küçük bir çocuk varken, parka gitmeye çekiniyorum. Çünkü başıboş köpekler yanımıza kadar geliyor, kokluyor. Ben o köpeğin son anda fikir değiştirip çocuğumu ısırma ihtimalinin olduğunu ve ağzındaki salyadan hastalık bulaştırabileceğini düşünüp, korkuyorum. “Git” desem gitmiyor, “vursam” suç, ya ben ne yapayım? Korku içinde yaşayım, ya da beğenmiyorsam çekip gideyim. Ama nereye? Gidecek yerim, başka bir vatanım yok. Bence sokaklarda başıboş sokak köpekleri olmasını oylamaya sunalım. Eğer kabul edilirse, dışarıdan sokak köpeklerinin bile alınmadığı sitelere de başıboş köpeklerden, nüfus oranına göre bırakalım. Zorlukta herkes eşit olsun.